Kimileri sevmese de Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerlerin en önemlilerinden birisi.
Kimileri sevmese de Fethullah Gülen bu ülkenin yetiştirdiği değerlerin en önemlilerinden birisi.
Bu ülke için hayata geçirdiklerinin yüzde birini, bu memleketin sahibi olduğu iddiasıyla orta yerde kasım kasım kasılarak gezenler yapmadı.
Hayata geçmesine öncülük ettiği eğitim kurumlarındaki kalitenin hangi noktada olduğunu cümle alem teslim ediyor. Onun rahle-i tedrisinden geçenlerden hiç birisi, bu memleketin hayrına olacak işlerin dışında bir faaliyetin içinde bulunmadı.
Habbeyi kubbe, pireyi deve yaparak kamuoyuna duyuranlar bile bugüne kadar emellerine ulaşacak hiçbir şey elde edemedi.
Ne var ki, Fethullah Hocaya sevgi duyduğunu söyleme bile, bu ülkede DGMlerde sorgulanma nedeni sayıldı.
Yürekte beslenen sevginin bile yargılandığı bir ülkede yaşadığımızın utancını duyuyorum çoğu zaman.
Benim, bu camia ile yakınlığımın olmadığını bütün dostlarım bildiği gibi, en iyi de kendini Fethullan Hocaya gönül vermiş olarak kabul edenler teslim eder.
Fethullah Gülenin 28 Şubat süreci sonrasında sudan bahanelerle mahkum edilmesi üzerine, yurt dışına kaçmasını bir türlü anlayamamıştım.
Çünkü bu kişi, daha önce defalarca cezaevine girip çıktı. Üstelik, bu kez cezaevinde yatması gereken süre, yıllarla değil birkaç ayla ifade ediliyordu.
Peki bu kez ne oldu da, birkaç ay içerde yatma yerine, ahir ömründe sonu nerede biteceği belli olmayan bir kaçak hayatı tercih etmişti?
Bu soru, Fethullah Hoca adı nerede geçse aklıma gelirdi.
Geçenlerde, Fethullah Hocanın ziyaretine giden bir işadamı ile bir süre sohbet etme imkanı oldu. Benzeri sorular onun da aklından geçiyormuş. Nice zamandır cevabını bulamadığı gibi, biraraya geldiğinde de sormayı edebine yakıştıramamış.
Gerisini işadamı dostumun anlatması ile aktarmak istiyorum.
Hocaefendi ile başka bir konu üzerinde sohbet ediyorduk. Birden durdu. Yüzüme baktı.
Biliyor musun M….., iki üç ay cezaevinde yatma yerine niçin gurbeti seçtim?
İçimden öyle bir soruyu geçirdiğim için utandım. Hocaefendi benden bir cevap gelmesini beklemeden devam etti:
Geçmiş hayatım, cezaevine girmekten çekinmediğimin delili. Ama şimdi geçmişteki gibi değil. İçerde verdikleri bir takım ilaçlar sonunda dışarı çıktığınızda sizi (Ben peygamberim) diye bağırtıyorlar.
Nitekim, Hasan Mezarcıya yaptıkları gibi. Ben o şahsın masum olduğuna inanıyorum. Yaratan, Mahşer Günü, onu cezaevinden önceki amelleri ile sorgulayacak.
Biz içeri girmiş olsa idik, çıktığımızda verilen ilaçlar yüzünden söyleyeceklerimizden yaptığımız hizmetler zarar görürdü. Kim bilir belki bizi nasıl bağırtırlardı.
İşadamı dostum, kafasındaki sorunun Fethullah Hocanın söyledikleri ile giderildiğini söylüyor.
Fethullah Gülenin hangi neden ile olursa olsun, dışarıda yaşamak zorunda bırakılması bu ülke için bir kayıp. Öldüğü zaman buraya getirildiğinde kıymeti anlaşılacak.
Nazımın mezarını getirip, vatanında bir çınarın gölgesine koyamadık. Ahmet Kayanın gurbette ölmesine göz yumduk. Esat Coşanın on binlerce kilometre uzakta ölmesini içimize sindirdik.
Bari Fethullah Hocayı çok sevdiği ülkesine hasret bırakmayalım
yorumlar
1.eğer sen bu yazının orijinal sahibi ünal tanık isen şunu söylemek istiyorum. sen bu yazıyı zaten burda yayınlamışsın bir kere de buraya kopyalamak niye? ve neden burayı seçtiğini açıklamalısın.
