cok sagolasin. muthis bir yorum okudum. matrix sever arkadaslara da okutacagim. Millet sentinel tartismasindan oteye gecemiyor ya neyse…Milliyet’in populer kultur kosesinde populer olanin ciddi sekilde elestirildigini ogrenmis oldum. Bir suru okuyacak sey cikti.
Yorum ilginizi çektiyse, ki çekmiş gözüküyor, size Ünsal Oskay’ın “Popüler Kültür Açısından Çağdaş Fantazya: Korku Sineması ve Bilimkurgu” adlı kitabını tavsiye etmek isterim. Adından da rahatlıkla anlaşılacağı gibi bu kitapta, Yıldız Savaşları’ndan Şeytan filmine kadar bir sürü popüler filmin eleştirisini bulabilirsiniz
cok ilgimi cekti. Unal Oskay’in kitabini da bulmaya calisacagim. benim de suraya yazmis oldugum bir matrix yorumum var. eminim ki cogunluk icin sacmadir. ama film bana gore gunesli bir gun kadar acik. Bence film ciddi bir sistem elestirisi aynen Unal Oskay’in dedigi gibi. Yorumda film sonundaki gorunmeyen yuzle pazarligin yapildigi yerin New York’daki Times Square’e benzedigini (siluet olarak, skyline falan) yazmistim, daha ne diyeyim… Ama emin olmak imkansiz. Yine de istedigimiz sonucu cikarmakta ozguruz, isin en guzel tarafi da bu.Bizi bu kadar yoran filmin yaraticisi Wachowski biraderlere bakinca sasiriyorum. Acaba filmin senaryosunu onlara birileri mi verdi ? Yoksa bir grup insan kollektif olarak mi bu karisik filmi olusturdu. Wachovski biraderler grubun en az ilgi cekecek uyeleri olduklari icin mi buradalar. Yoksa bu iki kardes yillarca yeraltinda yasamis; hem felsefe, hem sinema teknigi, hem de diyalog yazarligi konularinin hepsine birden hakim buyuk dehalar mi ? Ileride baska filmleri olur diye bekleyeme durumundayiz.
Matrix’in sadece ilk filmini seyrettim. Diğer filmleri bilmediğim için bir yorum yapamıyorum. İlk filmde iki saat güzel vakit geçirdim.Ünsal Oskay anladığım kadarıyla toplumu kurtaracak Neo yada Godot’ları beklememek gerektiğini söylüyor yorumunda. Yaşadığımız dünya bizim algılarımızın alamayacağı kadar büyük ve karmaşık. Bizler de üstüne üstlük kelimelerin anlamını tam olarak kavramadan yazıp konuştuğumuz için çevremizi anlamak ve derdimizi anlatmak her geçen gün zorlaşmakta. İdeal olan sanırım kahramansız toplumlar yaratmak ama dört bir yandan kahramanlar bombardımanı sürüyor. Çok fazla ev ödevimiz var ve pek azımız bunun farkındayız.Wachovski kardeşlerle ilgili fikrinize katılıyorum. Bekleyip görmek en iyisi.
Prof. Unal Oskay’in yazisini arkadasin tavsiyesiyle okumustum. Kendisi kibarca bir de su su kitaplari var diye beni bir kac esere refere etmisti. Tabi ki bendeniz bakarim dedi ve atladi gitti uzerlerinden…
Az once buyuk bir tesaduf eseri, eksi sozlukte Sayin Unal Oskay’in entry’sine denk geldim. Okudukca VAY be, VAAAY BEEE demekten kendimi alamadim. Oysaki ben unlemli cumleleri seven biri bile degilim.
Benzeri sekilde (benzeri futbolcu) Sayin Ece Temelkuran’in son pazar yazisinda (buradan bakilabilir) Unal Oskay’dan defalarca hocam hocam diye bahsettigini musahade etmis idim (nerede eski bayramlar-eski kelimeler kullandim diye soyledim-). O zaman da bir reaksiyon vermeyip, bu kisiyi arastirma zahmetine girmemis idim. Saymis oldugum hayatin onume savurdugu minik tesadufler sozluk entry’siyle birlesince korkulasi bir zavallilik ve beceriksizlik hissi dogurdu su acinasi fani bedende. Bir seyi gorup ogrenmek icin bir degil, iki degil, uc degil, daha kac olanagin evren tarafindan bana sunulmasini isteyebilirdim ki… Iste bu ahkam ben ve benzeri kisilerin hallerine care bulmak icin klavyeye tikirlanmistir.
