Ferhat ile Şirin tarihde çok ünlü aşk efsanelerindne biridir hepimizin bildiği gibi. Konusu yöreye göre farklılıklar gösteren bu öykünün temelini eski bir İran öyküsüne dayanmaktadır. İran’da Hüsrev-ü Şirin adlı öykü Türk halk öyküsü Ferhat ile Şirin adlı öykümüzün konusunu oluşturmuştur.Bu öykü edebiyatımızda Türk divan şairlerimizce meznevi olarak da yazılmıştır. Yöre olarak değişikliklere uğramış olan bu öykü İran ve Türkiye’nin yanında Balkanlar, Azerbaycan ve Orta Asya’da da bilinip anlatılmaktadır.Çok söylenen ve bilinen haliyle Ferhat ile Şirin öyküsü Anadolu’da yaşanan haliyle Amasya’da da yaşanmış olarak gösterilir. Öykü en eski Türk baskısı olarak 1850 yıllarında basılmış ve çoğaltılmıştır. Harf İnkılabı ile değişen alfabemiz ile de ilk olarak 1930 yılında yazılmıştır. Günümüze gelene kadar bu hikaye karagöz oyunu, tiyatro, sinema gibi sanatsal yapıtlarla hayata yansıtılmıştır. Anadolu’da geçen hali ile ve en çok anlatılan ve bilinen şekli ile Ferhat ile Şirin’in öyküsü şu şekilde geçmiştir:Azerbaycan’da o zamanın kadın hükümdarı olan Mehmene Banu’nun kız kardeşi vardır. Adı Şirin’dir. Hükümdar kız kardeşi Şirin için büyük bir köşk yaptırmak istemiştir. Köşkün süsleme işlerini ise yine zamanın ve yörenin en ünlü ve tanınan süslemecisi Ferhat’a verilmiştir. Ferhat sanatında ve işinde çok başarılıdır. Ferhat köşk işine başladıktan kısa bir süre sonra Şirin’i görür ve tanır. Gördüğü anda ise Şirin’e aşık olur. Şirin’de Ferhat’a gönlünü kaptırmıştır. İki aşık evlenmek isterler. Ancak önlerinde bir engel vardır. O kişi de Mehmene Banu’dur. Mehmene Banu kardeşinin Ferhat ile evlenmesini istemez. Çünkü o da Ferhat’ı sevmektedir. Evlenmelerine sürekli karşı çıkar. Ferhat Amasya’ya gelir. Burada zamanın Amasya hükümdarı Hürmüz Şah ile tanışır. Ferhat, Şah’a durumunu anlatır ve Şah da Ferhat’ı yanına alır. Kendisine yardım edeceğini söyler. Beraber Azerbaycan’a giden Şah ile Ferhat Şirin’i istemektedirler. Ancak Mehmene Banu buna karşı çıkar ve iki hükümdar arasında savaş çıkar. Savaş esnasında Şah’ın oğlu Şirin’i görür ve ona aşık olur. Hürmüz Şah oğlunun Şirin’e aşık olduğunu görünce fikrini değiştirir ve Şirin’i oğlu için düşünmektedir. Ferhat’a bunu söyleyemez. Ancak ona zor bir görev vereceğini ve bunu başarırsa eğer Şirin ile evleneceğini söyler. Ferhat Amasya’da bir dağı göstererek o dağı deleceksin ve dağın arkasında ki köye su götüreceksin der. Bunu duyan Ferhat hemen heveslenerek işe koyulur ve dağa gürzüyü sallar. Şah Ferhat’ın işi başaracağını anlayınca yaşlı bir kadınla Şirin2in öldüğü haberini gönderir. Haberi alan Ferhat efkarlanır ve elinde ki gürzüyü havaya atar. Gürzü başına çarparak intihar eden Ferhat’ın haberi de Şirin’e gidince Şirinde hanceri ile kendini öldürür. Artık anlamışlardır ki iki aşığı hiçbirşeyin ayıramayacağını, ölümün bile. Bu nedenle iki aşığı yan yana gömerler ve mezarına güller ekerler.