2.eğer yazıyı yazan sen değilsen ve yazıyı copy/paste ettiysen (ki site sakinleri olarak genelde tasvip etmediğimiz bir şeydir bu)neden yazının kaynağını göstermeden yazıyorsun? en azından altına bir not düş. yazıyı beğensek de beğenmesek de birileri bir emek harcamış yazmış. bunları kendi fikirlerinmiş gibi göstermek biraz ayıp olmuyor mu? (hele ki bilgiye erişimin bu kadar kolay olduğu bir devirde.)
3.yazıya ilişkin; insanların istemedikleri halde yurtlarını terketmeleri maalesef çok kötü bir şey. ama bana ilaç verirler delirtirler gibi bir bahanenin altına sığınmak bilmiyorum ne derece doğru, inandırıcı ve samimi. bir grup insanın önünde el etek öpüp el pençe divan durmasında rahatsız olma, onları müridin olarak tanımla ve potansiyel oy deposu ve finansman kaynağı olarak kullan sonra da “beni delirtip peygamberim ben dememi sağlarlar” deyip gelme buraya. pehhhhhhh!!!! boşversene sen zaten olmuşun 21.yüzyılın sanal peygamberi. bu arada eğitime katkı falan diye yazılan zırvalıklar için ise hiç bir şey söylemiyorum.
Bir ara bu meşhur okullarından birinin mezuniyet yıllığını hazırlamıştım.
Bütün öğrencilerin kendileri ve arkadaşları için yazdıkları metinler sansürlendi. Mesela Anadolu lisesini kazanmayı hedefliyorum şeklindeki bütün ibareler değiştirilmiş ve okulumu ve öğretmenimi çok seviyorum halini almıştır. Çünkü her bir öğrenci bu arkadaşların gözünde dolar olarak görmektedir ve muhtemelen salya sümük Fethullah’da kendisini besleyen amcalarının kucağında oturmakta bu tip yazılar da yine bu işten çıkarı olan yardakçıları tarafından güdülmeye pek müsait olan halkımıza mazlum imajını vermek için yazılmaktadır.
FEM diye, hangi akla hizmetse oraya gittim, hemen hemen her derste dini muhabbetler yapılır, anadoludan gelmiş çocuklar yurtlara çekilmeye çalışılır, benim gibi zıpçıktıların da bunlara tanık olmamasına çalışılırdı… Bosna’ya 1 dolara 1 kurşun diye kampanya yapmışlardı…
2 ay önce Bosna’ya gittiğimde farkettiğim şey, ne bu yalancıların ne de Necmettin denen adamın topladıklarının oraya ulaşmadığını, sadece dini birkaç vakfın arpalandığını öğrendim…
+1 veriyorum ibreti alem olsun böyle salaklar (ya da kötü niyetliler bkz tamilin yorumu)
kesin olmayan, kanıtı olmayan veya kaynagı olmayan yazılar.
bu konuda hep boyle tartısmalar oluyor. gorunen tek sey; bu konuda kimsenin yeterince bilgisi olmadıgı
risale-i nurun bizzat kendisidir. fettullah hocanın nasıl bir insan olduğu risale-i nurun okunması sonucunda ortaya çıkabilir. çünkü risale-i nurun en önemli sesidir, yaptıkları örnek alınması gereken insan olarak lanse ediliyor.
çok güzel bir sitesi var risale-i nurun bence incelenmesi gereken bir eser. çünkü bütün dayanağı bu kitap bu akımın.
Nurculuk Türkiye’nin en güçlü ve istikrarlı oluşumu. Yatırımlarını günümüze değil geleceğe yapmaları, yaklaşık 10 sene içinde muhalefet olabilecek her statünün elini kolunu baglama kararlılıkları olduğunun göstergesi. Siz saf çocuklar gününüzü kurtarmayı tartışırken millet geleceğe yatırım yapıyor.
Yanlız destekçilerinin gene zayıf noktası risale-i nurun kendisi çünkü çok ağır bir dilde yazılmış olan risale-i nur’u anlama kapasitesinden yoksunlar, üzerine yorum yapmaları kuranın tefsiri olmasından dolayı yasak gibi birşey. denilenler çoğunlukla kuranın tercumesi olduğu için geneline bakıldığında düzgün olan bu eserde saidi nursinin nefret ve nifak tohumlarının serpiştirilmesiyle tehlike arz ediyor. hazır onlar okuyup anlayamazken ne yazdığını sizlerin okumanızı tavsiye ederim. bir konuda karşı cevap verebilmeniz için o konu hakkında bilginiz olması gerekir.
