Ön metin:Şunu belirtmek isterim ki bu yazının burada yer almasının nedenleri mefkud, untouchablezen, inan6666 arkadaşların yazılarına yorum yapamamam (ya benim yada hafif’in teknik bir probleminden ötürü) ve yazılarını müthiş bir keyifle takip ettiğimi belirtmek ayrıca, untouchablezen arkadaşın neden yazmıyorsun yahut mefkud’un cimri yazar tanımının ağırlığının altından kalkma denemesidir. (mefkud_rumuzlarınıza… yazında yönelttiğin hoş incelemen adına teşekkür ederim)Nevdalist sadece sana yorum yazabildim ancak yazını tutamadım bile buradan selam ediyorum… (garip ama idare ediverin)2007 yaz başları,Mantık, maksimum fayda ve gözetilebilir istekler bütünü içinde seçeneklerden bazılarının çözüm olarak tercih edebilir. Burada hafıza önemlidir ve genel görüşü belirginleştirir.Sezgiler ise ardını göremediğimiz durumlarda başka donelerin genel mantıkla çatışma yaşaması ve bu donelerin güvenilirliği geçmişte kişi tarafından gerçeklendi ise giderek daha katı bir önyargıya dönüşür.Şok tepki eğilimleri genetik bir üst mantık zinciri oluşturarak kişinin hafızasını da şekillendirir. Bu oluşan hafıza pek tabiî ki o kadar ayrı dış etmen filtrelenmesinden oluşur ki tamamen ayrı bir mantık olarak karşımıza çıkar. Gerçekte temel eğilimlerin psiko sosyal davranışlara dönüşmesi ve eğilimlerin geliştirdiği hafızanın yani temel psikolojinin, tüm içgüdüleri bastırabildiği gibi hiç varolmayan güdüler hissetmemize sebep olacaktır.Zihnin demografik yapısına hakim bu katmanların çözümü, aslında kişilerin özgür irade denen bir mantık yerine ilk eğilimlerle filtrelenmiş, gelişmiş ve şekillenmiş gerçeklik algısından başka bir şey değildir. Yaratıcılık barındırması için karşılaşılmayan bir durumun tecrübe edilmesi ve o an yaratılan sinerjiden yararlanması zihnin düşün edimi gibi görünür. Aslında bu çözümsel refleks bir savunma mekanizmasından ziyade risk yönetimi de diyebileceğimiz bilgi üretim-ihtiyaç-öğrenim kavramlarının üst başlığını oluşturur. Bu refleks mantık hafızaya direkt ekleme-çıkarma ve kullanma(realize etme) gücüne sahiptir.Bu mantığın bilinçle kesişmesi her zaman bir handikap yaratacağından kişinin bilinçaltı olarak adlandırılır ve bir oto pilot’dan çok sınırlandırılmış ve konsantre dikkat’ten oluşur biz bu an’a seyirci kaldığımız fikrine sahip oluruz.Benliğin alt ve üst hatta daha ayrı katmanlara ayrılmasının temel sebebi olan bu durum benliğin bize daha geniş zaman bandına dayalı bir frekansı olduğunu gösterir. (Rüyalarda ayrı bir hafıza geliştirmemize sebep olan bu frekans)Bu frekansta meydana gelen değişimler high olmaya ve vecd haline sebep olur. Bu girişimin sebebi benliğin var olduğu yer ve frekanstan değil benlik algısının sınırları ile ilintilidir.Benliğini nesnel varoluş nedeni gözlem-çıkarım-cüret kavramlarının işlerliği adına ayrı bir referans noktasında kişinin kendini dahi izleyebilmesine ve ayrı bir noktada varoluyor soyutlamasına imkan vermektedir. Her noktada nedenleri ve etkileri anlamaya çalışan bireyin benliğinde gelişecek dış etken programları onu daha geniş bir frekansta tutacak ve vecd halini daim kılacaktır. Bu bir tür çılgınlık-farklılık olarak adlandırılabilirsede aslen bu farklı mental yaklaşım daha gelişmiş bir benliğin varedilmesi anlamına gelir. Artık referans alınabilecek zaman da anlamını bilinç bazında sıfırlayarak yaratım edimine ve kaotik program içermek