Doğrusunu söylemek gerekirse, mühim organizasyonlar ve İngiltere’den maç görüntüleri dışında futbol kapsama alanıma fazla girmez. Yani girmezdi…Lakin son derece itibar ettiğim İngiltere Prömiyer Ligi mücadelelerinin NTV kanalında yayınlanmaya başlamasının ardından işler değişti; konuya ilgimiz arttı. Diderot’nun çok yumuşak ve rahatlardır diye tabir ettiği “Bilgisizlik” ile “Meraksızlık” yastıklarını üst üste koyup uykuya dalmamak gayesiyle; sert, dinamik ve geleneklere bağlı yapısının ardında enteresan hikayeler barındıran bu renkli organizasyon üzerine yazılıp çizilenleri kurcalamaya başladım haliyle…Gündelik yaşam kültürünün etkisiyle olacak; teknik analizlerin, yorumların, transfer haberlerinin ve muhtelif değerlendirmelerin içinde kaybolmuşken, kuytulara sıkışmış minik bir başlık gözüme takıldı: Enteresan habere göre Birleşik Krallıkta yapılan bir araştırma, Britanyalı futbol fanatiklerinin yatak odalarındaki maçlara katılmaktan çok yeşil sahalardaki mücadeleleri seyretmeyi tercih ettiklerini ortaya çıkarmış. “Maviler” lakabıyla bilinen meşhur Birmingham City takımının evi Birmigham kenti caddelerinde uygulanan anket, her 10 İngiliz taraftardan birinin, seks yerine futbolu yeğlediğini göstermiş. Prömiyer Ligi oluşturan 20 takımın taraftarlarının katıldığı değerlendirmede, futbol aşkına eşlerini ve sevgililerini ellerinin tersiyle yedek kulübesine gönderen en azılı ayaktopu müptelaları, ligin yeni takımı Wolverhampton Wanderers destekçileri arasından çıkmış.Bu merak uyandırıcı araştırmanın büyük ölçüde doğruyu yansıttığını düşünüyorum. Yanlış hatırlamıyorsam eğer, geçtiğimiz yaz ayıla bayıla ve göğsümüzü kabartarak seyrettiğimiz Dünya Kupası sırasında yapılan bir inceleme, özellikle erkekler için futbolun seksten önce geldiği bulgusunu doğrular nitelikteydi. Denilene göre Dünya Kupası organizasyonu boyunca, iktidarsızlığa karşı kullanılan Viagra tipi ilaçların satışlarında ciddi düşüşler gözlenmiş. Milli duygularla donanan erkekler, kendi kapasitelerinden çok, yandaşlığını yaptıkları takımların performansları ile ilgilenmeye başlamışlar kupa süresince…Başka bir ilginç haber ise geçen sene, soğuk savaş döneminde Sovyet Komünist Partisinin propaganda aracı olarak nam kazanmış, şimdilerde bağımsız kimliğiyle ön plana çıkmaya çalışan ünlü Rus gazetesi Pravda’nın İnternet sitesinde yayınlanmıştı. Haberde İngiliz taraftarların üçte birinin, takımlarının kazanma şansını arttırmak adına maçlardan bir gece önce cinsel ilişkiye girmekten kaçındıkları anlatılıyordu. Bu özverili telepatik yöntemin, takım oyuncularına ekstra kuvvet ve kabiliyet kazandırdığına inanıldığı belirtiliyordu.Daha eskiye, üç sene öncesine, Hollanda’ya gidelim…Euro2000, Avrupa Futbol Şampiyonasının düzenlendiği laleler ülkesinin zevk merkezi Amsterdam’ın red-lights bölgesinden gelen bilgiler, sanılanın tersine şampiyona nedeniyle seks ticaretinde bir artış olmadığını, aksine işlerin kesatlaştığını gösteriyordu. Takımlarını desteklemeye gelen taraftarlar, pencereleri kırmızı ışıklarla donanmış evleri ziyaret etmedikleri gibi, ülkeyi balık istifi gibi doldurdukları için olağan müşterilerin ve turistlerin Amsterdam’a uğramalarına da mani olmuşlardı.Tabii bu seks-futbol ikilemini avantaja dönüştürmeyi düşünen kurnazlar da var…Mesela Avustralyalı “Quantas Matildas” bayan futbol takımı kadrosundaki sporcular, kulübe maddi katkı sağlamak amacıyla soyunup kamera karşısına geçmişler ve tartışmaya yol açan Pirelli benzeri bir nü takvimi pazarlamışlardı. Milenyumda piyasaya sunulan takvim beklenenin üzerinde ticari başarı sağlamanın yanı sıra, takıma olan ilgiyi de arttırmıştı.Biraz da madalyonun öbür yüzünden, yani futbolculardan bahsedelim.Futbol fanatiklerinin aksine, futbolcular tercihlerini seksten yana kullanılıyorlar zaman zaman. Örneğin İsrail’in önemli günlük gazetelerinden Ma’ariv, İsrael milli takımının Avrupa Şampiyonası play-off eleme maçında Danimarka karşısında aldığı ağır yenilgiye, mücadeleden bir gece önce futbolcuların hayat kadınlarıyla alem yapmalarının sebep olduğu iddiasını yazmıştı.Afrika kıtasında da durum değişmiyor… Sporcuların deplasmandayken ayartılmasından endişe eden Namibya Futbol Federasyonu, ev sahibi takımlara, misafir futbolcuların konakladığı otelleri, nahoş olayların yaşanmaması için hayat kadınlarının dadanmalarına karşı korumaya almaları çağrısında bulunmuştu.Amerika kıtasında ise genofobiyi (cinsel ilişkiden mantık olarak korkma) had safhada görüyoruz. Yazımızı, Luiz Felipe Scolari’nin incisiyle sonlandıralım. Brezilya milli takımının eksantrik teknik direktörü Scolari, Hürriyet gazetesinde çıkan habere göre 2002 Dünya Kupası Finalleri için aday kadroya çağırdığı futbolculara seks yasağı koymuş ve onlara şöyle seslenmişti:‘‘Dünya Kupası’nda oynayacak futbolcularım bir ay süreyle seks olayını akıllarından çıkarsınlar. Seks arzusunu gerektiği zaman frenlemeyi bilmeyen futbolcular insan değil, birer mahluktur.”Hem futbol, hem de seks hayatınızda pozisyon zenginliği dileyerek hoşça kalın diyorum…[email protected]