sen her suikastten sonra dinciler aydinlarimizi olduruyor de, laiklik showu yap, yillarca bir kesimi tohmet altinda birak sonra suikastlerin ardindan komutanlar askerler ciksin. Ne guzel tezgah hazirlanmis yillarca…
gülmek iyidir, kalbe iyi gelir. sen devam et ben tutmiyim, sabahattin ali cinayetine bi göz atiim. digerlerine sıra gelir nassı ossa.* 60 yıl önce işlenen Sabahattin Ali cinayetiyle geçen yıl gerçekleşen Hrant Dink suikastını karşılaştırdığınızda neler çıkıyor?-Babamın öldürülmesi bu tarzda işlenen ilk cinayettir.* Kontrgerilla veya bugünkü gündemdeki adıyla Ergenekon tarzında mı?-Evet. Cinayet, CHP iktidarı döneminde işlendi. Katil Ali Ertekin ifadesinde Sabahattin Ali’yi vatan haini olduğu için, milli duyguları galeyana geldiği için öldürdüğünü söyledi. İnsan soramadan edemiyor; “Nereden biliyorsun? Tanıyor musun ki Sabahattin Ali’yi?” 60 yıl sonra da Hrant Dink’in katili de “milli hisleri galeyana geldiği” için öldürmedi mi hiç tanımadığı Dink’i? Bunlar ezberletilmiş sözler, senaryosu önceden yazılmış komediler veya trajediler. Bu oyun tekrar tekrar sahneye konuluyor. Üstelik de o kadar acemice sahneleniyor ki doğru dürüst rejisörü de yok. Çünkü hesap soran yok. Biz de sormadık hesabımızı.
Doç. Dr. Ümit Sayın, bir yazışmada da 18 Aralık 2002 tarihinde silahlı bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu hakkında düşüncelerini dile getiriyor ve onu ‘anlayamadığını’ söylüyor. Bu yazışma ise Doç. Dr. Hablemitoğlu ölmeden önce, 27 Ocak 2001’de gerçekleşiyor…Ü.S.: Şimdi örgütlenmeden bahsederken, tabii ki düşmanları iyi saptamak lazım. Biz Hablemitoğlu’nu bir türlü anlayamadık mesela. MHP ile ilişkiliymiş, ülkücü geçmişi olanlar kesinlikle düşmandır. Düşmanlarımızı iyi bilmeliyiz ve affetmemeliyiz. Bunca yıllık hayatımda bir şey öğrendim. Seni satan adamları bir daha affetmeyeceksin. Çünkü affedersen ikinci kez mutlaka seni satacaklardır. Bence en mantıklısı her şeyi sessiz sedasız yapacaksın. Adam mı öldüreceksin, Hassan Sabbah yöntemleri ile öldüreceksin ve kendini reklam etmeyeceksin.
Halbuki başörtüsü yazarken de çete yazdıklarının farkında değiller.Ergenekon çetesi neyle suçlanıyor? Cumhuriyet’i bombalamak. Önde gelen Kemalist yazarlardan biri olan Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek. Türban kararı veren Danıştay binasının basıp yargıç Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürmek. Hrant Dink’i öldürmek.Peki bu çete şeriatçı, gerici, mürteci bir çete mi? Hayır değil. Yazıp çizdiklerine bakarsanız hepsinin iman etmiş laik, Kemalist, milliyetçi insanlar olduğunu açıkça görürüsünüz. Herhalde hepsi türban yasağını da destekliyordur. Peki de bu adamlar niye Danıştay’ı basıp, Hablemitoğlu’nu öldürmüşlerdi? Çetenin esas amacının da 2009’da önce bolca kan akıtıp, askerleri müdahaleye zorlamak ve AKP hükümetini devirmek olduğu da iddia ediliyor.Yani aslında tüm bu saldırıların esas hedefi en çok Türkiye’nin şeriat devletine doğru adıma adım gittiğinden korkan, laiklik ve Atatürkçülük duyarlılıkları yüksek kesimlerdi. En çok onları mobilize etmek, en çok onları çılgın Türkler yapmak için yapıldı bunlar. Onları yakından tanıyorlardı. Biliyorlardı ki Danıştay basıldığında bu duyarlılıklar tahrik edilmiş olunacak, kalabalıklar ellerinde Atatürk resimleriyle sokaklara dökülecek, hükümet üyelerine saldıracak, ertesi günkü gazetelerin manşetleri düşmanlarını linç edecek ve böylece siyasi tartışmalarda uzun süredir kaybettikleri haklılığın iktidarını yeniden ele geçireceklerdi. ‘Durumun hassasiyetinin farkında olmayan’ Diyarbakır’a yeni tayin olmuş hakim ve savcıların lojmanlarına uyarı bombası attıran Altay Tokay’ın taktiği bu. Bu taktiğin adı da terördür.
