Merhaba Sayın Seyirciler…Bir “Kendini Ünlü Zannedenler” programına daha hoşgeldiniz.Bu haftaki konuğumuz Quant Belediyesi belediye başkanı sayın TMQ bey. Dilerseniz hiç vakit kaybetmeden söyleşimize başlayalımMerhaba sayın TMQ
Merhaba efenim…Efendim öncelikle şu takma ad, isim, soyad bilmemne konusunu bi açıklığa kavuştursak?
– Ehi ehi (anlamsızca kahkaha atar) Şimdi şöyle söyleyeyim sayın ZannedenlerEfendim soyismim Zannedenler değil, programımızın adı o. Ahmet Karpuz kabuğu
– Her neyse, şimdi Ahmet bey durum şu; bu yukarıda saydıklarınız benim takma adlarım efendim. Bilirsiniz, internette herhangi bir siteye üye olma sırasında bu tür şeyler gerekir. Neyse lafı daha fazla uzatmayayım. Ismim Selim Yörük, halen Boğaziçi Universitesi fizik bölümünde öğrenimimi sürdürmekteyimBeğefendi bize belediye başkanıyım diye gelmiştiniz? Bu ne demek oluyor şimdi “halen öğrenciyim” falan…
Sayın Karpuz kabuğu ben studyonun önünden geçiyordum, asistanlarınız “hah! bulduk bulduk, Sezen Aksu yerine bunu alalım” diyerek kolumdan çekerek sürükledilerEeee… peki… ee… detaya girmeyelim isterseniz… eee…Efendim, ekşi sözlük yazarıymışsınız?
Ehi ehi (salak mı bu adam ya gülüp duruyo her soruya) Evet. Yazarım efendim. Hem de baya iyi yazarım. 4. nesil yazarım. 2002 yılından bu yana sözlük semalarında uçmaktayım. Haha ha… uçmak dedim de, bilirsiniz sözlükte “uçmak” üyeliğinizin silinmesi anlamına gelir. Ama pek tabi ben çok kaliteli (lan ne kendini beğenmiş herifmiş be!) bir “yazar” olduğum için benim başıma böyle şeyler gelmez. Geçenlerde arkadaşın biri şifremi çaldı kısa süreli “çaylak” oldum ama…Efendim toparlasak, programımızın süresi kısıtlı malum.
Quant. Sözlükteki kullanıcı adım quant. 6bin küsür entryim var 600 küsür de karmam var.Pek bi g.tünüz kalkıkmış. Aldığımız duyumlara göre iyice şaşırıp sözlük klonu yapmışsınız?
Eeee… evet. Öyle bir vukuatımız oldu. Gerçi tamamen bir rastlantı sonucu ortaya çıktı “evsoz” ama… Bir gece aspyi yeni öğrenmemin gazı ile “yaparsın yapamazsın” iddiası ile ortaya çıktı evsoz. Ama daha sonra gelişti, büyüdü. Bir çok modüller ekledim gün geçtikçe. Maksat diğer klonların yapmaya çalıştığı “ek$i’nin tahtına kurulucam bak göreceksin!” değildi. Yanlızca asp kabiliyetlerinimin sınandığı bir şey idi. Ha daha sonra evimiz içinde belli bir neşeye vesile oldu, onun üzerinde sabahladığımız günler oldu o başka. Ev arkadaşlarım ile lan network’ü üzerinde entryler girdik, eğlendik, güldük. Zaman zaman “de hadi lan yemeğe çıkalım” tarzı datalar için iletişim gönüllülüğü yaptı bize o kadar. Zaten daha da fazla bir amacı yoktuBu asp ile pek haşır neşir olduğunuz dönemlerde bir de asp tabanlı oyun yapmışsınız sanırım?