zorunda kalır. İş bu vecd aynı zamanda bir üst bilinç düzeyinide barındıracağından kendini bir noktada bırakmayı içinde barındırır. Tüm sanatçıların yakından tanıdığı bu hissin fazlasına kendimizden deli diyerek soyutladığımız deliler ve anaokul çağı çocukları sahiptir. Kullanılabilir ve uyarlanabilir başarılı toplum modeli örneklerinde bu sürecin farkına varılması ve topluluk içindeki bireylerin ayırımlar ile değil hoşgörü içerisinde yaşaması maksimum fayda ve benlik gelişimleri açısından etkili olacaktır.İlk hisssedillen tepki sıkılma şeklinde gelişir. Ardından yaşanan süreç farklılığa duyarlılıkdır. Dışarıda yahut içerideki her tür farklılık suçluluk duygusu ile örtüşmeye başlar. Hissedilen sıkıntı ve gerginlik neticesinde hataların ve farkların kapatılması konusunda uğraş verilir. Genellikle bu çabaların sonuçlanamaması konsantrasyon eksikliği ve dağılmış bir zihnin çabalarından kaynaklanmasıdır. (Yazara not:farklılığa duyarlı olan yine merak)2007 Yaz SonlarıAnlayış-RahatlıkYakın ilişkilerde anlayış geliştirmek her zaman olası değildir. Anlayış daima daha uzak ve etkileşimin rahatsız edici etkilerinden uzak kültürlere açıktır. Bu birey’de aile içi kuşak çatışmasına zemin hazırladığı gibi toplumlarda oluşan taraf ve aidiyet olgusunun kısaca her türlü ayırım ve yadırgamanın temelini oluşturur. Örneğin bir Afrika yerlisine geliştirilen anlayış asla komşu kültürlere geliştirilemeyen “Objektivite”yi içerir. Tıpkı Afrikalı modernistlerin yerlileri “İlkel” olarak nitelendirmesi gibi.Bu bakış açısında objektivitenin kendisi değil enformasyon güvenilirliğinden bahsedilebilir. Tıpkı bir ergenin dogmalarla hareket etmesi gibi.İnformasyonBilgi alınan kaynağın yönetimine tabidir ve yerine göre dezinformasyon içerebilir.Kaynağın güvenilirliği dezinformasyon ihtimalini düşürsede dogma aktarımı her zaman gerçekleşebilir en nihayetinde varolan bilgiler o günkü şartlar dahilinde gerçeklenir ve zamanla yanlışlanma veya geliştirmeye açıktır.İnformasyon alımında kaynağın kökenine inmek pek çok problemi ortadan kaldırıp üretiminde maruz kaldığı baskılar yeniden gözden geçirilebilir ve muhakeme edebilme şansı doğar. Ancak konuya harcanan süre üretimin tecrübesi ve deneyselliğine ancak küçük bir ölçekte yaklaşabilir. Yaratımın ihtiyaç duyduğu yabancılaşma ancak varolan bilgi tatminsizliğinin kişide uyandırdığı heyacan ve özgüven ile şekillenecektir.Bilgi Kalitesi kavramsal çoklukta (sonsuzluk) önem kazanır. Bu yerine göre 1/100-1/1000-1/infinity-1 boyutlarına çıkabilir. Öz denen kavram ile şekilci bakış açısının pratik ve pragmatik değerleri arasında kalınması durumu teori-pratik olarak ayrıma tabi tutulmuştur. Aslen tecrübe: insan zihninde canlandırma için birebir yaşanan ve kişinin ilgisine göre hafızasında kalanlardır. Simülasyon nihayetinde düşünseldir. Teori -pratik yerine daha gerçekçi olan teori-sistematik teorisi (şablona göre) ayrımı mantıklıdır. Burada kullanılan sistem teoremi etkileşim araçları ve doğru analizinden oluşur. Tecrübe tıpkı bir paket program görevi yerine getirir.2007 Sonbaharı,İlkin bir anlayış bütünü içinde hareket etmek ve fazlası ise sıkışıklık öncesi ve sonrası arası çarpıcı bağlantılar ve dahi hiçbir bağlantı ve bağlama amacı gütmeksizin yapılan keşifler, düşünceler bağlayıcı unsurları uçurmaya hazırlanıyor. Burada zamanın kendisi herkez için farklı