bu ülkede zibil gibi ulusalcı aydınımız var ya sırf şu şeriatçılar zan altında kalsın diye birer birer hacıyoruz, malum çoklar ya toz gibiler ya!! allah aşkına, bu ülkede kaç tane doğru düzgün ulusalcı yazar var ki şeriatçılar için harcamaya değsin!?
mesele bozuk para gibi harcamak değilki, zati hassas olan insanları, kulağının dibinde bomba patlamış gibi ayağa kaldırmak.Komisyonun CHP’li üyesi Mustafa Yılmaz’ın Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili çarpıcı açıklamaları vardır. Mustafa Yılmaz aynen söyle söylüyor… “MİT İstihbarat Daire Başkanı bize verdiği bilgide, Uğur Mumcu’nun öldürüleceğini önceden öğrendiklerini ve durumu içişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirdiklerini söyledi. Dehşete düşüp niçin önlem almadıklarını sordum. Biz uyardık ve devreden çıktık. işimiz orada bitti dedi”.Mumcu’nun yakın arkadaşı, gazeteci Emin Çölaşan “Uğur’un bana ölümünden önce sürekli anlattıklarından bildiğim üç şey var. Birincisi Abdullah Öcalan’la MİT’in çok eski yıllara dayanan ilişkisini araştırıyordu. İkincisi; PKK ile uyuşturucu kaçakçılığının ilişkisini kanıtlayacağını söylüyordu… Üçüncüsü; Hemen kitap yapacağı bir araştırma, PKK’yı zor durumda bırakacaktı” diyor..Eğer bu kitap tamamlansaydı hem yerli çeteler, hemde yabancı gizli servislerin bölgedeki elleri perişan olacaklardı. Kitap, uyuşturucu kaçakçılığı, ABD’nin bölgedeki hesapları çekiç güç ve gizli servisler bağlantılı karanlık ilişkileri tek tek belgeleyecekti. Uğur Mumcu Apo’nun istihbarat birimleri ile ilişkilerini yazmaya başladığı sırada öldürüldü. Kimler Öldürdü?.. Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden yaklaşık bir ay sonra devrin Başbakanı Süleyman Demirel, faili meçhul cinayetle ilgili olarak şunları söyledi: “Devletin bir takım zaafları olduğunu bende biliyorum. Bizim iddiamız devlet ak süte batırılmış kaşık değildir. Aksine bir takım sıkıntılar var devlette… Onları gidermeye çalışıyoruz…”BEHİÇ KILIÇ
falla billa yaw, bu kadar çete çıktı yurdum topraandan, bi tane sayakalan sanatçı bozuntusu -tercihen piyanist- çıkıpta “ne oluyoz yaw, yaşanmaz bu memlekette, yenildik falla, ziktir olup gitmeyi düşünüyom, kıymetimi bilin, ordan bi takvim ve konçerto ısmarlayın, parasınıda peşin aliyim” demedi. herhalde tehlikenin farkında filan diiller.
bugünde abdi ipekçi nin ölüm yıldönümüymüş, onuda anmış olalım.Abdi Bey’i öldürüldükten sonra dahi kendilerine �rakip� görenler, onu katledenlerin kimliği üzerine pek fazla durmamayı yeğledi.Katlediciler de durmadılar� Çetin Emeç’i, Bahriye Üçok’u, Turan Dursun’u, Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı ve Hrant Dink’i de birer birer vurdular!Yıllar sonra dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, yukarıdaki sorgu detaylarını açıklayıp çok ağır bir ithamda bulundu:- Mehmet Ali Ağca, çözülme aşamasına geldiğinde devletin iç güvenlik güçlerinin elinden alınıp sonra da salındı!..Nazım ALPMAN
falla billa yaw, ilhan dededen hiç ses seda yok. herşeyi olduğu paçavrada çalışan bi gazeteci suikaste uğrayıp öldürülünce hemen meydanlara koşup “suçlular şunlardır, bunlardır, kahrolsun filanşey, haaaa bu arada satışlar gene düştü, ayağanızı öpiim, çıkardığımız paçavrayı alın yaw” diye çığırmayı biliyor. bu kadar çete çıktı meydane, her biri biribirinden kalleşçe, çıkıpta iki kelime yazmadı. o el bombaları meydana çıkınca da hç sesini çıkarmamıştı zati.ne ayak ilhan dede, alzaymırmı bastı?
