O kadar farkındayım ki kendimin, kafam o kadar ayık ki..olayları gerektiği gibi yaşamakla yaşayamamak arasındaki o ince çizgide durduğumun bile farkındayım.Herşeyin farkında olmadan yaşamak isterdim. yani tabi ki gerkeli olan şeyler farkedilmeli ama herşey değil. çünkü bu insanı üzüntülü kılıyor.
yorumlar
farkindalik bir huzun getiriyor, onumuzdeki secenekleri gozumuz gorunce, beynimiz karisiyor. Haklisin, bilmeden dogrusunu secmek en guzeli… Keske farkinda bir kisi, bize tavsiyede bulunabilse. Bizde ona kayitsiz sartsiz uysak. Yok, yok bu da iyi degil…Bilmeden yapilan secimler, sonu iyi bile ciksa, bizim secimlerimiz degildir, onlarin getirdikleri mutluluk vermeyebilir belki de (veya uzun vadede). Farkindalik, gozu baglanmisliktan kurtuldugunu hissetmek, ozgurluk de demek. Olaylari cozumledigini *sanmak* ve bunun tadini cikarma. Oyle karisik bir sey 🙂
“my life don’t belong to me”…
Tabii ki farkında olmak, bilinçli olmak yaptıklarının sormluluğunu taşımak bir gereklilik. Ancak öyle durumlar var ki tecrübe ile sabit: ne yaparsan yap değişmez…Stratosferden serbest düşüşe bırakılmış bir yaprak gibi olmak ve nereye düşeceğini hesaplamak zor birşeydir. Hesapla olmaz, bulunamaz. Bilemezsin yanından geçen martının seni hedefinden ne kadar uzaklaştıracağını…Bazen oluruna bırakmak lazım.. Hani bir söz vardır. “Su akar yolunu bulur” diye.Şimdi dök yere suyu ve eğimin yüksek olduğu tarafa itele dur.Dedim ya: tabiata bırakmak lazım herşeyi…
Yapmayin nolur. Farkindalik zekayla kafa kafaya giden bir kavram olarak ele alinirsa hepimiz cok zekiyiz anlasilan. Bu biraz ‘o kadar biktim ki guzelligime ovgu almaktan cirkin olmak istiyorum’ gibi sacma sapan bir gondermeye benziyor. Gurur buralara surterek oksanmaz arkadaslar.
Sn minelayer;Icine cekmeye calischtigin cukurla pek alakasi yok bu konunun, derin nefes al ve bi daha oku derim.