Ehe… evet. Öyle de bir maceram var. Macera diyorum çünkü “F1T“yi yapmamın tek nedeni o sıralar fellik fellik Formula 1 Menejerlik oyunu arayıp bir türlü bulamamamdan kaynaklanıyor idi. Şöyle 400k’lık oyunlar olur ya, ya da taş çatlasın bir disketlik… Yok aradım her yeri şöyle güzel bi menejerlik oyunu bulamadım. Sabrımın bardağı taşmak üzere iken, bir gün “lan en fazla şu şu parametrelerle, şöyle algoritmalarla yapıyolardır olsa olsa, ne ki… yapılır lan bu” düşüncesi ile başladı bu macera. Evsöz’de olduğu gibi, bunu da şöyle bir kaç gün sabahlamayla sonuçlandırdım. Ama o sonuç bana o kadar zevk verdi ki anlatamam. Oyunu ben kodladığım için artık ne istersem o modülü koyabiliyor idim. Ve işin güzeli, oyunu kodlamayı bitirip, oynama kertesine geldiğimde, kendi yazdığım algoritmayı altedememedi. “David Coulthard“la bile yarış kazanamadım. Ki o zamanlar F1’deki favori pilotum idi. Bazen, Oyun sırasında M.Schumacher teknik bir sorun yaşayıp yarış dışı kaldığında cocuklar gibi seviniyordum. Ki o zamanlar, bırakın yarış dışı kalmayı podyumdan inmiyordu Schumacher. Hala oynarım boş vaktimde. Gayet detaylı da bir oyundur ayrıca.Formula 1 ile baya bi ilgiliymişsiniz. Hatta bir zamanlar sadece “Formula 1” içerikli bir siteniz bile varmış.
Aaaa… evet. Bakın onu ben bile unutmuşum. Aslında sanal aleme karışmama ön ayak olan etkenlerden biri idi o site. Önce “www.1formula1.com” daha sonra da “www.todayf1.com” adlı domainler ile başladı bu tutku. Universite’nin ilk yılları idi. Bilgisayar’ın “power” tuşunu zor bulduğumuz, zor bela kullanabildiğimiz dönemlerdi. geocities‘in pagebuilderları ile sayfa yapmak moda idi. Bir arkadaşın “yahoodaki mail hesabınla beleşe site sahibi olabiliyorsun” söylevi ile beleşçi içgüdülerimle birlikte harekete geçip başlamıştım F1 sitesine. Bir süre sonra pagebuilder yetmemeye başladı. HTML öğrenmekmek için site site dolaştım. Az buçuk öğrendim. Her öğrendiğim ile siteye yeni bir özellik ekliyor idim. Fakat öyle kayan yazılar, ağır java appletler, çiçekler böcükler değil. Gayet resmi yapmaya çalıştım. Başarılı oldum da sayılabilir. Şöyle ki; bir süre sonra sitedeki foruma üye olanları sayısı arttı ve “buluşmak istiyoruz ey site yapımcısı” sesleri yükselmeye başladı. O ilk buluşmayı hiç unutamam. Orada, bir süre “sitenin sahibi gelmedi mi yaa” sorularına utancım yüzünden boyun eğip, daha sonra dayanamayıp birden “site sahibi benim!” diye haykırdığımı hatırlıyorum. Sonrası daha kötü. Boy bakımından biraz kısır olduğum(1.72) için herhalde ki, ya da o zamanlar suratımda “sakal” diye tabir edilen bir tek kıl kökü olmadığı için de olabilir, bu haykırışımı “şaka” zannetmişlerdi. Haykırış şaka olsa idi başarılıydı fakat bir itiraf olarak hiç de işe yaramamışdı. O toplantıya katılanlar ve daha sonrakiler hiç bir zaman site yapımcısının kim olduğunu öğrenemediler. E belki bazıları bu programı seyrediyordur şimdi, gerçeği öğrenirler. Onlara buradan el sallayayım… Ahh hayır… ağlamak istiyorum : )) …Bilemiyorum hala erişilebilir midir ama adresleri şöyleydi; geocities.com/selimformulafan ve af1fanBu site ile bir de yarışma 3.lüğünüz varmış?
