Aniden nazarıma çöken keskin ışık,Sol yanıma yayılan amansız sızı,Keskin kokusu pişmiş etimin…Yandım anammmm!Yandım…..
– Dersteydim, hayır, hayır durakta, sonra otobüs….Kitaplarım, kitaplarım tutuştu…Kollarımda hissettiğim bu kablolar, tenimi sımsıkı saran sert, pürüzlü sargılar, bu ağır koku….Nerdeyim? Kabus bu, bir karabasan….Ayşegül, el ver bir yol, el ver Ayşegül! Naçârım…
Başının sol tarafı sargılar içinde. Şükür sağ gözü açıkta, açıkta ama öpülesi yanağından kaşına dek kan torbasına dönmüş şişip morarınca, nasıl açsın o tek kutlu gözünü, nasıl açsın da bakınsın etrafına, görsün umarsız dolaşan hemşireleri, boş ziyaretçi sandalyesini yanıbaşında…-Ayşegül, yaban gülüm, dön gel ecel ruhum almadan…Kol kanat ger geceme, kabusuma, yarelerime, maşuk yüreğim aşkınla semalara dek erişmek ister…Allah’ım bu nasıl bir acıdır, parmaklarım sızlıyor, kollarım, bacaklarım, buz kestiren soğuktan eziliyor ciğerlerim…..Allah’ım, sen bizleri esirge, nerlerdeyim?
Can kardeşim, hastanedesin, yareler içindesin…Acıdan tutuştuğunu, yandığını sandığın cümle parçalanmış uzvunu şimdi kesti hekimler. Tuğlalar, kiremitler taşıyıpta, kum elemiş, sıva karmış ellerin yoklar artık, ne emeğinin kutsal nişanesi nasırlar kaldı vücudunda, ne de biçare kaderinin ellerdeki izdüşümü belli belirsiz çizgiler…İçinin ürpermesi, onlarca kat gazlı bez içinde üşümenin nedenidir göğsündeki yanıklara sürülen melhemler…-Bu bir imtihan mı? Doktor olmayı bu kadar çok istediğimden mi çektiğim bunca çileler? Kitaplarım dağıldılar, yanıyorum, yanıyorum…Kitaplarla birlik, tutuşuyorum… Kavrulsam erisem kurtulsam, ya kardeşlerime ne olur, ya anam…Kimler bakar onlara, el kapılarında el pençe kulluk yaparlar… Allah’ım, yardım et…
Onca beren iyileşmez gayri kurban olduğum Engin’im. Sana can taşıyan her nefesinle, çatlar yeni sertleşen kabukları yarelerin, lav taşar alev alev içlerinden. Bırak, koyver gitsin ey akı nurdan ak güvercin….Yetişir gayri çektiğin ızdıraplar, çileler…-Ayşegüüüüll! Şol didarında yüreğim gördüğüm dilbeer, el et ötelerden, karanlıktan hayal meyal seçer oldum simanı…Siman kamer olur aydınlatır düşlerimi, gecemi gündüz eyler…Ayşegüüll! Seni gördüm, yanındasın babamın, tanıdım her ikinizi de…Beni de bekleyin, yetişiyorum sizlere, kurtulayım şu kablolardan, sargılardan, yataktan, bir bekleyin hele…
Titrek floresanların aydınlattığı, yaşam destek ünitesinden gelen periyodik seslerin oynaştığı boyaları dökülmüş hastane odası, kararlı ve soğuk bir sesin ısrarlı tınısı ile güne uyandı….Tııııııııııııııııııııııııııııııııııııttttttttttttttttttttttttttttttttttttttttttttttttt…..Sustu bir yürek sabaha karşı, seher vakti hastane avlusundan havalandı bir güvercin…..Engin Taşkaya Diyarbakır’daki bombalamada yaralandıktan sonra, hastanede 6 gün direndi ve ardında küçük bir not bırakarak hayata gözlerini yumdu

…İçimizi burup, gözlerimizi yaşartan benim güzel kardeşim, huzur içinde yatasın…Senin yitişinde payı olan, bir darı hacmince dahi sorumluluk taşıyan her kim varsa, bin musibet ocaklarından eksik olmasın…Yakınlarının yürekleri vesveselerden arınsın, huzura ve sabra ramolsun