Su soze bi bakin: “siyasilerin ve medyanın sizlere sunmus oldugu hayatı begenmiyorsanız, kendinize dostoyevsky’den, sartre’den, camus’den, rousseau’dan olusan bir hayat kurun” u.o. Vayy beee
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
cok sagolasin. muthis bir yorum okudum. matrix sever arkadaslara da okutacagim. Millet sentinel tartismasindan oteye gecemiyor ya neyse…Milliyet’in populer kultur kosesinde populer olanin ciddi sekilde elestirildigini ogrenmis oldum. Bir suru okuyacak sey cikti.
Yorum ilginizi çektiyse, ki çekmiş gözüküyor, size Ünsal Oskay’ın “Popüler Kültür Açısından Çağdaş Fantazya: Korku Sineması ve Bilimkurgu” adlı kitabını tavsiye etmek isterim. Adından da rahatlıkla anlaşılacağı gibi bu kitapta, Yıldız Savaşları’ndan Şeytan filmine kadar bir sürü popüler filmin eleştirisini bulabilirsiniz
cok ilgimi cekti. Unal Oskay’in kitabini da bulmaya calisacagim. benim de suraya yazmis oldugum bir matrix yorumum var. eminim ki cogunluk icin sacmadir. ama film bana gore gunesli bir gun kadar acik. Bence film ciddi bir sistem elestirisi aynen Unal Oskay’in dedigi gibi. Yorumda film sonundaki gorunmeyen yuzle pazarligin yapildigi yerin New York’daki Times Square’e benzedigini (siluet olarak, skyline falan) yazmistim, daha ne diyeyim… Ama emin olmak imkansiz. Yine de istedigimiz sonucu cikarmakta ozguruz, isin en guzel tarafi da bu.Bizi bu kadar yoran filmin yaraticisi Wachowski biraderlere bakinca sasiriyorum. Acaba filmin senaryosunu onlara birileri mi verdi ? Yoksa bir grup insan kollektif olarak mi bu karisik filmi olusturdu. Wachovski biraderler grubun en az ilgi cekecek uyeleri olduklari icin mi buradalar. Yoksa bu iki kardes yillarca yeraltinda yasamis; hem felsefe, hem sinema teknigi, hem de diyalog yazarligi konularinin hepsine birden hakim buyuk dehalar mi ? Ileride baska filmleri olur diye bekleyeme durumundayiz.
Matrix’in sadece ilk filmini seyrettim. Diğer filmleri bilmediğim için bir yorum yapamıyorum. İlk filmde iki saat güzel vakit geçirdim.Ünsal Oskay anladığım kadarıyla toplumu kurtaracak Neo yada Godot’ları beklememek gerektiğini söylüyor yorumunda. Yaşadığımız dünya bizim algılarımızın alamayacağı kadar büyük ve karmaşık. Bizler de üstüne üstlük kelimelerin anlamını tam olarak kavramadan yazıp konuştuğumuz için çevremizi anlamak ve derdimizi anlatmak her geçen gün zorlaşmakta. İdeal olan sanırım kahramansız toplumlar yaratmak ama dört bir yandan kahramanlar bombardımanı sürüyor. Çok fazla ev ödevimiz var ve pek azımız bunun farkındayız.Wachovski kardeşlerle ilgili fikrinize katılıyorum. Bekleyip görmek en iyisi.
Prof. Unal Oskay’in yazisini arkadasin tavsiyesiyle okumustum. Kendisi kibarca bir de su su kitaplari var diye beni bir kac esere refere etmisti. Tabi ki bendeniz bakarim dedi ve atladi gitti uzerlerinden…
Az once buyuk bir tesaduf eseri, eksi sozlukte Sayin Unal Oskay’in entry’sine denk geldim. Okudukca VAY be, VAAAY BEEE demekten kendimi alamadim. Oysaki ben unlemli cumleleri seven biri bile degilim.
Benzeri sekilde (benzeri futbolcu) Sayin Ece Temelkuran’in son pazar yazisinda (buradan bakilabilir) Unal Oskay’dan defalarca hocam hocam diye bahsettigini musahade etmis idim (nerede eski bayramlar-eski kelimeler kullandim diye soyledim-). O zaman da bir reaksiyon vermeyip, bu kisiyi arastirma zahmetine girmemis idim. Saymis oldugum hayatin onume savurdugu minik tesadufler sozluk entry’siyle birlesince korkulasi bir zavallilik ve beceriksizlik hissi dogurdu su acinasi fani bedende. Bir seyi gorup ogrenmek icin bir degil, iki degil, uc degil, daha kac olanagin evren tarafindan bana sunulmasini isteyebilirdim ki… Iste bu ahkam ben ve benzeri kisilerin hallerine care bulmak icin klavyeye tikirlanmistir.
Su soze bi bakin:
“siyasilerin ve medyanın sizlere sunmus oldugu hayatı begenmiyorsanız, kendinize dostoyevsky’den, sartre’den, camus’den, rousseau’dan olusan bir hayat kurun” u.o.
Vayy beee
“Ünsal” canım kardeşim, Ünsal.