final haftasında, iki senedir selamlaştığım ama hemen hiç konuşmadığım bir kızla konuştum. nağber, iyi, ee, hmm… kısmını geçtikten sonra, nasıl oldu tam olarak bilmiyorum ama bana black metal dinlediğini söyleyip benim ne dinlediğimi sordu. “bir sürü şey dinlerim ben, bilmiyorum tam olarak” dedim. tatmin olmadı, “kimler mesela” dedi. alabildiğine alakasız isimleri sıralamak geldi içimden, dinlediğim dinlemediğim; “dream theater” dedim durdum. “onlar matematik müzik yapıyor” dedi. matematik müzik ne ola ki? bunu müzikten anlayan birisi söylese “müzikten anlamıyorsun sen” derdim belki ama buna ne demek gerek? “güzel ama” dedim. biraz daha konuştuktan sonra, “black metal dinleyince nefretim kabarıyor benim” dedi bu. “başka türlü nefret etmiyor musun sen?”, “ediyorum canım, mesela ciks bi kafede oturunca nefret ediyorum” yahu ben nasıl buluyorum bu tipleri?akşam bunun evine gittim ben;buca da sokakta kalmıştım, gece, çağrı yaptı telefonuma (evet telefon numaramı verdim ona, onunkini de aldım üstelik) aradım hemen, “geliyorum ben”, “gel”. belediyenin önünde buluştuk, bisikletimi görünce çok sevindi “binmek istiyoduk” dedi. balkonda oturuyor dört kız.”bence aşmışlar abi, bitirmişler işi, ondan bırakmışlar müziği”, “bence korktular”. bir grup varmış, bunlar müzik yapmayacakmış artık, onu tartışıyorlar. biraz daha içtik. sonra bana en yakın oturanıyla konuşmaya başladık. “sevmiyoruz hard core’u”, “neden?” dedim, “onlarda nefret ediyorlar bir sürü şeyden”, “ama onların giyim tarzları falan… yaptıkları müzikle uyuşmuyor”. “eyvah” dedim içimden. sanırsın benim yerim hepinizi blogum konuşuluyor. bu kadar mı saçmalaşır yahu. dikkat ettim, sohbet ilerledikçe black metal önce, ğlek metal sonrada lek-tal oldu.benim anladığım, gerçekten nefret etmek için, siyah giymek, saç uzatmak, bol makyaj yapıp, yeri gelince klise yakmak gerekiyor. bilemiyorum tam olarak. bunlar yaptıkları hiç bir şeyde özenti değillermiş, diğerleri öyleymiş. neyse şimdi evi taşıdı bunlar, seneye sokakta kalırsam diye açmıyorum arayı, biraz daha.yahu çocuklar diyesim geliyor. delirmek üzere miyim neyim? bu sıcakta çekilir şey mi izsu? ama bunu başka makaleye saklayacağım, makale evet. devlet dairesinde staj yapıyorum, istanbul iski, ankara aski, neyse, izmir izsu o işte. “e biz antalyadayız burada ne bu?” ne bileyim ben. su ve kanalizasyon işleri ile ilgilenen devlet şeyi. dur bakalım, sendika falan, değişik. sıcak ama havalar, her taraf su ama sular da sıcak. bilmem kaç metreden su çekiyor pompalar, yine sıcak su.