Çelişki mi istiyon sen: al sana çelişki: Bir taraftan demokrasi,analitik düşünce,amprizim,fikri münakaşa,diyalektik gerçekçilik…..vs’lerle dolu cümleler kuracan ama öte yandan cemaat gazetesinde kıçını kırıp oturacan. O kadar aydır yazı yazdığın gazetenin kendi içinde debelendiği debdebeli o kadar çelişkiden bir tanesi bile diline bulaşmayacak;sermaye-cemaat,cemaat-iktidar ilişkilerinin yarattığı dogmalara bir dane bile taş atmayacan,içinde yaşadığın gerçeklikte herkesin vurduğuna bir tekmede sen vuracan.Bu mu lan demokratlık,bu mu çağdaşlık,bu mu olum analitik düşünce,bu mu ampriklik? Bu anca,acısu demokratlarının analatik ıkınmalarına benziyor.Bırakın artık anüsünüzle düşünmeyi.
Yani diyorsun ki ilerleyelim, ama yürümeyelim…Havlayankuzu; ağzını açmadan nasıl havlıyabiliyorsun ?Ağzın açılmadan ne havlayabilirsin ne de salya çıkar, yazarın demek istediği de bu, bir yandan havlamak isteyeceksin, ağzını açanlara da ne ağzını açıyon lan diyeceksin, işte çelişki burada başlıyor.İşine gelen değerleri, Atam yaşasaydı böyle düşünürdü deyip değiştireceksin, işine gelmedimi eyvah vatan satılıyor diye havlıyacaksın…
Yani diyorsun ki yürüyelim ama önümüzü görmeyelim…+….O noktaları bir doldurup da ,”nereye yürüyoruz” diye bir soralım mı, kemancı ????Kimine ağzını kimine kıçını açan adamlardan kork diyorum ama daha fazlasını sen üç noktalarla tamamlamışsın zaten.Atam yaşasaydı ne düşünürdü bilmem zira içinde “-SA” eki olan cümlelerden hiç hazzetmedim.Aynı sebepten hiç TeknoSA’ya da gitmedim,DiaSA’dan fiş almışlığım olmadı.Beni anlamıyor musun ,git o zaman Schrodinger’in kedisini dinle.Bak bakalım kaç kez miyavlayacak.Hem aynı damda dans da edersiniz belki.Bir de merak ettim,kemancı;vatan kaça satılıyor sizin oralarda.Söyle bir iki kilo da bana ayırsınlar,taze tarafından.
Önünü görmeden yürümek” Bu da bir bakış açısı, bak işte , sofistike kelimelerle kurduğun cümleler belki beni bile ikna edebilir.Ana sorunumuz şu; farklı fikirlere gözü kapalı tarruza geçersek, karşı görüşü daha fazla fikrine sadık hale getiririz. Ben ve benim gibiler de ters taarruza geçerse hepten içinden çıkılamaz duruma düşebiliriz.Kuzular bile çeşit çeşit (senin için üşenmedim baktım)
“karacabey merinosu,konya merinosu,tuj koyunu,herik koyunu…Daha bir sürü.İşte bu koyun-kuzular bir arada yaşamayı öğrenmek zorunda, birbirini kırmadan, küstürmeden.Bu arada ,yorum yazabildiğine göre bu kurban yırtmışsın, bir daha ki kurbana kısmet artık 🙂
Kemancı,keşke türümle ilgili olarak merak ettiklerini Hz.Google’ı rahatsız etmeden önce bana sorsaydın.O zaman anlatırdım sana;kuzuların da havladıkları,ve hatta ısırdıklarıve hatta ısırdıklarını koparabildikleri çağları.Heyhat,evet o zamanlar kuzuların da köpek dişleri vardı kemancı.O zamanlar kuzular da havlarlardı.Yine ot yerdik belki,yine sıçrardık ordan oraya sıcak güneşin altında,derman kalmayıncaya kadar bacaklarımızda.Anamızın memelerinine yapışır,içerdik terli-terli;kana kana,anamızın helal sütünü.O zamanlar;çobanlar yoktu başımızda,ama o zamanlar;kurtlar bilirlerdi ki,kuzuların da vardır köpek dişleri,ve bilirlerdi,kuzular da ısırır,koparır,ezer,kırar,parçalardı.Sonra çıktı bir adem evladı,bir elinde tasma,öbür elinde asası.Yanaştı önce dostça,okşadı başımızı,sonrasardı tasmasınıen uysalımıza.Ve çaldı,kaçtı;hırsız!Çaldı kaçtı;köpek dişlerimizi.Sonra öldürdü bir bir,çalamadıklarını,katil!