Tayyip erdoğanın sadece kişiliği ve istanbul belediyesinde vermiş olduğu herkesin taktir ettiği hizmet anlayışı sayesinde tek parti unvanını alabildiği günümüzde göz kamaştırıcı başarılara sahip olduğu gösterilen nurculuğun uzun vadede kimse önünü alamaz.
hükümeti tayyip’e devreden bizler tarikatlara yapılacak yeni hoşgörülüleri bize duyuracak olan yazarlarımızı çoktan kaybettik, yani gözlerini açık tutması gerekenler artık bireylerin kendisi olmuştur.
bol şans gençler!
Muhtemelen bu yazının aslını da yazmış olan “Şakırt” adlı kişi (ya da herkimseniz) size soruyorum. Neden gizleniyorsunuz ?
Savlarınıza gelince : Tayyip Erdoğan henüz kişilik ya da himetleri ile saydam bir portre çizmiş bir kişi değildir. Yalnızca 3-4 yıl önce şeriat yanlısı beyanatlar veren bir insanın bugünkü duruma gelmesi kuşku verici bir durum. Belki gerçekten iyiniyetli bir insan ancak bu durum öyle savladığınız kadar açık değil. Önümüzdeki yıllar bizlere gerçek kişiliğini gösterecek. “İstanbul belediyesinde vermiş olduğu herkesin takdir ettiği hizmet anlayışı” diye bir durum yok ortada maalesef. İstanbul Belediyesi ile ilgili yolsuzluk davalarının sürdüğü, Erdoğanın işbaşına geldiğinde belediyenin kazandığı şeriatçı çehre ve belediyenin adeta şeriatçı olarak adlandırılabilecek uygulamaları tüm Türkiye tarafından bilinirken böyle bir savda bulunmanız sizin gerçek niyetinizi çok güzel gözler önüne seriyor.
Bence bu konu hafif’de yer almalı ve bu hassas konuda bilgisi olanlar eteklerindeki tüm taşları dökmeli…+1
hemde bu savunulan iki şarlatanla (fetullah-mezarcı) Nazım-ı ve Ahmet Kaya-yı nasıl aynı kefeye koyarsın ,,,taktikse berbat!
fetullah ya da mezarcı neye karşı mücadele veriyor ya da kime karşı
-1 bu isimlerden midem bulanıyor çünkü
fethullah..? eğitim..? mürid..?
hadi leen -1.
Hayata geçmesine öncülük ettiği eğitim kurumlarındaki kalitenin hangi noktada olduğunu cümle alem teslim ediyor. Onun rahle-i tedrisinden geçenlerden hiç birisi, bu memleketin hayrına olacak işlerin dışında bir faaliyetin içinde bulunmadı. : Dev-Sol’ a göre onlarda bu memleketin hayrı için çalışıyorlar.
Habbeyi kubbe, pireyi deve yaparak kamuoyuna duyuranlar bile bugüne kadar emellerine ulaşacak hiçbir şey elde edemedi. : Oysa vaazlerinde hüngür hüngür ağlasaydılar…
Yürekte beslenen sevginin bile yargılandığı bir ülkede yaşadığımızın utancını duyuyorum çoğu zaman. : Marx ‘ ı sevmek te yargılanıyor.
Biliyor musun M….., iki üç ay cezaevinde yatma yerine niçin gurbeti seçtim? İçimden öyle bir soruyu içirdiğim için utandım. : Demek içimizden geçenleri de okuyabiliyor.
İçerde verdikleri bir takım ilaçlar sonunda dışarı çıktığınızda sizi (Ben peygamberim) diye bağırtıyorlar : Demek ki işkence yöntemleri değişmiş.
Bari Fethullah Hoca’yı çok sevdiği ülkesine hasret bırakmayalım : O kadar seviyor ki bir çok vaazında bu memleketi kurtaran Atatürk’e söylemediğini bırakmıyor. İlk paragraflarda belirttiğin okullarda öğrencilere Atatürk’e ve Cumhuriyet’e sevgi yerine nefret aşılanıyor.
Maalesef duygu ve din sömürüsü her zaman prim yarıyor. Eğer bir aktör olsaydı her yıl oscar alırdı.
