Bir hafta evvel emektar bilgisayarım Hikmet’in “hardisk(s)diyagnosisfeyl” olması sebebiyle Hafif’i işten takip ediyordum. Hafta sonu cidden boşluk oldu wolf’un dediği gibi.

Cumartesi ve Pazarımın belirli zamanlarını bir acaip sınav için harcadım. Dahil olduğum bir güruh insan ile birlikte devlet memuru olabilmek için sıcacık sınıflarda üçgenin iç açıları, Kayserideki Şeyh Hebelüp Camii ve Tazminat fermanı ile ilgili soruları cevapladık. Bu hadiseden önce başıma gelen bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.

Cumartesi sabahı, Ümraniye’de minibüsten inip, sınava gireceğim ilkokula yürümeye başladım. Bir benzin istasyonun içinden geçerken aniden:

“ERRR KİŞİ NİYETİNEEEEEEEE!!!”

“ALLAHÜÜEKBEEEERRRRRR”
bağrışını duydum. Hoppala? Saat 8:30. Ne cenazesi bu? Hem niye benzin istasyonu.. Sonra tekrar:

“ERRR KİŞİ NİYETİNEEEEEEEE!!!”

“ALLAHÜÜEKBEEEERRRRRR”


Lan n’oluyor? Çok geçmeden benzin istasyonunun bir köşesinde 3 taksici arkadaşı ve bir de deli olduğu belli birisini gördüm. Manzara aynen şöyle idi; deli elleri önde bağlı huşu içinde dururken taksiclerden biri “er kişi niyetine” diye bağırıyor, deli de her seferinde ellerini kulaklarına götürüp “allahüekber” diye bağırıyor. Diğerleri de gülüp “Fatiha’da okusana oğlum sevap..” diyorlardı. İlginç bir mazaraydı. Bir müddet baktım. Sonra yürüdüm.

Okula geldim sonra. İçeri girerken arama vardı. Polisin önünde durdum beni umursamadı ve arkamdakini aramaya başladı. Ben de demek ki beni aramayacak diye bir adım attım. Polis bunun üzerine “Senin hiç aranmaya niyetin yok galiba” dedi. Baktım, cevap vermedim. Ne sanıyorlar ki aranmayı sevdiğimizi falan mı ya da sevmemiz gerektiğini mi? Normal olan oldu ve beni didik didik aradı. Pis pis bakarak gidişimi seyretti.

Sonra sınav salonuna girdim, aslında benim umduğumdan kötüydü durum. Ciddi beklentilerin söz konusu olduğunu açıkçası sınav salonuna girince daha iyi anladım. Herkes tedirgin ve huzursuzdu. Nedense benim kafamda bu tip sınavlar hep formaliteydi. Tabi bir işimin olmasının verdiği rahatlık da bir başka etkendi. Kadrolaşma, torpil vs… yüzünden zaten olanaksızdı. Ama insanları böyle umutsuz görünce(aslında hissedince) “HER KİŞİ NİYETİNE!!” diye bağırmak geldi. Ama bağırmadım.

Gözetmen geldi. Soru kitapçıklarını dağittı. Arkasına baktım “METEKSAN A.Ş. de basılmıştır” yazıyordu. Düşündüm. Meteksan-Bilkent-Doğramacı-YÖK-ÖSYM…Domino taşları gibi ne güzel ilişkilendiriliyor birbirine. Sınırlı sonsuzluk gibi, tavuk, yumurta,sonra yine tavuk ve yumurta.Bunları düşünürken zil çaldı. Sayfayı çevirdim. Soru 1 “Aşağıdakilerden hangisi…