algılansa, işlese de kişi kendini tam bırakamaz “güven” duygusu ve pekiştirdiği cesaret merak olguları tamamen feyz alınan noktadan gibi görünsede bu ilk ve son algıdır aslında. Sonrasına taşınamayacak kadar güçsüz ve kırılgan ardını düşünmekten bitap düşercesine girilen düşünce girdapları, anaforlar ve yok olan hayatlar kendini bulamadan, misyon yüklenemeden yahut sanarak… Anlıyorum ki üremek boşuna değil canlılık adına hiç değil bu bir gereklilik garip bir biçimde başı sonu durduğunuz noktaya göre ve hatta boyuta göre değişen bir olgu zaman ve işleyişinin varoluşunun nedenleri arasında bir karşı koyuş değil arayış var daha çok körlük veya görememe algılama eksikliğinden sebep. Bulana kadar sistem kendi içindeki aşkınlığı devam etme deneme arayışlarından başka bir şey değil. Ve anlıyorum ki insan’ı insan yapan düşünmek veya yaratım bütününden çok bunları harekete geçirebilme, zamanı bile aşabilme kısaca kendini varolduğu boyutun dışında da fark edebilme “Kendini Aşma” yeteneğini özünde bulundurmasıdır. Matemetiksel ifade ile 3 boyutlu evrenimizde dualite kavramları ve bizde simgesel ifadeleri bulundurması ökült bilgilere başvurulmadan keşfedebilme özelliğini barındırmasıdır. Sonrası için her zaman hazırlıklı olmaya ve gereksiz havada kalmış insanlığın bilgileri ile doldurulmuş, kolu kanadı kırılmış insanın artık bu hareket yeteneğinden bahsetmek imkansız hale gelmiştir. Bunu aşmanın en hoş ve doğru yolu her zaman anlayıştan geçmektedir. Bu durum hem dualitenin dışında kalması doğrultusunda (güzel-çirkin veya iletişim sanat-etkinlik, ulaşmak, iletişim-anlayış) hem de resistansı sıfırlayacağından hoştur.Alim olmak gerekliliği ne yazık ki müthiş bir zorluk gibi algılanıyor. Yaşadığımız felsefe hariç tüm bilgiler kati bir kesinlikte sunulup hatta felsefenin yapı taşları bile yarışmalarla döndürülen insanları dahada havaya kaldırıyor. İnsan demek için gerek şart olan felsefe, kendini bulamamaış “eşkenar üçgen için gereken pi bağlantısı ve ardından yaşanan boyutun dışında da var olunduğunun zamanın kurgusundan çıkarılması akillik gibi durumlar için her şeyi tartışmaya açabilmek ve bu anlayış bütününde mümkün olan her alanda yaşatılan bilgileri tartışmak gereğidir. Burada gereken düşünmek için zaman ve cüret edebilecek bir ruh hali (boş boğazlık değil doğru yer-doğru zaman-doğru fikir).Artık anlıyorum ki biz tüm zamanlar içinde ciddi bir takım bilgilerin atlandığı hatta var olmalarının sadece yaşanan zaman dilimlerinde anlamlı olmasından ötürü yok olabildiği hatta yok olduğunu… Ancak bu aşkınlığı maalesef tüm tarihlerde birkaç insan hatta belki amon hatep bile ciddi bir birikim üzerinden bilgi saklama erdemsizliğini göstermiş ve yokolmaya yüz tutmuş olabilir birikimleri, var ettiği eserleri yaşarken. Bu kuşkusuz insanlık tarihinin en büyük başarılarından biridir!
yorumlar
üstadlar belli oldu sıralamaya ne hacet..
………..
bunu neresinden tutacağımı bilemedim.. 10 cümleden 8 ini geri dönüp tekrar okudum.. pek çok cümle üzerinde bir kaç dakika durup düşünmek durumunda kaldım.. bu değerli yazıda zihnimde soru işareti oluşturan ve esas itibarı ile çözdüğüm 2 sorunun net açıklamasını buldum.. mana olarak benim bakışıma paralel olması hoşuma gitse de eksikliği ve tamamlama gereği, geliştirilme ihtiyacı devam etmekte.. aşağıya alıntı olarak iliştiriyorum:
ellerinize sağlık efendim.. selametle..