İşte o günden berri”Koyun” derler neslime.”Koyun” derler ayırmadan.”Koyun” derler tarihime bakmadan.İşte benim makus tarihim,kemancı.Oku ve anlat nesline.Belki o zaman vazgeçersin koyunları saymaktan.Cins,cins,tür,tür ama hepsi koyundur onların kemancı.Yoktur hiçbirinin dişleri,ot yer,süt verir,kırpılır ama asla havlamazlar.Yahu bu kadar nazım yeter.Biraz da nesir çalışalım.Şimdi sen diyorsun ki,bu koyunlar birarada yaşamayı öğrensin.Ne diyeyim sana koyunlarla dolu gelecek kurgunda başarılar dilerim. Ama sana şunu öneririm; bir bardak şeftalili kahve. (Bir fincan soğuk kahve ve bir adet şeftali alınır ve blendırda öğütülür,tercihen tarçınla tatlandırılır;şeftali yoksa şeftali suyu da makuldür.)Şimdi sen diyorsun ki,farklılıklarla yaşamayı öğren havlayankuzu.Farklılıklar benimle birlikte yaşamayı öğrendikten sonra kaç yazar.Şu farklılıklar da biraz fazla oluyor ama,200 senedir öğrenemediler benimle yaşamayı gitti.Hayır duyan da,beni geçimsiz falan sanacak. Geceleri biraz fazla havlarım ama bu yüzden mi acaba?Neyse eminim sayın farklılıkların bu konuda farklı fikirleri vardır.Ama şuna da bir açıklık getirelim.Kasaba gitmeden önce bile gözümü bağlatmadım ben. Farklı fikirlerlerin gözüne gözüne bakmaktayım.Hatta biri her gece koynuma giriyor.Birlikte uyuyoruz. Ama Kemancı,uzun lafın kısası;gece yatarken herkes aynı görünüyor
Web sitemizde size en iyi deneyimi sunabilmemiz için çerezleri kullanıyoruz. Bu siteyi kullanmaya devam ederseniz, bunu kabul ettiğinizi varsayarız.Tamam
yorumlar
Ordu karalama magandasi gene hortladin mi sen?Kac para aliyorsun bu cirkefligin icin yobaz vatan dusmani?
Çelişki mi istiyon sen: al sana çelişki: Bir taraftan demokrasi,analitik düşünce,amprizim,fikri münakaşa,diyalektik gerçekçilik…..vs’lerle dolu cümleler kuracan ama öte yandan cemaat gazetesinde kıçını kırıp oturacan. O kadar aydır yazı yazdığın gazetenin kendi içinde debelendiği debdebeli o kadar çelişkiden bir tanesi bile diline bulaşmayacak;sermaye-cemaat,cemaat-iktidar ilişkilerinin yarattığı dogmalara bir dane bile taş atmayacan,içinde yaşadığın gerçeklikte herkesin vurduğuna bir tekmede sen vuracan.Bu mu lan demokratlık,bu mu çağdaşlık,bu mu olum analitik düşünce,bu mu ampriklik? Bu anca,acısu demokratlarının analatik ıkınmalarına benziyor.Bırakın artık anüsünüzle düşünmeyi.
Yani diyorsun ki ilerleyelim, ama yürümeyelim…Havlayankuzu; ağzını açmadan nasıl havlıyabiliyorsun ?Ağzın açılmadan ne havlayabilirsin ne de salya çıkar, yazarın demek istediği de bu, bir yandan havlamak isteyeceksin, ağzını açanlara da ne ağzını açıyon lan diyeceksin, işte çelişki burada başlıyor.İşine gelen değerleri, Atam yaşasaydı böyle düşünürdü deyip değiştireceksin, işine gelmedimi eyvah vatan satılıyor diye havlıyacaksın…
Yani diyorsun ki yürüyelim ama önümüzü görmeyelim…+….O noktaları bir doldurup da ,”nereye yürüyoruz” diye bir soralım mı, kemancı ????Kimine ağzını kimine kıçını açan adamlardan kork diyorum ama daha fazlasını sen üç noktalarla tamamlamışsın zaten.Atam yaşasaydı ne düşünürdü bilmem zira içinde “-SA” eki olan cümlelerden hiç hazzetmedim.Aynı sebepten hiç TeknoSA’ya da gitmedim,DiaSA’dan fiş almışlığım olmadı.Beni anlamıyor musun ,git o zaman Schrodinger’in kedisini dinle.Bak bakalım kaç kez miyavlayacak.Hem aynı damda dans da edersiniz belki.Bir de merak ettim,kemancı;vatan kaça satılıyor sizin oralarda.Söyle bir iki kilo da bana ayırsınlar,taze tarafından.
