Nasıl başlar aşk?Yüreğiniz göğsünüzü yumruklar..İlk kez görüyormuşçasına bakarsınız her gün geçtiğiniz sokağa..sokaktaki ağaç daha bir yeşildir..sanki güneş batmıştır gözlerinize, yanıyordur dünya kirpiklerinizde, körsünüzdür onun adının geçmediği her konuda..! nasıl başlar aşk?Öylesine başlar, bilirsiniz.Bilirsiniz, eskiden zormuş tanışmalar..bir çöl hikayesi gibi anlatılanlar. Kimi deniz uğruna savrulup gitmiş, kimi denize ulaşmış eninde sonunda.Rast gelmişti yetmişli yaşlarda bir amca, hoş muhabbet, yanında yıllara rağmen güzel bir teyze, hala el ele. Takılmadan duramam zaten.’Kapmışsın gül gibi hatunu.’_öyle ya, neler yaptım bir kez görmek için. Dilenci kılığında kapısına giderdim. Kapıyı açtığında anlar gülümserdi, bir iki meyve getirirdi, eli elime değerdi. Sonunda babası bana verdi.Artık yok çöl hikayeleri..çöl yok..iyi ki yok..çöl değil güzel olan, güzel olan denizi istemek..Hayat ise istediğimiz her şeye vesile değil midir ?Bir sebep bulunmaz mı ‘merhaba’ demeye?Komşumuzdur ‘merhaba’..iş arkadaşımızdır ‘ merhaba’..ortak bir arkadaşımız vardır, her sabah aynı caddede yürüyorsunuzdur, bir kuyrukta acelesine anlayış gösterirsiniz, aynı kitaba el uzatırsınız, aynı radyo programını dinlersiniz…sayfalar dolusu ilk karşılaşmalar vardır mutlak, en sadesi;sadece tanışmak istersiniz, ‘merhaba’..öyle bir merhaba demelisiniz ki nedeni aşk olmalı..seslenmelisiniz..af edersiniz, sözlerinizi benden esirgemeseniz.. yağmuru, buğday tarlalarından alıp yüzüme vermeseniz..incitmeseniz deboynum kıldan incelmese kedere..omzunuzu dayasam başıma dabaksam göklere tepeden, aklınızı alsam da çözsem yaşamak nedir, öğrensem.. dudaklarınızı kondurup saçlarımakoksam papatyalarca, yayılsam kuytulara, anlatsam boz renkli kayalara erinç nedir..sarı sarı kırılsalar dayırtılsa savaşlar yazıtlardan, yalnız sizi anlatsa..af edersiniz, inançlarınızı yükleseniz dualarıma da var olsam, siz beni yok yoksul bırakmadıkça..ey sevgili; merhaba…hoş geldim yaşamaya, aşka değil aşkına..
yorumlar
So romantic!…ne kadar derin anlatıyor…hoş…
o yazmamış ikizi yazmıştır.
morfik, burnuma aşk kokuları geliyorrr
akoni, o koku benim burnumdan gitmiyor, tütüyor yaw.. :)kısacık bir öykü yazmak istedim. ama ben. yani ben. iki kardeş olan ben. aynı anda dünyaya gelen. ben ve öteki. bana yalnızsın dediğinde kendi yalnız olmayacakmış gibi. önceleri anemon sanmıştım ikizimi. baktım çiy düşmüyor üstüne bir türlü. anladım ki hiç anemon görmemiş biriyim ben. o an öldürdüm onu ben. olsa olsa bir avuç topraktı zaten. buğday renkli.so dengesizlik benimkisi..
bir avuç toprak mı dediniz?sakın!leş kokusu çıkar sadecebırak acı göstersin son hünerini dekazıp durma bu siyah külü hepbırak ölsün aşıklar gibi,kendileri kendilerinde yalnız.aşk kokusu sende kalsın..
sakın diyor ikinci mısrasısavur diyor geri kalanı..hala ölemediğinden madem haberdarsınniye tanık bırakırsın?artık inkar edemem,aşkı koku diye sürünemem..
uzay uykusuzluğu diyorlargeçmeli geçmeliönünden yeni güneşler geçmeliyeniden soluğun kesilmeliuzaya fırlatılmış bir bilya gibi..
Bu odayı, artık (arttıkça), olduğu gibi anlatmak çok zor. Penceresini bulmak güç.Ah şu sehpanın da kara kara gözleri vardı, hüzünlü ve bıkmış. Yalnızca hüzünlü.Bakmak cezalandırmalıydı belki. Ama nasıl ? ?Bir yolu bulunmalıydı.Özgürlük-ler tutuklanmalıydı. Aşka, aşktan olmaya.Bulundu da. Olağan ne varsa oldu büyük şaşkınlıkta.Bu odayı anlatmayı güç bırakan her şey oluverdi bir çırpıda.
Sana surunmusken bedenimNasil kendimi iyi ederim.Hasta misin, basin mi agiriyorSebebini benden bil..Seni en SIk ben yad ederim,Beddua edilen kaderim,Bana kusmus dillerin,Cilemden cikan cillerim.Seni,Silerken severim, severken silerim..
pencereleri yok saygözümdeki perdeler yeter..yüreğimin sana dokunmayacağı bir köşeye çekilirim..anlarım kimsesizimben bile değilim..bunca çıldırmış dakikalarla..
hayır morfik hayırben de diyorum ki,belki de çok geçmeden o şey gelecekve süzülecek güzel düşlerinebelki de çok geçmeden gelecekpencere kanatları gibi uçarcasınao şey süzülecek içine..
peh tanımı bile yokadı bile yok umudun..gökyüzü maviymiş,ovalar yeşil,denizler pembe..ben körlükten ötekaranlıklar içinde..çoktan uyumalıydım belki de..
evet su baskını gibi bir şeytaşkın ve doluuyuuyurken boğulmazsın.
bayıldımmm şimdi şu an, sevgili ortaaam neler döktürmüş iyi ki varsınn:)