buhaberi okuduğumda “aklıma yatmayan bir şeyler var” dedim kendi kendime. neyin beni rahatsız ettiğini bir türlü bulamadım. daha önce köprünün üstünde gördüklerimiz zaten tükenmiş insanlardı. şimdi neydi beni rahatsız eden? zaten hepimizin en kötüleriydi. ibretimizdi bu çocuklar. sorun neydi?
aslında bulmak zor değilmiş. biraz düşününce, biraz aralayınca kalbimle beynimi çıktı kendiliğinden. restoranların camına yapışırken, ayağımıza sarılırken, atm klübelerinde uyurken, bu çocukların hayata ne kadar çok asıldıklarını görüyorduk. bu umutsuz durumları, aslında ne kadar umutlu olduklarını gösteriyormuş bize. ve nasıl da sönmüş umutları. terkediyorlar gemiyi artık. şimdi kim kaptan kim fare bu durumda?
yorumlar
sistemin gözardı ettikleri, devletin atgözlüklerinin görmedikleri, akan gözyaşlarının ve kırılan kalplerin değerinin olmadığı bir dönemin en acı gerçekleri onlar …
dünya denen koca coğrafya da bir sürü ülke ‘^küçük amerika^’ oldu ama hiçbiri bizim kadar çirkinleşerek ve yozlaşarak bunu başaramadı .
arenaya suçlama
bence sokak çocukalrıyla çok da bir ilgisi yok amerikanın
amerikada daha ziyade sokak serserileri var. orda çocukların sokağa düşmesine pek de müsaade etmeyip boktan yurtlara atıyorlar
neyse işte amerika şeytan diye diye her şeye de günah keçisi yapmayalım ama
bu haberde beni rahatsiz eden, haberin verilis sekli oldu.
objektif olma adina mi bu boyle, yoksa yorumsuz hali ile yeterince can yakici olusundan dolayi mi kaynaklaniyor “sole oldu bole oldu… hadi gorusuruz…” tavri?
karar veremedim…
”Yorumlar yazarlarına aittir. İçeriklerinden biz sorumlu tutulamayız.IP numaranız alınacaktır.” Diyor haberin sonunda…
Benim Dokunulmazligim yok ki ahkam keseyim…
kendileri hakkında çıkan bir haber yüzünden intihara teşebbüs eden çocuklar nerede?
neredeyse hergün kendileri hakkında çıkan haberleri gülerek, böbürlenerek -bak benden bahsediyorlar- okuyan, izleyen hırsızlar, dolandırıcılar, katil mütahitler nerede? seneler önce yanıma yaklaşıp “abi selpak alır mısın? nolur abi!” diye dikilen bir çocuğa adını ve yaşını sordum.. 8 yaşındaymış mahmutçuk.. üzerimde para olmadığını, olsaydı mutlaka alacağımı söyledim, yemin ettim.. “canın sağ olsun abi” dedi. O gün bugündür mutlaka konuşurum o çocuklarla.. çoğunun gözlerindeki ışıltı, diğer dünya insanlarından, arkadaşlarımız saydıklarımızdan daha içten, daha sıcak.. umarım ilahi adalet hızlı işler..
hayat pek şans tanımamış onlara. belki de bizler tanımadıkta hayata attık suçu.