Önünü görmeden yürümek” Bu da bir bakış açısı, bak işte , sofistike kelimelerle kurduğun cümleler belki beni bile ikna edebilir.Ana sorunumuz şu; farklı fikirlere gözü kapalı tarruza geçersek, karşı görüşü daha fazla fikrine sadık hale getiririz. Ben ve benim gibiler de ters taarruza geçerse hepten içinden çıkılamaz duruma düşebiliriz.Kuzular bile çeşit çeşit (senin için üşenmedim baktım)
“karacabey merinosu,konya merinosu,tuj koyunu,herik koyunu…Daha bir sürü.İşte bu koyun-kuzular bir arada yaşamayı öğrenmek zorunda, birbirini kırmadan, küstürmeden.Bu arada ,yorum yazabildiğine göre bu kurban yırtmışsın, bir daha ki kurbana kısmet artık 🙂
Kemancı,keşke türümle ilgili olarak merak ettiklerini Hz.Google’ı rahatsız etmeden önce bana sorsaydın.O zaman anlatırdım sana;kuzuların da havladıkları,ve hatta ısırdıklarıve hatta ısırdıklarını koparabildikleri çağları.Heyhat,evet o zamanlar kuzuların da köpek dişleri vardı kemancı.O zamanlar kuzular da havlarlardı.Yine ot yerdik belki,yine sıçrardık ordan oraya sıcak güneşin altında,derman kalmayıncaya kadar bacaklarımızda.Anamızın memelerinine yapışır,içerdik terli-terli;kana kana,anamızın helal sütünü.O zamanlar;çobanlar yoktu başımızda,ama o zamanlar;kurtlar bilirlerdi ki,kuzuların da vardır köpek dişleri,ve bilirlerdi,kuzular da ısırır,koparır,ezer,kırar,parçalardı.Sonra çıktı bir adem evladı,bir elinde tasma,öbür elinde asası.Yanaştı önce dostça,okşadı başımızı,sonrasardı tasmasınıen uysalımıza.Ve çaldı,kaçtı;hırsız!Çaldı kaçtı;köpek dişlerimizi.Sonra öldürdü bir bir,çalamadıklarını,katil!İşte o günden berri”Koyun” derler neslime.”Koyun” derler ayırmadan.”Koyun” derler tarihime bakmadan.İşte benim makus tarihim,kemancı.Oku ve anlat nesline.Belki o zaman vazgeçersin koyunları saymaktan.Cins,cins,tür,tür ama hepsi koyundur onların kemancı.Yoktur hiçbirinin dişleri,ot yer,süt verir,kırpılır ama asla havlamazlar.Yahu bu kadar nazım yeter.Biraz da nesir çalışalım.Şimdi sen diyorsun ki,bu koyunlar birarada yaşamayı öğrensin.Ne diyeyim sana koyunlarla dolu gelecek kurgunda başarılar dilerim. Ama sana şunu öneririm; bir bardak şeftalili kahve. (Bir fincan soğuk kahve ve bir adet şeftali alınır ve blendırda öğütülür,tercihen tarçınla tatlandırılır;şeftali yoksa şeftali suyu da makuldür.)Şimdi sen diyorsun ki,farklılıklarla yaşamayı öğren havlayankuzu.Farklılıklar benimle birlikte yaşamayı öğrendikten sonra kaç yazar.Şu farklılıklar da biraz fazla oluyor ama,200 senedir öğrenemediler benimle yaşamayı gitti.Hayır duyan da,beni geçimsiz falan sanacak. Geceleri biraz fazla havlarım ama bu yüzden mi acaba?Neyse eminim sayın farklılıkların bu konuda farklı fikirleri vardır.Ama şuna da bir açıklık getirelim.Kasaba gitmeden önce bile gözümü bağlatmadım ben. Farklı fikirlerlerin gözüne gözüne bakmaktayım.Hatta biri her gece koynuma giriyor.Birlikte uyuyoruz. Ama Kemancı,uzun lafın kısası;gece yatarken herkes aynı görünüyor