Eskiden Amerikan filmlerinde görürdük.”Cefri amca” evine gelir.Arabadan inince ilk iş posta kutusuna bakmak.Kutunun içinden bir sürü reklamın arasından işine yarayacak birşeyler bulmaya çalışır.Amerika’lı dostlarımız biraz insaflı , reklamlarını sadece posta kutusuna bırakıp gidiyorlar.Bir de şunu okuyun:Evinizde ailenizle birliktesiniz , kahvaltıda , tv karşısında veya banyoda.Kapınız çalıyor.Belki birini bekliyorsunuz veya bir kredi kartı , bir koli , sucu , kapıcı veya başka bir kimse.Heyecanla kapıya koşuyorsunuz.Tanınmış bir kargo-kurye şirketinin elemanı size bir zarf gösterip ad , soyad , telefon numarası ve imza istiyor.Zarfı açıp bakıyorsunuz ,o da ne!”Meraba biz zıptrık ticaret , yeni adresimiz aşşaada , bize uğrayın bizden alışveriş yapın.”Zarfı gönderen sürekli uğradığınız , hizmet almaktan hoşnut olduğunuz veya sevdiğiniz bir firmaysa ne ala.Fakat gel gör ki , alıcıların çoğunluğu bundan rahatsız oluyor.Bu tür firmaların düşünme şekli şu :”Gelir düzeyi yüksek bazı vatandaşlarımızın adreslerini bir şekilde bulurum.Reklam kağıdını bir zarfa koyar , kuryeyle gönderirim.Ha bir de imza karşılığı gönderelim ki ulaştığından emin olalım.”
yorumlar
elçiye zeval olmaz derler ama yinede kuryeye bir hınçla bir laf giderdi herhalde aynısı benim başıma gelseydi. sonra pişman olurdum ama özür dilermiydim pek emin değilim.birde bööle durumlarda dava açılamazmı acaba yokmu bööle bir hakkımız.Yersiz huzursuzluk gerekçesiyle.