insanlara söylemek istediğim tek şeyvar.kesinlikle görünüşe aldanmayın.
Beni normal hayatta tanıyanlar vaybe kıza bak, ne dert var ne tasa valla ne güzel hayat deyip imreniyorlar…
Ve ben artık sıkıldım polyanna olmaktan.Yaşamı rol gereği yaşamaktan,herkesin derdini dinlemekten.Hep onların istediği gibi görünmekten.
Sevgili ailem ben 24 yaşın da eşek kadar bir kızım.size elimden geldiği kadar destek oluyorum.Ve istediğim tek şey ne biliyiormusunuz lütfen beni olduğum gibi kabul edin.
benimde sorunlarım olabilir birgün merak etseniz.
Sevgili arkadaşlarım bıktım sizin sorunlarınızdan sevgililernizden ailelerinizden ve işinizden.Birazda beni dinlemeye ne dersiniz.
Ve özeleştiri
Sevgili ben,lutfen artık başakalrının mutluluğunu düşünmeyi bırakıp birazda kendini dinlesen…
Tabi son söz…
Kesinlikle kahkalar atan insanlar mutsuzluklarını kahkahalarının arkasına saklayanlandır.
yorumlar
ben de öyleydim..Ama zamanla bazı şeyler değişiyor , yaşananlarla da alakalı , bir de sabırla..Ben en sonunda patlayıp radikal bir değişiklik yaptım..Sanırım artık biraz bencilim..Senin de söylediğin gibi önce insanın kendini dinlemesi gerekiyor, yoksa zaten başkaları seni dinlemez..
yazardım buraya, bu tür göreceli konularda ahkam kesmeye bayılırım çünkü, ama şu özlü sözler yokmu, soğuyorum hemen. saklamıyorum ben mutsuzluğumu, kahkahalarım gerçekten kahkaha oluyor, yüzüne vurmayı becerebiliyorum mutsuzluğu, kaynağının. ne ki bu?
“aşk nedir?” e, bin beş tane yorum yapılmış, yok “cennetten kopyadır”, “kadınlar, aşkı anlayabilmek için, erkekler ise kötülemek içindir” kıldır yündür, bir sürü dengesiz yazar, ünlü konuşmuş. ama arada descartes baba vardı, “bir şey bizim için, iyi ve/ya yararlı sunulmuş ise, ona karşı aşk duyarız” işte bu. ne alakası var, yok tabi, ama özlü söz söyleyeceksen, özlü olsun be.
en güzeli ‘ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol’
badcat söyledi…
şehnaz tango’da şehnaz da bi ara böyle bi cinnet geçirmişti, bi de hayat bağlarında nurhayat. hep dişilerin başına geliyo bu olay. bu saçma olay.
bu olay saçma değil. her duyarlı, duygulu, özünde hala insanlık özellikleri taşıyan günümüz insanının yaşayacağı bir olay bu.
hayatta bazı şeyler, -birçok- yanlış gidiyor. birçok film, kitap .. bu durumdan yakınıyor. bir çok insanda.
çoğu felsefeci de burdan yola çıkmıştır..
yaşam çoğu insanın yaşadığı kadar basit değil.. onların yaşamı bir kelebeğin yaşamı kadar dahi anlamlı değil..
neyse…
pj harvey’nin we float’unda vardır;
“We float
Take life as it comes
We float
Take life as it comes”
~~~hayatı geldiği gibi almak~~~
kolay değil, ama işe yarıyor..
ah ne özlü bir akşam üzeri bu ve de ne takdire şayan bir çeviri..we float derken de heralde sürükleniyoruz adeta yaprak misali demek istiyor kendisi.
saçma abicim saçma, bana göre saçma, yok ötesi benim için. takılın gırgırına yahu. hayatı ciddiye almanın anlamını bana kim açıklayacak? neden böyle bir zorunluluğum olsun? hem ben kelebekleri de çok severim.
katılıyorum…