Sibel İpekçi, İpekçi soruşturmasıyla ilgilenen “MİT mensubu”nun sorularını cevaplarken eşi Abdi İpekçi’nin Milliyet’teki randevu defterlerine bakacaktı…Abdi Bey’in öldürülmeden 17 gün önce Paul Henze ile (CIA’in Türkiye’deki şefi) görüşmüş olduğunu (ikinci ve son görüşmesi) bu şekilde öğrenecektik. Abdi İpekçi, suikasta uğradığı gün Ankara’dan uçakla İstanbul’a dönmüştü. Eve gitmeden önce gazetesine uğradı. Şayet Ağca’nın kurşunlarına hedef olmayıp evine ulaşabilseydi gecenin ilerleyen saatlerinde patronu Ercüment Karacan’ı ziyaret edecekti. Görüşme gerçekleşseydi, Abdi Bey Milliyet’in satılmaması için direnmeye devam edecekti.12 Eylül’den sadece 24 gün sonra da Milliyet’in sahibi değişiyordu. Artık İpekçi’nin üzerine titrediği gazetenin sahibi Ercüment Karacan değildi. Oğlu Ömer Karacan 27 yıl sonra Sabah’a “Babam Milliyet’i bizi öldürmesinler diye sattı” diyecekti.Ağca, Şener, Çaylan, Özbey, Çelik, Çatlı, Terpil, Henze ve “ABD güdümlü Derin İktidar” yapılanması!Dünkü sürmanşetine “İpekçi anıldı: Tam 29 yıldır faili meçhul!” kutusunu yerleştiren Milliyet gazetesi İpekçi Suikastı’ndaki zincirin nereye vardığını okuyucularına söylemeye yıllardır neden cesaret edemiyor, acaba?Tamer Korkmaz
Ergenekon tutuklamalarının anlamı burada gizlidir.Bu tutuklamaları büyük bir temizlik operasyonunun adımları olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca geçmişe yönelik bir sorgulama süreci olarak, örneğin Dink davasının devamı olarak kabul ediyoruz…Nitekim kriminal delil olsun ya da olmasın fikrimiz odur ki, Hrant Dink’i bu yapı öldürtmüştü. Malatya’da bu yapının parmağı bulunmaktadır.Dün ve bugün arasında bağlantı ve benzerlik çok. 2-3 gün önce Trabzon, Çanakkale, İstanbul ve Ankara bağlantılı bir suikast timi tutuklandı. Bunlar 17-20 yaş arası Dink’in katili O.S tipi insanlardı.İtiraf ettiler: Mehmet Ali Birant ve Ramazan Akyürek’e suikast düzenlemek üzere hazırlık yapıyorlardı. Bu grubun yasadışı Türk İntikam Tugayı (TİT) oluşumu ile bağlantılı olduğu öne sürülüyor.Ali Bayramoglu
Çetin Emeç anıldı.Uğradığı suikast sonucu 1990 yılı Mart ayında hayatını kaybeden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, ölümünün 18. yıldönümünde kabri başında anıldı.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
sen her suikastten sonra dinciler aydinlarimizi olduruyor de, laiklik showu yap, yillarca bir kesimi tohmet altinda birak sonra suikastlerin ardindan komutanlar askerler ciksin. Ne guzel tezgah hazirlanmis yillarca…
akşam akşam hiç güleceğim yoktu oğuzkağan35. komik olmak istiyorsan, tamam yeteri kadar komiksin..
yakında 11 eylül saldırılarını bile bu grubun üstüne atarlar.
