Kapının koluna sarılıp itekledi. Görmek istediği gözlere doğru yöneldi. Yanındaydı. -Merhaba dedi. Merhabaydı ama kızın gözleri sadece kasayı görüyordu. Gözleri görmek için bir şeyler yapması gerekiyordu. İçinden -gözlerini göremezsem bütün duvarlar kapanacak- diye geçirdi.- Bugün buraya belki seni etkilemenin bir yolunu bulabilirim diye geldim.- Çalışıyorum ve çalışırken beni etkilemenin tek yolu kasaya para bırakmaktır.Gözleri hala kasadaydı bir şeyler hesaplıyordu. Muhtemelen bahşiş diye bırakılan paralar ve üstü alınmasın diye kasıtlı olarak para nın üstü diye verilen bozukluklardan net parayı çıkarıp hakkına el koyuyordu.-Bende çalışıyorum. Se…- Aaa yeni bir işte mi çalışıyorsun? Kızın gözleri ışıldadı ve ilk kez baktı.-Pek yeni sayılmaz. Hala senle birlikte olmaya çalışıyorum.- Beni fazla büyüttüğünün farkındamısın?Kızın gözleri yeniden kasadaydı. Sinirlenmişti. – Kendimi büyütmemi mi isterdin. Peki öyleyse Chinaski kadınların tanrısıydı , Nietszche düşüncenin tanrısıydı , Jim Morrison müziğin tanrısı ve ben Tanrıların Tanrısıyım. Chinaski bana özeniyordu , Nietszche düşüncelerinde beni yaşatıyordu , Jim yerimde olmak için can atardı.- Anlamıyorum Seko-Biliyorum.Çıktı. Yeniden dışarıdaydı. Hava sakin sayılırdı. Rüzgar da devinim yoktu. Kalabalık değildi. Ölmemek için düzenli yürüyüşlere çıkan yaşlı bir kadın baktı ona.. İğrendi kadın. Biraz ilerdeki çöp bidonuna kustu. Canını sıkıyordu tabii ki böyle şeyler. Ama artık alışmıştı. 2008 yılıydı. Bahar onun dışında herkes için gelmişti. Cebinde beş kuruş yoktu. Bir işi yoktu , bir sevgilisi , bir evi yoktu. Geleceği yoktu. Geçmişini hatırlamıyordu. Hayelleri yoktu. Yapabileceği bir şey , yapmak istediği bir şey yoktu. Gözleri kaldırımları tarıyordu. Tanrıların Tanrısı sigara arıyordu.