1962 doğumlu, Fransız asıllı sinemacı Philippe Claudel‘in ilk uzun metraj deneyimi olan 2008 çıkışlı “Il y a longtemps que je t’aime” (I’ve Loved You So Long / Seni O kadar Çok Sevdim Ki…), bağımsız sinemanın en başarılı örneklerinden biri. 2 dalda BAFTA adayı olan ve ‘En İyi Yabancı Film’ dalında ödül kazanan yapım, Uluslararası Berlin Film Festivali de dahil olmak üzere birçok ülkede düzenlenen film festivallerinde gerek sözlü, gerek ödüllü övgüye layık görülerek sinemaseverlerin dikkatini çekmeyi başardı.Oscar adaylığı bulunan İngiliz asıllı aktris Kristin Scott Thomas‘ın başrolünde yer aldığı filmde Fransız oyuncu Elsa Zylberstein, Serge Hazanavicius, Laurerent Grévill, Claire Johnston, Catherine Hosmalin, Frédéric Pierrot, Jean-Claude Arnaud gibi isimler de rol almakta.Juliette, 15 sene hapishanede kaldıktan sonra, hapishane yetkilisinin ayarlamasıyla uzun süredir görüşmediği kızkardeşi Léa’nın evine gelir. Léa, iki kızı, kocası ve konuşamayan kayınpederi ile birlikte yaşamaktadır. Hapishaneden çıkan Juliette’in rahat etmesi için elinden geleni yapan genç kadın, kardeşine tarif edilmez bir sevgiyle bağlıdır ve Juliette’in soğuk tavırlarına aldırmayarak, O’nu normal hayata alıştırmaya kararlıdır. Léa, aslında Juliette’i yargılamayan tek insandır.

Juliette ise yıllardan beri insanların yargılayan bakışları ve ‘ölümcül günah’ının yükünü taşıdığı için uzak, soğuk ve aşırı özgüven sahibi bir kadın haline gelmiştir ve bir aileyle yaşamaya alışmayı içten içe istese de, reddetmektedir.Mahkumiyeti olduğu için iş bulamayan Juliette, zamanla Léa ve iki kız çocuğuyla vakit geçirmeye ve bu üçlüyü sevmeye; ve hatta sevgisini göstermekten çekinmeyecek kadar fazla sevmeye başlar.15 yıllık hapis hayatından sonra, bir aileye ve insanlara yakınlık duyan Juliette, ‘büyük günah’ının ardındaki sırrı kızkardeşiyle paylaşacaktır.