minübüs yolculukları hayatım da hatta psikolojim de hatta yaşayış biçimimde büyük yer ettiğini düşünüyorum günlük! nedeni bilmiyorum ama demin minibüsten inerken bu yazıyı girmeye karar verdim. her sabah kalkıp o meşhur sıraya geçerim. hemen önümde kaç kişi olduğunu ve minübüsün yaklaşık kaç dakika sonra gelebileceğini tahmin ederim. ilk başlarda tutturamadığımda kendime kızardım lakin öğrendim ki kendini sevicen suçu başkasına atıcan. genel de suç yamuk yumuk sıraya geçen vatandaşta ve geciken minibüs şöföründe. minübüs gelir bir bir arabaya atlarız. araya kaynayanları uyarır aldığımız cevaplarla onların kader mahkumu olduğunu öğreniriz. aramıza almayıp dışladığımız için kendimizden utanmayı da burda öğrendim. sağ salim minübüse binenler koltuk seçerler, arka sağ taraf ayakları uzatmak için gayet güzel bir yerdir. şoförün yanıda ara sıra camı silmek zorunda kalsan da gayet güzeldir. arkadaki dünyadan soyutlarsın kendini. önlere oturmamayı tercih etmek doğru karardır. yoksa “bilader şurdan bi aynalıkavak uzatsana” sözü kulağında inler. burdan öğrendiğim hayatta doğru ve hızlı karar verebilmek için tecrübe en büyük kaynaktır. el frenin sesi gelir ve yolculuk başlar. burada şoförün psikolojisi ve kendine göre belirlediği strateji genel olarak yolculuğunuza hükmeder. şayet adamın durağa bir an önce gitmesi gerekiyorsa, yoldan birine kızdıysa, aile içi şiddete maruz birini bırakıp işe geldiyse gayet hızlı bir şekilde yol alır. aksini düşünemiyorum yol bitmez. minübüs yavaş gittiğinde sabırla küfür etmeyi hızlı gidince de dünyada kalıcı olmadığımızı öğrendim. yolculukta engin tecrübelerimi kullandığım için hep oturarak giderim. türkiye futbol federasyonu gözcüleri gibi olan olayları izlerim. rapor etsem de bir cacık olacağı yok anlıyacağınız. parasını uzatmayan ve şoförden alenen küfür yiyen insanlar, taciz eden ve edilen kadın ve erkek, mini etekli lise öğrencilerine gösterilen ilgi ve alaka, yer olmasada yer olduğunu fizik bilimine başvurarak kanıtlayan şoför veya muavin, yeşilpınar’dan binen manyak bir manita, arasıra tanıştığım kızlarla koyu muhabbetimize ortak olan minübüs ahalisi, gazetesi okunan gözlüklü amca (sağolsun o olduğu günler gazete almıyom).. uzar gider. hepsinden ortak öğrendiğim şey biz Türklerin çok ortak noktamız var. ve iniyoruz. el frenin sesi geldi, herkesin inmesini bekler ve nereye gidiyorsak gideriz. her sabah da haykırırım “dağılın lan!” içimden. uzun lafın kısası onlarla da onlarsız da olmuyor bu hayat 🙂