Ozon tabakasının güneşe sadece baka kalması, küresel ısınma, kuraklık ya da suların yükselmesi şuan çoğu insan için komplo teorisinden başka bir şey ifade etmiyor. Bütün bunlar çok sıkıcı bir film sanki. Bbc resimlerle dünyada ki değişimi çok güzel anlatmış. Çöl iken göl olan, denize nazır iken denizin içinde olan (çok yakında da dibinde), yemyeşil bir orman iken kuruyan, solan (çok yakında burası da çöl olacak ne yazık ki) bir sürü yer var. Kimbilir, belki de dünyanın evrim geçirme zamanı gelmiştir. Bu koca dünya ne dinozorlar yoketti, ufacık insanlarla mı başedemeyecek.
yorumlar
bu koca dünya insanla mı başedemeyecek diyorsun ama insan süne böceğinden bile daha zararlı. neden ? 🙂 çünkü diğer her canlı kendisine sadece gerekli olanı yer veya tüketir veya bir şekilde kullanır. insanı hayvandan ayıran en büyük kavrama kültür deniyor. kültür iyi ve doğruyu anlatan bir kavram gibi. ama bir şekilde insanın arz talep üretim tüketim ve zaman denklemlerini bir türlü kuramaması para kavramını doğuruyor. yani aslında hala dünya toprakları üzerinde barındırdığı bütün canlılar için yetecek kadar besin üretebiliyor. fakat ortada para denem kavram olduğundan herkes artık hayatta kalmak için yeterli olan orandan daha fazlasına hükmetmeye çalışıyor. paranın gücü herzaman daha fazla daha fazlası için güdümlenen bir insanlık yaratıyor. neyin neyi yarattığı aslında apaçık ortada. dediğim gibi arz, talep, üretim, tüketim ve zaman denklemi artık üzerinde düşünülen bir şey değil çünkü artık bu önemini kaybetti şimdi önemli olan daha fazlasına hatta tüketemeyeceğin kadarından bile fazlasına sahip olmak. bahsettiğin o koskoca dinazorlar bile bir şekilde doğanın birer parçalarıydı. onlar da para denen şeyi bilmiyor açken yiyor uykuları geldiğinde uyuyor arada çoğalıyor ve bu döngünün dışına çıkmadan hayatlarını sürdürüyorlardı. sahip olmak ve sahip olduklarının hep daha fazlasına sahip olmak insanın getirdiği, ortaya çıkarttığı bir durum. durum buyken bazıları diğerlerine hiç bırakmadan aç gözlerle sahip olmaya devam ediyorlar. eski bir kızılderili deyişi gibi -ancak bütün nehirler kuruyup bütün ağaçlar yokolup ortada hiç bir şey kalmayınca insan paranın yiyecek bir şey olmadığını anlayacak- kelimesi kelimesine böyle değil ama anlatılmak istenen bu. kısaca dinazorlar, insan denen canavarın yanında soda sıfır kalıyor.
bahsedilen senaryoları okuduktan sonra torunlarımız, çocuklarımız belki de kendimiz için endişe etmeli ve bu süreci ertelemek için elimizden geleni yapmalıyız, bunlar hayal değil, gelecek…
Artık elimizden ne gelecekse!
mevuz bahis olunca işler karışıyor, oldukça. bunun lidyalılarla da pek bir ilgisi yok sanırım, asıl mesele lidyalılardan daha zeki olanlar, daha ileride olanlar, daha yaratıcı olanlar. be goodie; hâlâ dünya toprakları üzerinde barındırdığı bütün canlılar için yetecek kadar besin üretebiliyor demişsin ama bu besin olarak neleri kabul ettiğimize bağlı bence. istiridye ile beslenmeye devam edecek olursak meselâ, olmayacak bu iş.ekolojik denge konusu garip biraz, yani bizler yaptıklarımızla (fabrikalar, otomobiller, deodorantlar vs.) her ne kadar ozonu makarna süzgeci kıvamına getirip, küresel ısınıyor olsak da, ısınan bu küre üzerinde, bildiğimiz diğer kürelerden farklı bir varoluş biçemi var, canlılık. işte bu canlı dediğimiz puştlar öyle garip işler yapmışlar ki, yıllık ortalama sıcaklığın -5c’in üzerine çıkmadığı buzul devrinden bugüne ve bunların da öncesine yayılabilmişler. buradan şunu anlıyorum ben, bizler gitsek de dünya bunu pek umursamayacak, diğer hayvanlar ve bitkileri de öyle. canlılık bir şekilde hep olacak, bakteriler ve virüslerle boy ölçüşemeyiz yaşam kalım savaşında. şu felaket senaryoları, sadece bizim ve bize benzeyen bir kaç canlı türü için felaket aslında. yoksa geri kalanının bundan haberi bile olmayacak. elbette yeşil bir dünya iyi olurdu ama olmayacak. kurtuluş falan yok, kyoto işe yaramayacak, mars’a gidecek puştlar, şu ünlü fıkra gerçeklenecek.çok fena gelişmiş bilgisayar simülasyonlarıyla bir araştırma yapılır, 2050 yılında dünya lideri kim olacak önceden anlamak için. türkiye çıkar sonuç, anlayamazlar, tekrar tekrar denerler, hep türkiye. nedenine bakarlar sonra, o yıllarda dünyada sadece türkler kalacaktır, uygarlık mars’a göçecektir vs.