gülmek iyidir, kalbe iyi gelir. sen devam et ben tutmiyim, sabahattin ali cinayetine bi göz atiim. digerlerine sıra gelir nassı ossa.* 60 yıl önce işlenen Sabahattin Ali cinayetiyle geçen yıl gerçekleşen Hrant Dink suikastını karşılaştırdığınızda neler çıkıyor?-Babamın öldürülmesi bu tarzda işlenen ilk cinayettir.* Kontrgerilla veya bugünkü gündemdeki adıyla Ergenekon tarzında mı?-Evet. Cinayet, CHP iktidarı döneminde işlendi. Katil Ali Ertekin ifadesinde Sabahattin Ali’yi vatan haini olduğu için, milli duyguları galeyana geldiği için öldürdüğünü söyledi. İnsan soramadan edemiyor; “Nereden biliyorsun? Tanıyor musun ki Sabahattin Ali’yi?” 60 yıl sonra da Hrant Dink’in katili de “milli hisleri galeyana geldiği” için öldürmedi mi hiç tanımadığı Dink’i? Bunlar ezberletilmiş sözler, senaryosu önceden yazılmış komediler veya trajediler. Bu oyun tekrar tekrar sahneye konuluyor. Üstelik de o kadar acemice sahneleniyor ki doğru dürüst rejisörü de yok. Çünkü hesap soran yok. Biz de sormadık hesabımızı.
fethulahçı taraf yazmış ise inanmıycaksın bedava dağıttılar gazeteyi parayı nerden buldular ise şimdi de fethullahın harekatına katılıyor.
sen dediysen doorudur, taraf fetullahçıdır. nokta.
Doç. Dr. Ümit Sayın, bir yazışmada da 18 Aralık 2002 tarihinde silahlı bir saldırı sonucu yaşamını yitiren Doç. Dr. Necip Hablemitoğlu hakkında düşüncelerini dile getiriyor ve onu ‘anlayamadığını’ söylüyor. Bu yazışma ise Doç. Dr. Hablemitoğlu ölmeden önce, 27 Ocak 2001’de gerçekleşiyor…Ü.S.: Şimdi örgütlenmeden bahsederken, tabii ki düşmanları iyi saptamak lazım. Biz Hablemitoğlu’nu bir türlü anlayamadık mesela. MHP ile ilişkiliymiş, ülkücü geçmişi olanlar kesinlikle düşmandır. Düşmanlarımızı iyi bilmeliyiz ve affetmemeliyiz. Bunca yıllık hayatımda bir şey öğrendim. Seni satan adamları bir daha affetmeyeceksin. Çünkü affedersen ikinci kez mutlaka seni satacaklardır. Bence en mantıklısı her şeyi sessiz sedasız yapacaksın. Adam mı öldüreceksin, Hassan Sabbah yöntemleri ile öldüreceksin ve kendini reklam etmeyeceksin.
Halbuki başörtüsü yazarken de çete yazdıklarının farkında değiller.Ergenekon çetesi neyle suçlanıyor? Cumhuriyet’i bombalamak. Önde gelen Kemalist yazarlardan biri olan Necip Hablemitoğlu’nu öldürmek. Türban kararı veren Danıştay binasının basıp yargıç Mustafa Yücel Özbilgin’i öldürmek. Hrant Dink’i öldürmek.Peki bu çete şeriatçı, gerici, mürteci bir çete mi? Hayır değil. Yazıp çizdiklerine bakarsanız hepsinin iman etmiş laik, Kemalist, milliyetçi insanlar olduğunu açıkça görürüsünüz. Herhalde hepsi türban yasağını da destekliyordur. Peki de bu adamlar niye Danıştay’ı basıp, Hablemitoğlu’nu öldürmüşlerdi? Çetenin esas amacının da 2009’da önce bolca kan akıtıp, askerleri müdahaleye zorlamak ve AKP hükümetini devirmek olduğu da iddia ediliyor.Yani aslında tüm bu saldırıların esas hedefi en çok Türkiye’nin şeriat devletine doğru adıma adım gittiğinden korkan, laiklik ve Atatürkçülük duyarlılıkları yüksek kesimlerdi. En çok onları mobilize etmek, en çok onları çılgın Türkler yapmak için yapıldı bunlar. Onları yakından tanıyorlardı. Biliyorlardı ki Danıştay basıldığında bu duyarlılıklar tahrik edilmiş olunacak, kalabalıklar ellerinde Atatürk resimleriyle sokaklara dökülecek, hükümet üyelerine saldıracak, ertesi günkü gazetelerin manşetleri düşmanlarını linç edecek ve böylece siyasi tartışmalarda uzun süredir kaybettikleri haklılığın iktidarını yeniden ele geçireceklerdi. ‘Durumun hassasiyetinin farkında olmayan’ Diyarbakır’a yeni tayin olmuş hakim ve savcıların lojmanlarına uyarı bombası attıran Altay Tokay’ın taktiği bu. Bu taktiğin adı da terördür.