Evet. Bir zamanlar sportföy adında bir site vardı. Internetteki küçük çaplı spor sitelerini destekliyor ve her yıl dizayn, içerik yarışmaları düzenliyorlardı. Onlardan birinde www.todayf1.com 3.lüğe layık görüşmüştü yanlış hatırlamıyorsam.Bunların yanında bir de müzikle uğraşıyormuşsunuz?
Aslında pek bir uğraş denemez. FL Studio adlı bir program ile tanışmam ile alakalıdır. Bi şekilde elime geçti bu program. Bişiler çıkarmaya, melodiler yapmaya çalıştım. Yaptıklarım çogu zaman 30snlik şeyler olurdu. Fakat o yaptığım tınılar o kadar çok hoşuma gitmiş olmalı ki, yanlızca o 30snlik 40-50 tınıyı döndürüp döndürüp dinliyordum. Daha sonra uzun soluklu bir kaç denemem oldu. Bazılarını da nete aktardım. Nete aktardıklarımın adını Tymphony koydum. Bir çok insana ulaştı. E-Maillerle “aaa ne kadar güzel olmuş yaptıklarınız” şeklinde ulaşanlar oldu. Zevkli idi bu tür tepkiler. Hoşuma gitmişti. Egomu beslemişti. Hala duruyor bi kaç tanesi bu sitede.Oldukça geniş bir film ve dizi arşiviniz varmış?
Evet. Hatta hala durmaksızın genişlemekte. Kendime ait olan bir bilgisayar kavuşmamın ve hemen akabinde gelen adsl bağlantının bir getirisi olarak, ilk ilgimi çeken şeyler filmler ve diziler oldu. Adsl’in bağlandığı ilk günden bu yana makine -memlekete gittiğim zamanlar hariç- hiç uyumaz. Sürekli bir şeyler indirir. Ama hiç bir zaman ihtiyacım olmayan şeyleri indirmedim p2p programları ile aradığım filmleri, dizileri kolaylıkla bulabildiği sürece de böyle olacak sanırım. Bu arşivin en güzel yanı, kendi televizyonunuzu kurmuş gibi hissetmeniz. Istediğiniz an istediğiniz diziyi yayına koyabiliyorsunuz. Ne bir reklam arası ne de “a aaa bi sonraki bölümde ne olacak acaba” beklentisi… Dizi çok mu heyecanlı bir yerinde bitti. Hemen arşivden bi sonraki bölümü bul, ver yayına en fazla 1 dakikayı alır. Artık belli bir yayın akışım bile oluştu;- Sabah kalkınca, kahvaltı ederken Seinfeld
– Öğle yemeğinde Friends
– Akşam yemeğinde Malcolm in the Middle
– Prime Time’da Scrubs
– Hafta sonu Prime Time’da yeni indirilmiş filmler- Ve bazen arşivdeki diğer diziler…”Tv izlemiyorum” diyenlere inanmazsınız ya. İnanın işte. Ben sizin kullandığınız anlamdaki TV izlemiyorum. Seçiciliğin en üstlerinde dolaşarak, sadece kendi zevkime hitap eden, bana ait olan, televizyon kanalını izliyorum.Bu sıcak sohbet için çok Teşekkürler Selim bey, bizimle içinizdekini paylaştığınız ve ekran başındaki seyircilerimizin güzel bir program izlemelerine vesile olduğunuz için tekrar teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim efendim. Bana bu fırsatı verdiğiniz için önce asistanlarınıza ard…Eee…. tamam selim bey tamam… eee… süremizi çok aştık zaten. Öyle küçük detaylara girmeyelim artık…
Ve efendim bir programımızın daha sonuna geldik. Emeği geçen herkese buradan teşekkürlerimi iletiyor, saygılarımı sunuyorum. Görüşmek dileğiyle efendim. Esen kalın…. Hoşça kalın…______________www.ahkam.tkblog soslu entry vitrini…