Eninde sonunda, havayolları kadar olumsuzluk barındırmayan bir alan bulmak için baskı hissedeceksiniz. İş yönetimi çekişmelerinden tutun, büyük finansal kayıplara ve yüksek bütçeli iflaslara, kötü haberler sadece daha kötü haberler geldiği zaman ön sayfadan iniyor. 1930´dan beri bu sektördeki kayıp 5 milyon doları buldu. Büyük firmalar o zamanda bu zamanda zaten para kazanıyorlar ama bunun yanında bu sektör 10´ar yıllık süreçlerde 6 kere (60yıldır) büyük bir para çukuru haline geldi.Yaşanan üzücü olaylar, 11 Eylül 2001´de olan gibi, zamanla sıkıntıları keskin şekilde bu sektöre döndürüyor ama yine de en iyi zamanlarda bile kârlı bir şekilde havayolu işletmek başlı başına bir problem. Allahtan fiyat eşitliği ve yüksek sabit maliyet gibi bu işin doğasından kurallar var. Ürün dengesi, belirli bir piyasada, rakiplerin tekliflerinin herhangi bir biçimde ayırt edilemediği zaman ortaya çıkar. Ve bir yolcu olarak, ne bir havayolu seyahati gibi olabilir?! İnsana kramplar girdiren koltuklarından, daha fazla bagaj taşıma taleplerinize kadar, bütün hepsi aynı olma eğiliminde. Hangi firmayı seçtiğinizin bir önemi yok.Ürün dengesinin tehlikesi sanal fiyat savaşlarına bir davet çıkarmasıdır. Eğer bütün havayolu servisleri aynı görünseydi, yolcular doğal olarak seçimlerini fiyat öncelikli yapacaklardı. İnternet siteleri de böyle düşünen akılsızlar için uçuşların sıralamalarını düşük fiyattan yüksek fiyata olacak şekilde yapıyorlar. Yeteri kadar müşteriyi etkilemek için, başka seçenek olmadığından hava yolları devamlı olarak fiyatlarını rakiplere göre ayarlamak durumundalar. Bu fiyatları çok düşük yapmayı gerektiriyorsa, bu da her satışta para kaybedecekler demek oluyor. Ve bu sektörde, ebediyen birilerinin teessüf edeceği birileri fiyat savaşlarını başlatıyor. Continental’in eski CEO’su Gordon Bethune’nin ifadesiyle: “Bizler en aptal rakibimizin olduğu kadar iyiyiz ve bu onura sahip olmak isteyen sayısız aday var”.Fiyat savaşları özellikle yüksek sabit maliyetlerin olduğu sektörlerde çok tehlikelidir. Yenilenen masraflar, firmalar bir şey üretmese dahi, ödenerek örtülmelidir. Bunların yanında, firmalar çalışanlarına ve yarı dolu uçuyor olsalar bile uçaklara ödemelerini yapmaya devam etmek zorundadırlar.İŞ İÇİN UÇANLAR PAHALI ALIŞKANLIKLARI DEĞİŞTİRİYORLARSektör eşitlik ve fiyat savaşları ile mücadele ediyor olsalar da, müşterileri de satın alma ve hava seyahatlerini kullanma alışkanlıklarını değiştiriyorlar. Geçen birkaç yıl gösterdi ki, güvenlik kaygıları ve sıkılmış ortak bütçeler, son dakikalarda ve esnek şartlarla biletlerini alan, bu sektörün temel %70 gelirini oluşturan, iş seyahati yapan insanların davranışlarını değiştirdi. İşbilen iş seyahatçileri şimdi, seyahat giderlerini düşürmek için, anlaşmazlıkların artması pahasına da olsa, seyahat yerine, görüntülü konuşma, online buluşmalar ve benzeri uygulamalara gitmektedirler.HAVA SEYAHATİ WALMARTLAŞIYOR*Ama durun; durum daha da kötüleşiyor. Walmartın henüz perakendecilikte gerçekleştirdiğini, havanın Souhtwest ve Jetblue gibi ucuzcuları yaparak birçok açıdan önemli havayollarını zorluyorlar. 