mefkud, “ikinci alıntı”da tarif edilmeye çalışılanakli-ruhi sürükleyici süreci pek sever…;)
Dışarıdan, belirlenen nokta ve ordan geri bakış veya tümüyle 4 boyutlu bir bakış, hatta yok olabilecek kadar uzaktan bir bakış, her milimetrik oynayışta değişen yaşam formları ve ben denilen şey. Bir deli veya çocuk için yanında görünmez bir aynayla dolaşmak bir kuş bakışı sağlayabilmekte. Vecd ile ne kastettiğiniz tam anlayamasamda, anladığım kadarıyla-ki kimsenin kimseyi anlamadığını düşünüyorum çünkü her aktarımda yüzde 50 veri kaybı oluyor- high olmakla ikisini farklı yerlerde olduğunu düşünüyorum. Vecd haline ulaşmadan vecd’den bahsedemeyeceğim gibi ulaşıldığı takdirde de vecd halinden bahsedilebileceğini düşünmüyorum. Bir kelime bile ne kadar değiştiriyor. Yine dönüyoruz babile. Mükemmelliyetçilik, tanrı kompleksi; bu iki çağrışımı bende yaptı; samimi olmak adına söyleyeyim. High olma halinde karşınızda bulunan kişi ve kendiniz farklı şekillerde sizle konuşabilir. Bazen kendimizin nedenli güvenilir bir orjin olduğunu da düşündüğüm olur. Belki burdan -derviş- kavramına giriş yapılabilir. Yorgunum. Ben daha ziyade 2007 sonbarı ile ilgilenmek istiyorum. Mümkünse son paragrafı biraz daha açmanız uygunmudur, wassago2000 insanı?
Yazımı tutup tutmaman önemli değil, wassago. Cık cık diye yazmışsın, ne dedi ki bu dedim. Baktım kaybolmuşsun yine ortalardan. Seni özlüyoruz. Yazdığın garip cümleleri, beyin fırtınalarını. Ya da kendi adıma konuşayım. Sonra bu kahrolası site de birilerin metresi, sevgilisi, çete üyesi konumuna koyuluyorum. Canımı acıtıyor bu laflarınız, dedikodularınız diyorum; anlamıyorlar. Yazıyı paylaştığımızı, cinsiyetimizle değil; insanlığımızla burada olduğumuzu bilmiyorlar. Oturupta insanlarla postaneden olay ve hayat numaraları çevirmediğimizi, yazdığımız bu kıytırık yazılarla kendimizi en saf haliyle anlatmaya çalıştığımızı da bilmiyolar.Offf, çok kafam karışık. Nerdesin Wassago? Bir sürü soru birikti, soracak. Şimdi ne bu yazı? Sen niye bizi böyle dumur halde bırakıp ortalardan yok oluyorsun?Öyle işte, dön artık, ilgilen siteyle. Ben de sorularıma başlayayım.
yazı bir halkanın etrafında dönüp duruyorda, halkayı göstermediği için sihirbaz…galiba biz çözemicez bu mefisto-faust oyununu…yine de ellerinize sağlık demekle yetiniyorum.
Off wassago, off. Sen ne yaptın? Biz alışık değiliz böyle şeylere, yazı üstüne kafa patlatmaya. Oku geç mantığı bize daha kolay geliyor. Kitap okumaya gittim, dayanamayıp geri geldim. Yazını tekrar okudum, zulce’ye katılmamak mümkün değil. Her bir paragrafta ayrı bir olay, konu, anlatım var. Paragraflar arası ilişkiyi kuramadım, ben de. Ya da böyle ilişki önemli mi onu da bilmiyorum.Zaman yoktur sözü geliyor aklıma. Zaman yoktur an’lar vardır. Bu anlar mantığın ne kadar kabul edip, hafızaya aktardığıyla alakalı değil midir? Yani daha basitçesi mantık ile hafıza arasındaki ilişkiyi nasıl kuruyorsun? Biri doğru ve yanlış ile diğeri ise yaşanmışlıklar ile ilgili. Yaşanmışlıklar mıdır, doğruyu yanlışı- mantığı belirleyen demeye çalışıyorsun? Bana sanki tam tersi, mantık hafızaya hükmediyor. Buna göre anlar hafızaya alınıyor. Gerçi ben tarihi hele kişisel tarihimi hiç sevmediğimden hafıza ile de ilgilenmiyorum. Unutuyor muyum, asla. Sadece hafızamın derinliklerine atmak, bilinçaltına sıkıştırmak işime geliyor. Bu sayede yoluma devam edebiliyorum.Yazını okurken her şeye hafıza dediğim şey mi hükmediyor gibi bir soruya takıldım.Neyse devam edeyim: İnformasyon dediğimiz haber, malumat, istihbarat yani olaydır. Senin ifade ettiğin bilimsel anlamdaki bilgiyle bir alakası yoktur. Olayın bilgisidir, haberidir. 21. yy iletişim çağı diyerek bize zorla dayatılan, sunulan bu informasyon kirliliğinden etkilenmiyor muyuz? MEB medya okuryazarlığı dersleri koydu. Tabi bu dersleri verecek eleman var mı bizde, o da ayrı bir soru.
