Geceleri rahat bir uyku çekmeyi unutalı o kadar çok oldu ki. Karanlıktan korkuyorum galiba.Uyumayı bir türlü başaramadığım karanlıkta sanki kendimi bulmaktan, kendimi dinlemekten korkuyorum.Gözümü her kapadığımda gözümün önüne gelen hayalden, yaşamak için her gün yeni bir sebep aramaktan, insanların bu büyük tekrarın içinde mutluluk naraları atmalarından, mutlu olmak için buldukları sebepleri bizim düşünemediğimizi sanmalarından, sürekli aptal aptal nasihat etmelerinden, bir kez bile olsun onları yaşatan sebeplerin bizim nefes almamızı bile sağlayamayacağını düşünememelerinden, karanlığı aptal televizyon programlarıyla kandırmaya çalışmaktan, her gece güneşin doğuşunu sabırla beklemekten, mutsuzluğun bazen mutluluk yerine geçtiğini anlatmak zorunda kalmaktan, bunun salak yorumlar doğurmaktan başka bi işe yaramamasından ama yine de bunları yazmak zorunda olmaktan ve herhalde en çok da bu yalnızlığımdan (kurtulmanın yolunu bildiğim ama galiba bunu yaparsam mutlu olarak yok olacağımı bilmekten)..nefret ediyorum. En büyük dostum gece, herşeye rağmen seni sevmiyorum..
yorumlar
Bi karanlık var ama mutsuzluk yok sanırım.Herkesin bulduğu kolay çözümleri bulamıyorum sadece.Ve zaman zaman yalnızlıktan yoruluyorum galiba. Etrafımdaki insan kalabalığından. İstemediğim ilişkiler kurmak zorunda olmaktan.Sanırım heryerin büyük bir film platosu olduğunu bilmek sinirimi bozuyor.Uyku sorunu her zamanki gibi işin çeşnisi.xxx”Esas olarak, çevreme iyilik etmek istediğimi sanıyorum. Bu iki nedenle mümkün olmadı: engellendim ve pes ettim. Zamanla canavarlaşanlar hep iyi niyetli insanlardır. Bugün, hiçbir şeyin değişmeyeceğini biliyorum, bu imkansız, artık çok geç. Heryerde mevcut, sanal ve acı duyusu olmayan bir hasımla mücadele edemezsiniz. Pierre de Coubertin’in tersine, bugün aslolanın katılmamak olduğunu söyleyeceğim”
“mutluluk bilinemeyecek kadar uzak” dedim kendi kendime.. okudum, düşündüm.
dusun dusun boktur isin derler boylesine, dusunecek sey vardir, dusunmeyecek sey vardır.bu da bir tercih tabi.mutlulukmutsuzlukya ya..oyle..