Bi de kendine şakirt diyen kişi bu terim bildiğim kadarıyla nurcuların kullandığı bir terim. Hal böyleyken neden onlardan değilmiş gibi konuşuyorsun? Biz desene onlar yerine. İşte İki yüzlülüğünüze bir örnek daha..
internethaber de yayınlanan yazının ciddiyeti veya gerçekliği hakkında hiç bir fikrim yok.
fakat fethullah gülen ve cemaati hakkında atıp tutanlardan tektek kaynak istemek lazım. bi de sormak lazım kaçı yavşak medya haricinden alıyor bu bilgileri.
bide atatürke kasette laf eden bir kişiyse hala tutunabilir mi?
destekli sallayalım beyler bayanlar. sizin midenizi bulandıranlar da başkalarının baştacı olabilir. azcık da hoşgörülü olalım. hoşgörmesek bile kendimizi ifade ederken nefret tohumları ekip kutuplaşma yaratmayalım.
zaten ülkenin sorunuda orda değil mi? bölünmüşlüklerden dolayı ortak paydamızı unutmuşuz: TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ VATANDAŞLIĞI
“Muhtemelen bu yazının aslını da yazmış olan “Şakırt” adlı kişi (ya da herkimseniz) size soruyorum. Neden gizleniyorsunuz ? ”
bir arkadas boyle bir yorum yapmıs ben ise cevap vereyim. Gizlenmiyorlar, tam tersine herkese acıklar. isteyen istediği vakit gidip ziyaret edebilir. Yada baskınını yapar.
(biz demiyorum, cunkü artık onlar ile olan bir ilişkim yok, en fazla bir gonul bagım var.)
“Bari Fethullah Hoca’yı çok sevdiği ülkesine hasret bırakmayalım : O kadar seviyor ki bir çok vaazında bu memleketi kurtaran Atatürk’e söylemediğini bırakmıyor. İlk paragraflarda belirttiğin okullarda öğrencilere Atatürk’e ve Cumhuriyet’e sevgi yerine nefret aşılanıyor. ”
Hem bu sayede bu tur iddialarin dogrulugunu yada yanlıslıgını gormus olurlar.Ki tamamen asılsız bir iddia. nefret asılanmadıgını bizzat kendim soyluyorum. hem boyle bir durum olsaydı. yılda en az 2 kez gelen mufettişler bunu tespit eder ve gerekeni yaarlar. Emin olun boyle bir icraati yapan hiç bir okulun calışmasına musade etmezler. (o anda kapatilir).
Lutfen kaynak belirtmeden iddiada bulunmayalım. bugune dek yapılan tum iddiaların nasıl carpıtıldıgına dair ornekleri yarın anlatabilirim. zira vaktim yok.
İyigünler dilerim.
Not:Farkındaysanız gizlendiğimde yok)
çünkü onlardan çekiniyorum.
ama bu konuda birşeyler yazmakta istiyorum, kimseyi rahatsız etmeyen yapılanmaları beni rahatsız ediyor. yok nickim böyleymişte onlardanmıymışım çok saçma sapan bir soru! yazdıklarımı okuyan böyle birşeyi nasıl düşünür?
Atatürk,e saldırı olmuyormuş müfettişler denetliyormuş.. çok komik bu ya! Türkiyede müfettişlere olabilecek güven üzerine konuşup konuyu saptırmaktansa şunları söylüyorum..
hizmette (hizmet=kendilerinin yaptıkları için kullandıkları terimleri)
herzaman indirekt etkileme kullanılır. şahsen otorite gördükleriniz sizi hedef almaz. çünkü bilirler ki onlara karşı bir ön yargınız vardır. asıl etkilemeyi arkadaşlarınız aracılığıyla yapmak isterler. arkadaş grubunuz içindeki aslında hizmetten olan bazı kişiler belirli şahısları ben bununla daha iyi anlaşırım diyerek paylaşırlar. tamamen sizin ağzınızdan konuşan bu kişiler Allah yolunda bir iş yaptıkları için bunu helal sayarlar.
verilmesi gerekenleri verme biçimi, genel atmosfer ve etrafınızdaki kişilerin olaylara verdikleri tepkilerin sizde oluşturduklarıdır. bunları müfettiş anlayamaz büyük ihtimalle.
hizmetin gözdeleri ailesiyle sorunu olan kişilerdir. onlar için işlenmesi en uygun kişilerdir çünkü söylemleri ailenizin sizi istemesede engelediği yönündedir.
sürekli ailenizde olan olayları sorgularlar. Onlarında aynı problemleri vardır sizinle paylaşırlar, problem şudur aileler sizi anlamaz ve sizi bilmeden doğrudan uzaklaştırmaya çalışırlar o yüzden onlarla herşeyi paylaşmamalı doğruyu içinizde saklamalısınızdır aslında saklamanıza gerekte yoktur daha nelere paylaşabileceğiniz yeni bir aileniz vardır çünkü her konuyu konuşabileceğiniz yeni bir aileniz vardır.
size şimdi çok saçma gelen bu muhabbet gerçekten ilgiye muhtaç ailesiyle gerçekten sorunları olan kişiler üzerinde inanılmaz etkilidir. hızlı bir şekilde aidiyet hislerini geliştirir.