bu ülkede zibil gibi ulusalcı aydınımız var ya sırf şu şeriatçılar zan altında kalsın diye birer birer hacıyoruz, malum çoklar ya toz gibiler ya!! allah aşkına, bu ülkede kaç tane doğru düzgün ulusalcı yazar var ki şeriatçılar için harcamaya değsin!?
mesele bozuk para gibi harcamak değilki, zati hassas olan insanları, kulağının dibinde bomba patlamış gibi ayağa kaldırmak.Komisyonun CHP’li üyesi Mustafa Yılmaz’ın Uğur Mumcu cinayeti ile ilgili çarpıcı açıklamaları vardır. Mustafa Yılmaz aynen söyle söylüyor… “MİT İstihbarat Daire Başkanı bize verdiği bilgide, Uğur Mumcu’nun öldürüleceğini önceden öğrendiklerini ve durumu içişleri Bakanlığı ile Emniyet Genel Müdürlüğü’ne bildirdiklerini söyledi. Dehşete düşüp niçin önlem almadıklarını sordum. Biz uyardık ve devreden çıktık. işimiz orada bitti dedi”.Mumcu’nun yakın arkadaşı, gazeteci Emin Çölaşan “Uğur’un bana ölümünden önce sürekli anlattıklarından bildiğim üç şey var. Birincisi Abdullah Öcalan’la MİT’in çok eski yıllara dayanan ilişkisini araştırıyordu. İkincisi; PKK ile uyuşturucu kaçakçılığının ilişkisini kanıtlayacağını söylüyordu… Üçüncüsü; Hemen kitap yapacağı bir araştırma, PKK’yı zor durumda bırakacaktı” diyor..Eğer bu kitap tamamlansaydı hem yerli çeteler, hemde yabancı gizli servislerin bölgedeki elleri perişan olacaklardı. Kitap, uyuşturucu kaçakçılığı, ABD’nin bölgedeki hesapları çekiç güç ve gizli servisler bağlantılı karanlık ilişkileri tek tek belgeleyecekti. Uğur Mumcu Apo’nun istihbarat birimleri ile ilişkilerini yazmaya başladığı sırada öldürüldü. Kimler Öldürdü?.. Uğur Mumcu’nun öldürülmesinden yaklaşık bir ay sonra devrin Başbakanı Süleyman Demirel, faili meçhul cinayetle ilgili olarak şunları söyledi: “Devletin bir takım zaafları olduğunu bende biliyorum. Bizim iddiamız devlet ak süte batırılmış kaşık değildir. Aksine bir takım sıkıntılar var devlette… Onları gidermeye çalışıyoruz…” BEHİÇ KILIÇ
falla billa yaw, bu kadar çete çıktı yurdum topraandan, bi tane sayakalan sanatçı bozuntusu -tercihen piyanist- çıkıpta “ne oluyoz yaw, yaşanmaz bu memlekette, yenildik falla, ziktir olup gitmeyi düşünüyom, kıymetimi bilin, ordan bi takvim ve konçerto ısmarlayın, parasınıda peşin aliyim” demedi. herhalde tehlikenin farkında filan diiller.
bugünde muammer aksoy un ölüm yıldönümüymüş. anmış olalım.Konuşmacılar “Aksoy’a tetiği çekenlere hükmedenler yakalansaydı, Mumcu, Üçok, Emeç, Kışlalı ve Dink öldürülmezdi” dediler.