Kendimizi ortadan kaldıracağımızı sanmıyorum ama şöyle bir 30-50 yıl ölmeden yaşamayı başarırsak tsunami olayını devede kulak bırakan toplu ölümlere yol açan felaketler göreceğiz gibi. İnsanoğlunun aklı başına geç geliyor ama kapitalizmin acı ile hatırlandığı bir çağ gelecek diye düşünüyorum. Birkaç milyar öldükten sonra aklımız başımıza gelir herhalde. Özellikle bu felaketlerin bazıları Batı’nın başına gelirse.Sonrasında kuracağımız sistem belki de Ursula’nın Mülksüzler’de anlattığı gibi olur.Bu arada Türkçe’de çıkan adını hatırlamadığım nefis bir bilimkurgu vardı. Dünya yok olduktan sonra birkaç gezegende kalan kolonilerin üreyemediğini ve insan ırkının, Dünya olmadan varolmasının imkansızlığını anlatıyordu.
Ben de katılıyorum dinazorları yok etti, insanları mı yok edemeyeceğine. Tabi dinazorlar bununla ilgilnemiyor, bizler ilgileniyoruz o da ayrı.Yer küre büyük bir sistem, ve bence henüz insanlar bunu tam olarak bilmiyor, hatta algılayamıyor. İnsanların bunu araştırma özelliği, bilgiye uğraşma çabası insanlığı öenmli kılıyor ama yer küre için insanlığın önemi bizim düşündüğümüz kadar olduğunu sanmıyorum. 4.5 milyar yıl önce oluşan dünyada 2-2,5 milyon yıl önce ortraya çıkmış bir canlı, henüz emekleme zamanı içindedir. bir çok canlıya oranla zeki olduğumuz düşünülse de bu yerde daha çok yeniyiz. Bir takım dengeleri bozduğumuz bir gerçek ama bu dünyayı yok ediyoruz anlamına gelmiyor. Aslında şçyle yok ediyoruz, insanlık için yaşaması güç hale getiriyoruz. Yani kendi açımızdan baktığımızda evet birçok zarar veriyoruz, kendi türümüzü kendimiz yok ediyoruz. Bu doğanın bir kanunu bence.Dinazorların yok olması, 65 milyon yıl önce dünyaya çarpan bir meteoritin, aslında birçok meteoritin sebep olduğu düşünülüyor. Bunlardan çıkan toz bulutları ile yerkürenin uzun süre güneş göremeyerek, kışı yaşadığı da ayrı bir düşünce. ama insanlık için dianzorların yok olmasının en önemli yanı dinazorlar olsaydı insanlar olmayacaktı, çünkü dinazorlar memelileri yiyerek beslneiyorlardı.Uzun oldu ama sonuçta, yerkürenin sistemi tüm bu olan değişmlere karşı bir adaptasyon geçirecektir ve yeni bir düzen oluşturacaktır, sistem bizim algılayabildiğimizden çok daha büyük ve anlaşılmaz şu an. o yüzden bunun sonucunda yaşamaya devam edecektir, ama insanlık sürekliliğini sağlayabilir mi bilmiyorum? (tabi bir de insanlık olmazsa bizim için dünya da yok olmuş demektir :0})buna da küçük bir örnek yaklaşık 500 milyon yıl önce karalarda ve sulara bitkilerin çok fazla olası, fotosentezden dolayı çok fazla oksijen üretimine sebep olmuş ve bu oksijen fazlalığından dolayı oluşan ozon tabakası hayvanların uv zararlı ışınlarından korunarak çoğalmalarını sağlamıştır. belki yeni bir karbon tabaksı oluşur atmosferde ve bizlerde yeni türler, canlılar, mutantlarla tanışırız :0} kim bilir?aslıdna biz bunların hiçbirini göremeyeceğiz en üzücü kısmı benim için bu.bunları referanslarla ve linklerle açıklayan bir blog hazırlamak isterim, en kısa zamanda.
blog’una dinozorların soyunun göktaşı tarafından değil, içlerinden zeki olanları yok eden tabiri caizse “barbar” insanlar tarafından tüketildiğini de ekleyebilmen için bir referans yazısı yazmaya başlıyorum. yani böyle bir teori var aslında ama ben şimdi ne kapsamını ne de kaynağını anımsayabildiğim için kendim bir şeyler uydururum belki. bakalım bakalım.