Evet web tarayıcımı değiştirdim nihayet…Öncelikle sağolun var olun yorumlarınız beni tuttu göğe çıkardı. Okuma zahmetinde bulunmanız ve düşsel yalnızlığımı paylaşmanıza şapka çıkarıyorum…
Reconstraction of math
untouchablezen…Yazdıklarım bu yaz tatil yapamamış birinin işyerinde, hayatta, kendinde keşfettikleri ve dünyada varolmayan yahut paylaşılmayan mı demeliyim bilgilere ulaşma çabası daha çok. Size sunduklarım matematik (görsel felsefi aktarım) ve psikolojinin simgesel bütünlüğünde keşfettiklerim. Öncelikle anlatmaya çalışmalıyım ki bize ve dünyada bulunan diğer anlamdaşlarımıza ne yazık ki akademilerde bazı bilgiler sunulmuyor. Belki şanslı bir kaç adam/kadın kimdir bilemeyeceğim anlatılıyor aktarılıyor ve çözmeye geliştirmeye çalışıyorlar. 2007 sonbaharını şu şekilde açmaya çalışacağımKullandığımız bildiğimiz matematiğin boyutlar arası tecrübelere gelip dayandığını ve bizim bu son noktayı (yarım yamalak) anlayıp bu günlere getirmemiz diye düşünüyorum…Kaldı ki insan psikolojisinin ve dahi zihin yapısının çok katmanlı bir sistem olup çalışma frekansına bağıl direkt hafıza ulaşımına sahip olduğu ve bunun kullanımının kişinin varolan karekterinden ayrı bir kimlik yapısıyla ilişkili olduğu fikri. Nevdalist demeye çalıştığım zaman 1. ve 4. boyut. Yani başlangıç ve bitiş diye tabir edebiliriz. Hafıza ne kadar önemli artık gerisini sen düşün… Her zaman dile getirdiğim gibi bir saksıya bakıyor olay kafana yiyende kim olduğun bile meçhul hale geliverir! Genetik miras evet bu hafızanın oluşumunda ilk çocukluk döneminde yani temel zihin yapısında çok önemli lakin anlatmaya çalıştığım insanın bunu aşabileceği gerçeği. Hani derler rakı şişede durduğu gibi durmaz deyu işte o misal bilgide şişede durduğu gibi durmuyor zihinde, sürekli kurcalıyan bir benlik artık nasıl adlandırırsanız sizin zihin katmanlarınız arasında dönüyor duruyor merakınız ilginiz dahilinde çay içerken, sıçarken dahi bu böyle biliniz. Sonra anlık tepkileri yaratan ben dediğimiz karekterin ne kadarına dahil oluyor ve kendini ortaya koyuyor görmek için kişisel tarihimize bakmak zorunda kalıyoruz ki şamanlar da bunu öğütler. Anlıyorum ki akıl denilen işte bu. Ne yazık ki kendini zamanın kurgusunda hissettiren bir olgu… Dönüp baktığınızda eğer dikkatlice bakarsanız asla o an ruhunuzun bile duymadığı müdahalelere şahit olabilir ve kendinizi daha net görebilirsiniz. Kendini net bulanda sürakli aman hata yapmıyayım şimdi şöyle diyeceğim yok böyle yapayım yerine harmoniye, uyuma sahip olacağından birey gerçekten minumum enerji sarfederek (kendine güven) hareket edebilir ve boktan dünyada biraz olsun nefes almış olursunuz. Amacım budur bundan ibarettir keşfetmeye devam…Ayrıca belirtmeliyim ki haklısın nevdalist zaman anlık işliyor karekterimiz üzerinde bu yüzden yazıda 3 boyutlu evren diyorum. 4. boyut ve etkileri için kişisel tarihe bakış şart.
“Ancak bu aşkınlığı maalesef tüm tarihlerde birkaç insan hatta belki amon hatep bile ciddi bir birikim üzerinden bilgi saklama erdemsizliğini göstermiş ve yokolmaya yüz tutmuş olabilir birikimleri, var ettiği eserleri yaşarken. Bu kuşkusuz insanlık tarihinin en büyük başarılarından biridir!”Ne testis geçiyorum ezoterizm ile!Doğru imiş, gerçekten erdem ve paylaşımın insanın zihnini çok açtığı ve esas olan bu bilincin kazandırdığı mutluluk ve aşkınlık ki kimsenin tatmamış olmasıymış nedeni hepsi mahkum yarı tanrılar da dahil bir noktaya kadar, 4000 küsür yıl aşılamamış!Cidden Mea maxima culpa dün için:) MahkumiyetBu gün mea maxima realite, counciousness! Aslında bu da bir mecburiyet içeriyor, evrimselliği gereği:)