Son on iki aydır mesai şeklinde isimlendirilen rutin üreticisiyle iç-içe yaşamaktayım.Her sabah 08.00 da yapmaya başladığım işi, saat 12.00 -13.30 arasında ara verdikten sonra 17.30 ’a kadar yapmaya devam ediyorum.Devlet tarafından tatil ilan edilenler dışında hafta içi her gün.Hafta sonlarını seviyorum artık. Çok seviyorum.Mesai boyunca, işleri ve bu işlerin yapılmış olmasını sağlayacak olan alt eylemleri. -neredeyse- otonom gerçekleştiren bünyenin yaşamdan tek beklentisi, saatin (08.00-11.59 arası) 12.00 ı ve (13.31-17.29arasi) 17.30 u biran evvel tanımlaması..2 saat kadar önce ala-franga tuvalette, keyifli bir sigara eşliğinde sindirim sistemimi nihayete erdirirken birden kendime su soruyu sordum ;”Ben su anda 12.00 i mi yoksa 17.30 u mu bekliyorum?”Tuvaletten çıkıp en yakın saat makinesine bakana kadar kendime bir cevap veremedim.Bu soru beynimin bir kıvrımından pörtlemeden evvel ne düşünüyordum ben ala-franga tuvalette ve o keyifli sigara eşliğinde ??
İnsan; üyesi bulunduğu milliyet, bu milliliğin oluşturduğu ‘toplum’ daki yeri, ve bu yeri (statüyü) oluşturan farkı bünye pazarlayıcıları (: dinlenilen müzik, izlenilen tarz, tercih edilen markalar ve TV kanalları, vs.) gibi olgular üzerinden sınıflandırılabilir.Sınıflandırılıyor da. Kategorizasyon.Neyse…Teknoloji ile rütuşlanmış çağdaş insan modeli için, ait olunabilecek bir sürü konu başlığı var.Alt başlıklar.Daha alt başlıklar.Elinde olmadan üyesi olduğu ve bu zorunlu tercihle ilgili hiç bir değişiklik hakkının tanınmadığı en eski kategorilendirme, yürüyebilen bir metabolizma olabilmenin gerekliliği:Kadın yada erkek olmak.Bazıları bunun bir tercih değil, zorunluluk olduğu ile ilgili gerçeği, bir gerçek olarak değil de bir iddia olarak değerlendirebilir. Hatta muhalif bir tavır takınıp anlamsız bir savunmaya geçerek anti-iddialar geliştirebilirler.Bu iddialarını (inanılmasını sağlayarak) bir gerçekliğe dönüştürebilmek için kullanacakları örneklendirmeler zaten belli…Nedir?Tıbbi müdahale desteğiyle cinsiyetini değiştirenler, üreme güdüsü ne karşı gelebilip hem-cinslerine ilgi duyanlar, hiçbir şeye karşı -cinsel açıdan- uyarılmayıp her türlü et temasından uzak duranlar vs.Ama ya kadın ya erkek olabilmemiz, diğeri olamamamız, olmak istesek de olamayacağımız gerçeği bunların üstünde.Sonuçta hormonlar, doğurganlık, kas ve iskelet sistemi gibi biyolojik gerçeklikler var.Anti-iddiacı muhalif düşünce yapıları için söylenebilecek tek şey ; bacaklarının arasından ve hazzın sınırlarında düşünebilen acziyet sembolleri olduklarıdır.Kadın – erkek.İçinde bulunduğumuz durum senaryoları topluluğunda bize verilen mecburi roller.Bu teklifi kabul etmiyorum diyebilmenin tek yolu intihar.Tek bilinci kendini devam ettirebilmekten ibaret bir biyolojik evrimin sonucu olan -zorunlu farklılık- in doğurduğu etkileşimler yumağı, bugün insanların ana dillerine “kadın-erkek ilişkileri” seklinde yerleşmiş bir tanımlama durumundadır.Bahsi gecen tanımlama, bir suru farklı açıdan değerlendirilebilir.Düşünebildiği için kendisiyle gurur duyan metabolizmadaşlarımızın çoğu için bu konu; anlattıkları şeyleri anlayabil(diğini umduğu)en insanlarla yan yana geldiklerinde, konuşup tartışmak ve fikir alış-verişinde bulunmak istedikleri bir başlık (: kadın-erkek ilişkileri)İzleyebildiğim kadarıyla, bu tartışmalar ve fikirsel pazarlamalar için temel alınan; kadın-erkek arasında her alanda eşitliğin sağlanabilmesi için verilmesi gereken mücadele oluyor.Yani ilk önce bir problem üretip, ikinci aşamada bu problem için bir çözüm yapılandırıyorlar.