Atatürke saldırı için sürekli kaynak soruyorsunuz , kaynağı yukarıdada verdim
kaynak risale-i nur,un kendisi.
risaleyi nur çok düz basit ve anlamlı cümlelerden oluşur sadece kullanılan dil ağırdır.
yeterki okumaktan uzak durulsun istenir.
örnek veremyim saidinursinin birinci şuasının ilk sorusu ve cevabını okursanız demek istediğinin sadece fatiha’nın okuduktan sonra birçok kişiye bağışlandığını bunun doğru olup olmadığı soruyor olduğunu anlarsınız.
cevap olarakta bunun doğru olduğu söylüyor..
gayet açık ve güzel bir söylem. bunu söylemek için ne bu kadar kendinizi kasmaya nede okuyanı insanı kasmaya gerek vardır. ama bu tarz zor bela anlamını çıkartan cahil bir insana çok hayırlı birşey yaptığı hissini verir..
beni rahatsız eden ve Atatürk’e saldırılan bölüm şudur
bu bölümde sözü geçen deccalin Atatürk olduğunu maalesef etrafınızdaki yakın arkadaşlarından öğrenirsiniz. ee yukarıdaki gibi bir çok doğru söylemi olan saidi nursi herhalde bu konuda yanılmış olamaz değilmi?
ben bu söylemi ve etkileme tarzını anlayacak müfettişin anlını karışlarım!
şakirt falan değilim ben. ama içinde bulunduğum ortamları iyi gözlemlerim. beni rahatsız edip kimliğimi saklatan ise nurcuların iletişime geçtikleri insanların arşivlerini tutmalarıdır. kimleri zararsız gördüğünüzün farkında değilsiniz. devlet gibi düzeni olan geleceğe yatırım yapan.bir oluşumdur nurculuk
ama şahısları incelerseniz çoğu insandan daha iyi olduklarını farkedersinizki öyledirler, tek zararları devlet düzenini değiştirmeye ant içmiş olmalarıdır. devlet yönetilecekse kuranın gösterdiği şeriat olmalıdır.
bundan daha kutsal bir savaş olurmu sizce? Atatürk’ten öc mutlaka alınmalıdır.
Bunların hepsi benim görüş açımdan hizmet. Doğrusunu bilen anlatsın bende okuyayım belki gözlemlerimden yanlış sonuç çıkartmışımdır.
Esasında Fetullah hoca ile manvi bag acısından hiç bir ilişkisi olmayan bu kurumlarda Ataturk’e saldırı ve hakaret edilmediğini ben bizzat soyluyorum. Mufettiş denetimlerinden gecen bu okulların diğer hic bir devlet veya ozel okullardan farkı yoktur.(mufettiş denetimlerini, okullar uzerinde yapılan “sarık ile ders anlatılıyor,Sınıf cemaat olusturup namaz kılıyorlar,Kurallara uymayanlara falaka cezası veriliyor…” gibi ve daha nice akıl almaz iddiaların olmayacagını gostermek icin soyledim)Zaten arkadas bunuda acıkca soyluyor.
5. paragraf komıgıme gitti. Ailesi ile sorunları olan kişileri hedef alıyorlarmış. bir kere su bir gercektir ki nerdeyse turkiyedeki butun okullarda okuyan her 5 kişiden 1 inin ailesi ile sorunları vardır.Bu okullarda sorunlu olan kişilerin kendisi ile ilgilenmelerinin yanında aileleriylede bu problemlerin cozulmasi yonunde de calısılır. yani cocugu aileye karsı bir kıskırtma yoktur.Oyle kişi secerek “bu zayıf bu sağlam kişilikli, bunu daha kolay kandırırız” gibi bir ayrımda yoktur.Zekisiylede,Zayıfıylada daha basarılı olması yonunde telkimlerde bulunulur.Aslına bakarsak bu paragrafta anlatılanların olduguna dairde bir soylem duymadım. Birde zorla birsey yapılmaz.kişi istemez ise kurumadki kişiler yapmaları gerekenden daha fazlasınıda yapamaz. vede boyle bir olayda olmadı. eger olsaydı herhalde bende sakirt olurdum. (cunku tarif edilen özelliklere cok uyuyorum, herhalde en ala sakirt ben olurdum)
Risale-i nur ları da cok fazla okumadıgımdan onlar hakkında bir yorum yapamıyacam.(denildiği gibi anlaması oldukca zor ve cocuklar icin ise son derece can sıkıcı)bu oknudaki iddiaları daha iyi bilen birisi cevaplayabilir.Birde sunu soylemek istiyorum Risale-i nu lar ile bahsedilen eğitim kurumları arasında nasıl bir geciş oldu anlayamadım,konumuz bu kurumlarda olanlar idi.