1970lerin sonlarında piyasaya fiyat serbestîsinin gelmesiyle, düşük fiyatlarla taşıyanlar, daha da düşük fiyattan taşıma imkânı buldular; çünkü zaten tam servis yapan rakiplerine karşı birçok fiyat avantajları mevcut. İlk olarak, yeni firmalar, genellikle daha az mekanik destek gerektiren genç filolara, etkisiz sözleşmeli, çokta karmaşık şekilde firmalara bağlı olmayan genç iş gücüne sahipler. Bununla birlikte, düşük fiyatla taşıyanlar tipik bir uçak modeliyle uçuyorlar; böylelikle mekanik, işletme ve eğitim giderlerini en aza indiriyorlar. Buna karşılık büyük taşıyıcılar tipik altı ya da yedi farklı uçakla uçuyorlar.Ek olarak, ucuzcular, büyük firmalara pahalıya mal olan, uluslararası uçuşlara yolcularını aktarmak için küçük havaalanlarından daha büyük havaalanlarına aktarma uçuşları ile uğraşmak zorunda değiller. Bu uygulama onlara daha küçük piyasalara hizmet etmelerini ve yolculara daha çok yere, daha sık uçuş sunmalarını sağlıyor. Ne var ki bu bir havayolu firmasını işletmenin daha karmaşık ve daha pahalı yolu. Noktadan noktaya yaklaşımını kullanarak ucuzcular, hem uçakları hem de çalışanları için verimsiz gecikmelerini en aza indiriyorlar.BELİRSİZ BİR GELECEĞE DOĞRU UÇMAK2001 ve 2004 yılları arasında liderler bazı başarı derecelerini görmüş olsalar da, Amerikan havayolu firmaları toplamda 30 milyon dolara yakın kaybettiler ve 100.000’den fazla çalışanlarına maaşsız izin vermek zorunda kaldılar. Sadece bir yılı temel alırsak; 2003’ten 2004’e uçak yakıt fiyatı %70’lik artış gösterdi. Büyükler, yüksek maliyetli sendika sözleşmeleri, çalışanlar ve yöneticiler arasındaki husumetler, ezici ödemeler ve desteklemeyi karşılayamayacaklarını iddia ettikleri emeklilik planları ile boğuşmaya devam ediyorlar.Bazıları bu çetin mücadelede hayatta kalmak için sert adımlar atıyor. Delta pilotlarına, tazminatlarında ve avantajlarında 1 milyon dolarlık kesinti yapmaya ikna etti ve hem Delta hem de Amerikan Havayolları şimdi emekli olacak çalışanlarına olan emeklilik vaatlerinden caymaya çalışıyor. Diğer adımları daha olumlu: United Havayollarının en son, özel, New York-Los Angeles hizmeti ve birçok büyük firmanın büyümeye yönelik, daha girişimci, birçok denizaşırı piyasaya uçuşları gibi.Bu sektör havayolu sektörü ve bu, hiç şüphesiz, hiç bir şey kolay değil demek. Bugün, büyüklere sıkıntı veren ucuzcular bile kendilerince sıkıntılar yaşıyorlar. Mesela ilk ve hâlihazırda en büyük kayda değer indirimci Southwest Havayolları. Artık onlarda genç bir asi değil, orta yaşlı, çalışanlarının herkes gibi ücret almak istediği bir anonim şirket.Bunların hepsi nerde son bulacak? Bir sektör para kaybetmeye alışmış olsa da, bu firmalar, bu şekilde, geçmiş yıllarda olduğu gibi para dağıtmaya devam edemezler. Uzmanlar bazı büyük taşıyıcıların eğer maliyetleri biran önce kontrol altına almadıkları takdirde kaybolabileceğini belirtiyor. 2004 yılında, Amerikan Havayolları 2. Kere iflas koruma kaydına geçtiğinde, ucuzcular tarafından sektöre getirilen “Yapısal kaymadaki büyüklüğü bu kadar tahmin etmedik”lerini kabul ettiler. Buna rağmen birisi kesinlikle şirketin, fiyat serbestîsi ve ucuzcuların sektörü sonsuza kadar değiştirdiğini fark etmelerinin neden 25 yılı aldığını sorabilir.