Yazdıklarını içerik olarak eleştirmediğimizi söylemişsin, yanlış. sana yazılanlara bakarsan, kesinlikle içerikle ilgili eleştiriler var. Durumu en güzel naylon vicdan özetlemişti. Tekrarlamıyorum.Yazdığın bir şeye kesinlikle katılmıyorum. Üretmek her aklına geleni yazmak değildir. Çünkü bunun sonu yok. Yazmak herşeyden önce zihinsel bir süzgeçten geçirmeyi gerektirir. Acaba ben bunu nette herkesle paylaşmalı mıyım sorusunu sordurur. Yazdığım belli bir olgunlukta ve yeterlilikte mi sorusunu da bence sormalısın? Hem kendi gelişimin hem de bizim gelişimimiz için.Yazılar sırasıyla yayınlanıyor, hiç düşündünüz mü? Sizin gönderdiğiniz 20 yazı yüzünden diğer insanların bir tane olan yazısı sırasını bekliyor. Peki o hep bahsettiğiniz sevgi ve adalet bunun neresinde. Söylediğin ve haklı olduğun tek şey, buranın bir editörü var, karışmak bize düşmez.
Son bir şey burası bir blog değil. İstiyorsan bir blogda bunları yazarsın, ben de istersem okurum. Sadece kendi yazınla ilgilenmem, habire teşekkür etmen, özelden yazılması gerekne birçok şeyi genele açman, insanları sev cümleleri bana samimi gelmiyor ve bunu belirttim. Neoturk’un yazısına yorum yazabilirsin, hatta korkma yorum yaz. Ama hayır! Yeni bir başlıkla ve derdini yine çok uzun cümlelerle anlatman gerekiyor. Ayrıca lütfen diğer yazıları oku. Burada relic’e, naylon’a neler neler söylendi. Onlar hiç de size küstüm, hadi eyvallah demediler. Çatır çatır cevaplarını verdiler.Burası sanal bir dünya, hayat değil ki yahuuu.Yine de bu sanalda birilerini üzdüysek, Affola!
yorumlar
Aslında yazmamak niyetindeydim. Ancak spqpcz ile yaptığın sohbeti okuyunca yazmamak olmaz dedim. Çünkü anneye yakalanma korkusuyla, mutfakta çay ve sigarayla yapılan dedikodular gibi olmuş. Ve şöyle demişsin. İnsanları sev, ben onlara şefkat besliyorum. Onlar kendilerine güvensiz ve sevgisiz. Hayır! Dizine de uzanacak mıyım? Psikolog gibi konuşmuşsun ve sen de içerikle ilgili değil, kişiliklerimizle ilgili yorum yapmışsın. Olmaz. Şefkatte acımak vardır. Sen niye hafif yazarlarına acıyorsun, onların tuzu kuru. Ya da kendi adıma cevap vereyim. Şimdi biri atlar, benim tuzum yaş der al başına belayı.Şefkat duyacaksan kağıt toplayıcılarına duy, kardeşini seç programını yazdım, yorumun yok. Oysa kalemi bile olmayan çocuklar var, onlara şefkat besle. Ayrıca beni niye seviyorsun? Ben burada kimseyi sevmiyorum. Çünkü seninle sevgi anlayışımız farklı. Sevgi de emek ister, tanımak ister, düşünce ister. Eee; şimdi sen Tansu Çilleri de seviyor musun mesela, ya evren Türkiye’yi 20 yıl karanlığa götüren adamı. Bush’a ne dersin? Ya da ıraklı çocuklarla alay eden amerikan askerlerini sever misin?Sana yaptığımız eleştirinin özünü kaçırıyorsun. Üstelik arkadaşlar kibar yazmışlar, direkt söylememişler. Kötü kedi ben olayım bari. Yazıların kötü, tabi ki bana göre. Yazmana engel olamam, ama gözüme sokarcasına 100 tane göndermene kızarım. Ben ürettim siz de üretin, kıskananlar çatlasın diye cevap verirsen