Mufettişleride hiç oyle kucuk gormeleyelim. onlarda birer aklıllı insanlar olup, doğruyu ve yanlısı ayırt edebilecekleri gibi bu bahsedilen olaylarında kokusunu almamaları soz konusu değildir.
Bu arada kimliğini saklamana hic gerek yok. nurcular dediğin kişilerin bu kadar (mit gibi) arastırmacı oldugunu daha ilk kez duyuyorum. oyle bir sey olsaydı, sanırım bana da bir ihtar gelirdi.(zamanında) Cunkü nurcular üzerine olan intiba ile son derece aykırı yazılar okumus olup, gerektiği zaman bu konuları ozgurce tartısmıstım.Biride sen ne hakla boyle konusuyorsun demedi de bir kenara cekme olayıda olmadıda.
Bu seriat konusundaki son iddia ise bana son derece komik geldi.diyebilecegim tek sey sacma oldugu. ben burda o bahsedilen kurumların sonderece fanatik bir üyesi olmayıp.onların icinden yetişmiş ve butun gercekleri bilen birisi olarak yazıyorum. Anlamadan anlamaya fark vardır. mesela 1 gorus uzerinde istenirse olumle istenirse olumsuz fikirler ortaya cıkarılabilir. Bu konuya bakıs acısı ile paralel olan bir sey.( bu arada bu bakıs acısını malesef basın belirlemiştir)
onlarca asılsız yada carptırılmıs haber varki, örneğin; bir keresinde ismi lazım olmayan kanaldan gelip bir kac goruntu almıslardı. bunlardan bazıları ise beden eğitimi dersinden alınmıs goruntuler. bu goruntuleri haber bultenlerinde “işte fetullahın komandoları” diye baslık atıp yayınlıyorlar.Yada bazı ogrencileri aynen arkadasın tarif ettiği gibi kandırıp epeyde zor durumda bırakıp, zorla yalan yanlıs konusturuyorlar….
(bu arada sinir bozucu olduysam ozur dilerim. cunku bazen uslubum sinir bozucu olabiliyor, yada inandirici gelmiyor.Bunuda inşallah zamanla asarım.birde anlatmak istediklerimi atm anamıyla iletemeişte olabilirim. siz sordukca bu puruzlerde gecer umarım)
Tesekkur ederim.
fakat fethullah gülen ve cemaati hakkında atıp tutanlardan tektek kaynak istemek lazım. bi de sormak lazım kaçı yavşak medya haricinden alıyor bu bilgileri.
bide atatürke kasette laf eden bir kişiyse hala tutunabilir mi?
Kaynak bizzat kendileridir. Ben bir müddet evlerinde kaldım. Bir kaç kasette bahsi geçen olayları gördüm. Daha sonra sırf saçlarım uzun diye kominist olarak damgalandım. Aynı dönemde başka bir evlerinde kalan saçları beline kadar inen Türki kardeş; ki biz kantinde bile müzik dinleyemezken heryerde walkmanla Rock dinleyen kardeş, parası bol diye bir kaç yıl daha kaldı o evlerde.
destekli sallayalım beyler bayanlar. sizin midenizi bulandıranlar da başkalarının baştacı olabilir. azcık da hoşgörülü olalım. Hitler geldi aklıma birden o da benim midemi bulandırır bir çok Alman tarafından hala yüceltilirken…
cekirge isin aslına bakarsak 100% olarak bu abiler diye anılan kımselerin hepside birbiri ile aynı olmuyorlar. ben bunların cok iyilerine de rastladım cok yobaz olanlarınada rastladım. Aslında bu abiler olayınıda dogru bulmuyorum. ulan ben daha kendimi bilmezken birde oraya gidecem. Ama kimisine cok yararlı oluyor kimisinede olmuyor.