Çözümlerine dikkatli bakıldığında, bunun için sundukları “sonuçlar topluluğu” nun doğması için ; ‘insan bilincinin evrimi’ diye adlandırabileceğimiz ve antropoloji bilimin desteğiyle kısmen tanımlanmış olan olgunun tamamen farklı bir yol izlemeye başlamasının gerekli olduğu öngörülebilir.Öngörülmelidir de.Çünkü ; binlerce yıllık gelişim(!)in eseri olan ve bir kabiliyet olduğunu düşündüğümüz karmaşık algılama-değerlendirme sistemlerimizi kullanarak ürettiğimiz fanteziler, kendi oluşumlarını sağlayan (binlerce yıllık) gelişime ait gerçeklikten farklı bir yerdedir.Bu gelişimi tetikleyen ve yon veren -derin- etkileri bir insan modelinde simgeleştirmeye kalksak ; berrak bir yaz gecesinde kumsala uzanıp yıldızlara bakan ve daha önce bir insan tarafından düşünülmemiş olduğunu düşündüğü şeyleri düşünen, Bergama ’lı ilk akademisyenlerden, (tarihe geçmesini sağlayacak bir başarısı olmamış) P.Xanthossien i değil, kendi topraklarının hemen yanındaki otlak için onlarca yıldır kavgalı oldukları komşu aşiretin saldırıları sırasında, yakın dövüş riskine girmeden, mallarını ve birikimlerini koruyabilmek için bir çare arayan ve çözümü esnek ve sağlam bir dalın iki ucuna, -dalı U sekline getirmek suretiyle gerdiği kurganla fırlatabileceği ve düşmana saplanmasını umduğu ucu sivri çubuklarda bulan, (daha sonra Phyrg kralı olacak) Gordion lu Sarduri yi kullanırız.Herkes böyle yapar herhalde.Sonuçta bilinç gelişiminin güzide katalizörü olan ‘teknik’, aktivasyon gerektiren bir şeydir.Ve Ege denizinden olma mükemmel bir yaz gecesinde yumuşak kumsala uzanıp yıldızlara bakmak zerre kadar aktivite arz etmez.Bu durumda, konu(kadın – erkek ilişkileri)yle ilgili, gezegenin genel tavrının değişmesi gerektiğini düşünen türdeşlerimin, çabaları sırasında harcadıkları enerjiyi, kadının ve erkeğin toplumdaki yerlerinin, genel görev ve sorumluluklarının, sokaktaki-evdeki-okuldaki-tarladaki -gerçek- paylaşımının bu şekilde olmasına sebep olan ve çok uzun bir gelişim dönemine serpiştirilmiş derin etkilerin neler olabileceğini çözmek için harcamalarının, çok daha fazla faydalı olabileceğini düşünüyorum.Farkında olmak, kişisel gelişimin en güzel meyvesidir.Kendi enerjimi, gereksiz fikir pazarlamaları yerine, konunun kendisine verdiğimde karşıma çıkan şey hep ayni oldu.Bu zorunlu tercih i zorunlu yapan -doğal- biyolojik farklılıkları doğuran gerekliliğin, üreme (devam edebilme) olduğundan bahsetmiştim…Farklılığı yaratan biyolojik özellikler, türler içinde, kendi refleksleri ve kararları olan bir işlerliğin oluşmasını sağlayan ‘şartlanmalar’ ı tetiklediler.ÖRNEKLENDIRME:*Kolundaki kas liflerinin sayısının kadınınkinden daha fazla olması sebebiyle yakacak bulmaya giden erkek.*Tiroit bezinden, göğsündeki süt bezlerinin büyümesini ve süt üretmesini sağlayan bir hormon salgıladığı için, yavruyu doyurmak ve çevre şartlarından korumak sorumluluğunu alan kadın.Arada olup-biten milyonlarca savaş-icat-kesif den sonra, durumun aldığı -şu anki- hal ise; kozmetik mucizesi olan makyaj malzemeleri ve güçlü araba motorları arasındaki arz-talep ilgisiyle tanımlanabilir.(Ask bunların dışında kalan kısım.Sanırım.)Peki benim rolüm nasıl şekillenecek?Bakımını sağlamak zorunda kalacağım bir aile?Bunu yapabilmek için kazanılması gereken para sebebiyle yaşanan, ‘mesai’ şeklinde isimlendirilmiş bir olguyla şekillendirilmiş bir hayat?Sahi ben şu anda 12.00 ı mı yoksa 17.30 u mu bekliyorum??