Şu mini etek meselesi canım…Buradaki püf noktası şu: Bacaklarıma güvenirim; düzgünlüğüne, orantılı oluşuna…Ve de hemcinslerime bu seksapellik ile bakın da bacak neymiş görün mesajı veririm.Karşı cins tarafından da bir beğenilme saiki kodlanmıştır genlerine.Bakılmak, arzulanmak içgüdüsü yadsıyamacağımız bir güdüdür. Bu güdünün derecesi kişiye göre değişmektedir tabii.Kiminde bu “baktırma, beğenilme, izlenme” duygusu baskın olabilir. “Teşhircilik” şeklinde başgösteren marazi boyuta değinmiyoruz.Zurnanın zırt dediği yer de şudur: Geleneksel örf ve adetlerle büyütülen kuşakların bu modaya uyma (etek boyları modaya endekslidir ya)hevesiyle, yine o geleneksel yetiştirilme tarzı arasındaki geniş makas; dolu tası eğri tut ama içindekini dökme, veciz ifadesiyle açıklanabilir belki.Bir “risk” üstleniyorsan, yan etkilerine katlanacaksın. Ama “erkeg” milletinin de, on yıl kadınsız kalmış gibi bön,sulu bakışlarına müsamaha gösterecek değiliz!Bu memlekette kadın olmak da zor, erkek olmak da! Daha doğrusu bu memlekette yaşamak zor!