daha çok kızarım. “Onun yerine seviyorum yazmayı size ne” dersin, olur biter. Ama hayır! Israrla ben sizi seviyorum, ben iyiyim siz kötüsünüz demen olmuyor. Konumuz duygular değil. Sen tartıştığımız düzlemi değiştirip, duygu boyutuna indirgiyorsun. Şimdi benim üretim ilişkilerini, marksı, üstüne kapitalizmi yazmam gerekir, ordan da nurdan gürbilekle bağlamalıyım. Bu da 3 sayfa yazı demek. Serbest nasılsa, sallayayım ben de. Hatta nokta bir sondur deyip yollamalıyım. Güzel de olur. Nasılsa ürettim. Ama ürettiğin şeyin kalitesi nedir? Yarın da virgül beklemedir, özlemdir diye yazarım. Anlayacağın bütün noktalama işaretleri üzerine yazabilirim. Araya da sosyologum, Nietzche’yi çok iyi bilirim diye eklersem süper olacak. Oysa ben lise terkim. Bu yüzden söylediklerinin ben de karşılığı yok. Bunlar benim için önemli kavramlar değil. Şimdi seninle Nietzche abimizin üst insan kavramını ve yalnızlığı mı tartışalım. Bunu yapmak istesem virgüle yazarım, kesmedi mi defterin eski sayılarını bulur okurum.Nokta bir sondur. Ve ben artık bu saçmalığa bir son vermek istiyorum. Bundan sonra seninle ilgili konularda susma hakkımı kullanıyorum.NOKTA
Kadınların sinirinden korkacaksın.BÖYLE BUYURDU, DEVİNİM
İtirafınız çekincelere düşmeden ve bir an olsun aklın ve bilgeliğin seçimler, yarışlar dışı olduğu gerçeğinden kopmadan yazmanız, bunu kendi içinize tamamen olmasada sindirmeniz(bkz. itirafın psikolojik etkileri, duygusal bir insanda bırakılacak iz ve karşıt duruş törpülenmesi) hayranlık uyandırıcı. Belirtmeliyimki anlayıştan öte bir duygu bilemiyorum, iletişim için hipangel’i buna iten sebepleri ve nasıl olupta sevda yüklü olmanın rahatsızlık uyandıracak boyuta geldiğini incelemek gerçek bir cehennem diğerleridir (sartre)olgusunun su üstüne çıkması durumunu gözler önüne serer. Bunları yazıyorum çünkü ortak bir olgunun mümkünse ütopik olabilir paylaşımla(sanat) ve anlayışla var olabileceği yönünde bulgular ve argümanlara düşünsel yaklaşımlar ve temaslara sahibim!
Başlığı değiştirip, Bilgekan diye yazmam lazım, ya da yeniden hafif’e yazı göndermeliyim.Amaç polemikse bunu da bir zeka ölçüsünde yapmak gerekiyor. Bu da yok. Ben aptal olana, aptal diyemiyorum. Çünkü saygı sınırlarını aşmamak gerekiyor, falan filan. Ama o koca bir halka sapık diyor. Hayır! Aptalım dese ben de rahatlayacağım, aptal işte deyip uğraşmayacağım.Şimdi bu kadar faşist yazılar yazacaksın. (bildiğimiz faşist, abartı falan yapmıyorum) Sonra da bununla gurur duyuyorum diyeceksin. Bense öylesine okuycam, yazsın ne var diycem? Bundan sonraki aşamada Türkler dışında herkesi bu ülkeden gönderelim mi?Düşünceyi ifade özgürlüğünü kesinlikle destekliyorum. Ama faşoyu da destekleyemem, kusura bakmayın.Yahu sanal dünyada herkes bir rol kapmış, bize bir şey kalmadı. Kimi ırkçı, kimi polyanna, kimi kırmızı başlıklı kız…………..
bence bilgekan sadece polemik peşinde. ciddiye alınacak bir durum yok. ayrıca şu hipangel kızcağız da daha çocuk. üstelememek lazım.