İşari oylama yapılırsa sonucun böyle olacağı belliydi zaten. Hiç bir partinin seçime hazır olduğunu düşünmüyorum, bir çok parti daha seçim için bayrak, bildirge bastırmadan Cem Uzan neredeyse bütün illeri dolandı, Yeni Oluşum tv’ler tarafından desteklendi, hazırlıksız olan diğer partilerin liderleri, tv programlarında, ne yalan söyleyeceklerini, kime nasıl cevap vereceklerini, kimi suçlayacaklarını bile henüz düşünmemiş olduklarından, konuşmalarını ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Halkın oyu, kurt gibi davrananlara kanalize oldu. Durum böyleyken, bu hazırsızlıkta hiç bir parti seçime kolay kolay evet diyemiyordu.
Hele bir de milletvekillerinin, seçim ne kadar gecikirse o kadar süre “milletvekili” olacakları göz önünde bulundurulursa, bireylerin de “seçimi evet’lemekten yana olmayacakları düşünülebilir.
Mecliste gizli oylama yerine, el kaldırma yöntemi denendiğinde de, “aman bizim partiden ahmet bey elini kaldırdı, ben kaldırmazsam ayıp olur”, “vay ben oy vermezsem parti beni dışlar, kimsesiz kalırım” düşüncelerinin öne çıkağını ve partisine zıt durmamak adına herkesin elini kaldırıp kalabalığa uyacağını tahmin ediyordum. Sanırım böyle oldu; meclis yine, tekrar yine tatile girdi.
Bu kadar fazla partisi olan ve bu kadar çok bölünen bir millet daha var mı bilmiyorum. Türkiye adına ne çekimser, ne küskün, ne de pasifim: Karamsarım.
Türkiye’yi seçilenlerin kurtarabileceğine inanmıyorum ve seçimleri sadece, “yeni yüzler görebilecek miyiz” yoksa “yine halk ezbere oy kullanımı mı yapacak” açısından merak ediyorum.
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
İşari oylama yapılırsa sonucun böyle olacağı belliydi zaten. Hiç bir partinin seçime hazır olduğunu düşünmüyorum, bir çok parti daha seçim için bayrak, bildirge bastırmadan Cem Uzan neredeyse bütün illeri dolandı, Yeni Oluşum tv’ler tarafından desteklendi, hazırlıksız olan diğer partilerin liderleri, tv programlarında, ne yalan söyleyeceklerini, kime nasıl cevap vereceklerini, kimi suçlayacaklarını bile henüz düşünmemiş olduklarından, konuşmalarını ellerine yüzlerine bulaştırdılar.
Halkın oyu, kurt gibi davrananlara kanalize oldu. Durum böyleyken, bu hazırsızlıkta hiç bir parti seçime kolay kolay evet diyemiyordu.
Hele bir de milletvekillerinin, seçim ne kadar gecikirse o kadar süre “milletvekili” olacakları göz önünde bulundurulursa, bireylerin de “seçimi evet’lemekten yana olmayacakları düşünülebilir.
Mecliste gizli oylama yerine, el kaldırma yöntemi denendiğinde de, “aman bizim partiden ahmet bey elini kaldırdı, ben kaldırmazsam ayıp olur”, “vay ben oy vermezsem parti beni dışlar, kimsesiz kalırım” düşüncelerinin öne çıkağını ve partisine zıt durmamak adına herkesin elini kaldırıp kalabalığa uyacağını tahmin ediyordum. Sanırım böyle oldu; meclis yine, tekrar yine tatile girdi.
Bu kadar fazla partisi olan ve bu kadar çok bölünen bir millet daha var mı bilmiyorum. Türkiye adına ne çekimser, ne küskün, ne de pasifim: Karamsarım.
Türkiye’yi seçilenlerin kurtarabileceğine inanmıyorum ve seçimleri sadece, “yeni yüzler görebilecek miyiz” yoksa “yine halk ezbere oy kullanımı mı yapacak” açısından merak ediyorum.