bugünde abdi ipekçi nin ölüm yıldönümüymüş, onuda anmış olalım.Abdi Bey’i öldürüldükten sonra dahi kendilerine �rakip� görenler, onu katledenlerin kimliği üzerine pek fazla durmamayı yeğledi.Katlediciler de durmadılar� Çetin Emeç’i, Bahriye Üçok’u, Turan Dursun’u, Uğur Mumcu’yu, Ahmet Taner Kışlalı’yı ve Hrant Dink’i de birer birer vurdular!Yıllar sonra dönemin İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş, yukarıdaki sorgu detaylarını açıklayıp çok ağır bir ithamda bulundu:- Mehmet Ali Ağca, çözülme aşamasına geldiğinde devletin iç güvenlik güçlerinin elinden alınıp sonra da salındı!..Nazım ALPMAN
falla billa yaw, ilhan dededen hiç ses seda yok. herşeyi olduğu paçavrada çalışan bi gazeteci suikaste uğrayıp öldürülünce hemen meydanlara koşup “suçlular şunlardır, bunlardır, kahrolsun filanşey, haaaa bu arada satışlar gene düştü, ayağanızı öpiim, çıkardığımız paçavrayı alın yaw” diye çığırmayı biliyor. bu kadar çete çıktı meydane, her biri biribirinden kalleşçe, çıkıpta iki kelime yazmadı. o el bombaları meydana çıkınca da hç sesini çıkarmamıştı zati.ne ayak ilhan dede, alzaymırmı bastı?
Sibel İpekçi, İpekçi soruşturmasıyla ilgilenen “MİT mensubu”nun sorularını cevaplarken eşi Abdi İpekçi’nin Milliyet’teki randevu defterlerine bakacaktı…Abdi Bey’in öldürülmeden 17 gün önce Paul Henze ile (CIA’in Türkiye’deki şefi) görüşmüş olduğunu (ikinci ve son görüşmesi) bu şekilde öğrenecektik. Abdi İpekçi, suikasta uğradığı gün Ankara’dan uçakla İstanbul’a dönmüştü. Eve gitmeden önce gazetesine uğradı. Şayet Ağca’nın kurşunlarına hedef olmayıp evine ulaşabilseydi gecenin ilerleyen saatlerinde patronu Ercüment Karacan’ı ziyaret edecekti. Görüşme gerçekleşseydi, Abdi Bey Milliyet’in satılmaması için direnmeye devam edecekti.12 Eylül’den sadece 24 gün sonra da Milliyet’in sahibi değişiyordu. Artık İpekçi’nin üzerine titrediği gazetenin sahibi Ercüment Karacan değildi. Oğlu Ömer Karacan 27 yıl sonra Sabah’a “Babam Milliyet’i bizi öldürmesinler diye sattı” diyecekti.Ağca, Şener, Çaylan, Özbey, Çelik, Çatlı, Terpil, Henze ve “ABD güdümlü Derin İktidar” yapılanması!Dünkü sürmanşetine “İpekçi anıldı: Tam 29 yıldır faili meçhul!” kutusunu yerleştiren Milliyet gazetesi İpekçi Suikastı’ndaki zincirin nereye vardığını okuyucularına söylemeye yıllardır neden cesaret edemiyor, acaba? Tamer Korkmaz
Ergenekon tutuklamalarının anlamı burada gizlidir.Bu tutuklamaları büyük bir temizlik operasyonunun adımları olarak değerlendiriyoruz. Ayrıca geçmişe yönelik bir sorgulama süreci olarak, örneğin Dink davasının devamı olarak kabul ediyoruz…Nitekim kriminal delil olsun ya da olmasın fikrimiz odur ki, Hrant Dink’i bu yapı öldürtmüştü. Malatya’da bu yapının parmağı bulunmaktadır.Dün ve bugün arasında bağlantı ve benzerlik çok. 2-3 gün önce Trabzon, Çanakkale, İstanbul ve Ankara bağlantılı bir suikast timi tutuklandı. Bunlar 17-20 yaş arası Dink’in katili O.S tipi insanlardı.İtiraf ettiler: Mehmet Ali Birant ve Ramazan Akyürek’e suikast düzenlemek üzere hazırlık yapıyorlardı. Bu grubun yasadışı Türk İntikam Tugayı (TİT) oluşumu ile bağlantılı olduğu öne sürülüyor. Ali Bayramoglu
Çetin Emeç anıldı.Uğradığı suikast sonucu 1990 yılı Mart ayında hayatını kaybeden Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Çetin Emeç, ölümünün 18. yıldönümünde kabri başında anıldı.