Eskilerden kalma bir kou burnumda,Kızarmış ekmeğe karışmış yosun kokusu…4 yaşlarındayım,o günlerden kalmış olacak ki bu yaşımda bile birgün yanlız kalmaya mahkum edilirsem diye çok korkuyorum.Sanki heran sevdiklerime birşey olacak ve ben yanlız başıma yaşlanıp gideceğim bu dünyadan ,etrafımda kimseler olmadan,sessiz sakin,yapayanlız.Sanki hiç varolmamışım gibi…Uzun seneler önce kıyı bir sahil kasabasındayız.Kimimiz kimsemiz yok.Babam bütün gün evin geçimini sağlamak için çalışıyor.Annem daha 20 yaşında genç bir kız gibi,sanki hiç evlenmemiş,eline el değmemiş.Bakımlı,incecik,ışıl ışıl parlayan iri gözleri var.Yüreğine kir değmemiş masum genç bir anne.Babam tüm gün çalıştığı için annemle ben evde yanlız kalıyoruz,başka kimsemiz yok.Site temizliğinden sorumlu Yalçın amcanın karısı Bakiye teyzemiz var birtek.Bütün gün torunlarına örgü örer,bahçeye savrulmuş yaprak kalıntılarını toplar.Geri kalan zamanlarda küçük el arabasıyla kasabaya gelen yazlıkçılara kapı kapı gezerek süt satar.Akşam olduğunda ise sanki hiç yorulmamış gibi mis kokan yemeklerle kapımızı çalar.Annemin işi olduğu zamanlarda beni evine bıraktığı Bakiye teyzeden bahsediyorum.Bir derdimiz olsa kapısını çekinmeden çaldığımız,başımızı göğsüne yasladığımız,bembeyaz kıvırcık saçlı,tonton mu tonton bir nine.Kimi zaman anne olur bana,kimi zaman sert bir baba,bazen de bastonuna tutuna tutuna beni gelincikli parka götüren, sanki benimle birlikte küçülmüş bir arkadaş…Çarşamba günleri annemle teyzemin evine gidiyoruz oturmaya,Çarşamba günleri Bakiye teyzenin tatil günü.Yemek dışında birşeye sürmüyor elini tüm işlerini kocasına devrediyor.Soğuk kış günlerinde sıcacık karanfillı ıhlamur yudumlamaya diye götürüyor annem beni.”Bak gel.Bakiye teyzen sana sobada ekmek kızartmış hem de üstüne senin sevdiğin reçelden sürmüş” diyor annem.Biliyorum ki yine beni kandırıyor.
Sonrasında ;”Aaaa örgümü evde unutmuşum bir koşu alıp geleyim” diyor ve beni orda bırakıp gidiyor.Her seferinde aynı numarayı yapsada belki bu sefer doğru söylemiştir diye umutlanıyorum,gözlerim camda bekliyorum.Belki örgüsünü alır gelir de bu sefer Bakiye teyzenin sobasında kızarmış reçel sürülen ekmekleri ana elinden yerim diye.
Ama nafile…Pencereden baktığımda gördüğüm masmavi bir deniz ve upuzun uzanan otobüs yolundan başka birşey değil.Annem pazara gidiyor şehre her çarşamba.Gidip gelmesi 3-4 saati buluyor ve benim yaşlarımda bir çocuk için uzun bir süre bu zaman zarfı.Bu gün kimsemiz olmadığı için annem her beni Bakiye teyzeye bırakıyor, bana göz kulak olup oyalaması için.Daha o küçük yaşta çok sıkıntılar çekmişim gibi içim acıyor.Sanki annem beni tamamen terkedecek ve birdaha onu göremeyecekmişim gibi,herseferinde bu korkular sarıyor küçücük beynimi.Ruhum daraldıkça daralıyor ,ilgi alaka herşey boğuyor içimi.Babamı zaten pazardan pazara ancak görebiliyorum.Eve geldiğinde ben uyuyor oluyorum,ben uyumasamda yanağıma küçücük bir tebessüm kondurup kendisi uykuya dalıyor günün yorgunluğunu unutmak için.Babam geçimimizi sağlamak için o kadar çok çalışıyor ki,bir yabancı gibi içten içe ona acıyorum.Yıllar geçmiş üstünden anlattıklarımın,Evimdeyim,yanlızım.Şimdi ben de bir anneyim.Kocam sadece haftasonları eve erken gelebiliyor ,o kadar çok çalışıyor ki!O gelene kadar ben zaten uyumak zorundayım.İş yerinden geleli baya oldu,hızlı hızlı tadına varamadan yemeğimi de yedim,birazdan arabama binip kızımı almaya gideceğim.Eve döndükten sonra da tek kelime bile edemeden onu uyutup ben de derin bir uykuya dalacağım.İçime işleyen günün yorgunluğunu atmak üzere…Gözlerim bir noktaya dalmış,sanki camdan gördüğüm bir sokak lambası değilde koca bir gelincik bahçesi gibi önümde.Her düşündüğümde o koku burnumda tütüyor,sanki seneler öncesinden çıkıp gelmiş yüreğime doluyor.Çok uzun zaman geçti üstünden.Artık ne Bakiye teyzem var,ne annem beni kandırıp pazara gidiyor,ne de babam uzun saatler boyunca çalışmıyor.Ama ben hala annemi kaybetmekten çok korkuyorum.Babam ise sanki bana bir yabancı,uzaktan uzağa yüzüme bakan heybetli bir adam.Suratı hiç eskimemiş gibi donuk ve ifadesiz.Dokunuşunu hiç hissetmediğim,yüzüne sevgiyle bakamadığım ,çalışmaktan elleri nasır tutmuş ,sevgisizlikten de yüreği…Dedim ya;şimdi hem ben uzun saatler çalışmak zorundayım,hem de küçük kızımızın babası.Kızıma bu sefer Bakiye teyze değil,annem bakıyor.Ne zaman kızımı haftasonları deniz kenarına götürsem çığlık çığlığa ağlıyor ,sanırım onunda burnuna geliyor kızarmış ekmeğe karışmış yosun kokusu.Ve sakın sen de beni birdaha bırakma anne diye yalvarıyor.*