çağdaş edebiyatımızın bazı zamanlar kör noktalara düştüğünü düşünüyorum. benzer kurgular, aynı cümleler, cümle yapıları, kopyalanmış üsluplar… bu yüzden edebiyatımızın taze nefeslere ihtiyacı var.genç yazar kahraman çayırlı’nın “hayat kadınları aldatmaz” isimli kitabını ilk elime alınca bunlar geçti aklımdan. bir de kitabın ismine takıldım: hayat mı kadınları aldatmıyor yoksa hayat kadınları mı aldatmıyor?sonuçta bu bir ilk kitap ve en yetkin yazarların bile ilk kitapları sayısız hatayla doludur, bu sebepten ilk kitapları değerlendirirken biraz vicdanlı olmak gerek. elbette, “hayat kadınları aldatmaz”ın da ciddi eksiklikleri, bağlantı kopuklukları ve ani, sert geçişleri var. tabii bir de madalyonun diğer yüzü…yazarın en büyük artısı, sert ama akıcı olan dili ve okurun merak güdüsünü kitap boyunca hep üst düzeyde tutmayı başarabilmesi. özüne baktığımızdaysa, “hayat kadınları aldatmaz”ın temeli, hayat tarafından defalarca örselenmiş 37 yaşındaki aysel’in masumiyeti üzerinden zihinlerimizdeki masumiyet kavramını ters yüz etmeye çabalamasından ibaret. yazarın ara ara fakat mutlaka romanında yer verdiği sosyolojik tahlillerse, kitabı popüler kılabilir ki, o bambaşka bir yazı konusu.atmosfer kurarken ve karakter oluştururken çayırlı’nın edebi yönden kimi eksiklikleri de var kuşkusuz. ama hangi yazar edebiyat yoluna bir başyapıtla çıkabilmiş ki?kahraman çayırlı / hayat kadınları aldatmaz / cinius yayınları / mart 2007