ben hiç bilmiyorum ve bildiğim kadarıyla zor bir ihtimal böyle birşey.şaka mı yapıyorsun???( tabi bilimde mümkün değil diye birşey yok ama şu an bilinenlere göre zor bir ihtimal diyebilirim)dinazorlar aslıda yok olmadılar, yani bir dalı evrilerek bugünkü kuşları oluşturdu.Kretase sonunda (65 milyon yıl önce) meteor yağmurlarıyla bir çok canlı yok oldu hakimiyet reptillerinken, bu soğukkanlılar yok oldu ve bundan sonra memelilerin egemenliği başladı. çünkü bu korkunçkertenkeleler tüm mekanların hakimi oldukları için var olan memeliler gelişemiyor ve evrimleşemiyorlardı.uydurma konusnda da bence bunlardan çok güzel bir bilim-kurgu olur :0}ben yazmak isterim bir tane :0}}
“buradan şunu anlıyorum ben, bizler gitsek de dünya bunu pek umursamayacak, diğer hayvanlar ve bitkileri de öyle. canlılık bir şekilde hep olacak”malesef öyle değil, dünyanın da bir ömrü var. zamanı geldiğinde yok olacak. geleceğin insanları (eğer kendi kendilerini yok etmezlerse) dünyada değil uzayda yaşayacaklar, belki dünya gibi yüzlerce gezegen eskitecekler.dünyanın başına gelecekler şu şekilde;yakın bir gelecekte dünyanın manyetik kutupları yer değiştirecek. manyetik alan gezegeni dış etkenlerden koruyan çok önemli bir özellik. dünyada yaşam varsa bunu manyetik kalkana borçluyuz. mesela mars’ın bir manyetik kalkanı yok, venüsün ise çok zayıf. bu yüzden ikiside savaş alanı gibi. bu manyetik kutupların değişmesi bir kaç yüzyıl alacak ve dünyada nekadar çok canlının yok olacağı, dünyanın nasıl bir hasar göreceği, yaşam şartlarının ne hale geleceği şu anda bilinmiyor.ikincisi dünyanın enerjiside sonsuz değil, dünya enerjisini kaybedip tamamen bir metal yığını olduğu zaman dünyada hayat olma şansı olmayacak. ve bu aşama aşama olacağı için yaşam şartları her geçen gün değişecek.üçüncüsü güneş eninde sonunda tükenecek. ancak tükenmeden dünyayıda içine alacak kadar genişleyecek ve sonra kendi içine çöküp bir “cüce” olacak. yani sistemimizin enerjisi tükenmiş olacak. ayrıca bunun şimdide içinde bulunduğumuz bir süreç olduğunu düşünürsek gün geçtikçe bazı dengelerin değişmeye devam edeceğini ve güneş göçmeden çok uzun süre önce yaşam şartlarının yok olmuş olacağını düşünebiliriz.dördüncüsü samanyolu ile andromeda galaksisi gelecekte çarpışacaklar. iki galaksinin çarpışmasından yeni bir galaksi meydana gelecek. bu süreçte güneş sistemi ya uzaya savrulacak yada yok olacak. uzaya savrulması durumunda da bütün dengelerin değişiceği su götürmez bir gerçek.beşincisi güneş sistemindeki diğer gezegenler hakkında hala çok geniş bilgi sahibi değiliz. mars’ın başına ne geldiği hala meçhul. gelecekte diğer gezegenlerde meydana gelen bir olay dünyayıda bir mars yapabilir yapmasa bile yaşam şartlarını ciddi oranda değiştirebilir.bunlar benim kıt bilgilerim, bu konuda daha bilgili insanlar daha net detaylar verebilir. ancak kesin bir sonuç var ki; dünya’nın ömrü sınırlı. istediğiniz kadar iyi bakın eninde sonunda yok olacak. önemli olan insanın kendi kaderini nasıl çizeceği. insan eğer kendi kaderini dine, doğaya bırakmaktan vaz geçipp vaziyeti ele alırlarsa gelecekte uzaydaki bütün güç kaynakları tükenip uzay bir demir yığını haline geldiğinde bile yaşamını sürdürebilir.ozon tabakası, greenpeace aktiviteleri, kyoto konularında ise çok şüpheliyim. herşeyin para üzerinde kurulu olduğu, hep daha fazla tüketmeyi, yok etmeyi, sömürmeyi hedefleyen kapitalist bir sistem olduğu sürece bu tarz aktivitelerin tek amacı başkalarınında pastadan pay alma isteği, yeni para kapıları yaratma çabası, olayı kılıfına uydurma girişimi olabilir. nedeni ortadan kaldırmaya çalışmak yerine sonucu (birazcık) hafifletme çabasında olan hiç bir girişim samimi olamaz.bu düzende herşey para kazanma kapısı. gelecekte ozon tabakası işlevini kaybedipte dünya cehennem gibi bir yer olursa emin olun ozamanda bize bundan korunmak için birşeyler satıp zengin olan birçok insan çıkacaktır. hatta bu insanların ozon tabakasını yok edenlerin bizzat kendisi olmasıda büyük ihtimaldir.sonuç olarak kendimizi gelişmiş zannediyoruz ama hala en az 3-4bin yıl önceki insanlar kadar ilkeliz. hatta onlardan daha cahiliz. eskilerin yaşam şekillerine ve dini, sosyal, kültürel inançlarına bakıp gülüyoruz ama içinde yaşaya yaşaya alışkanlık haline gelmiş yaşam şekillerimizin en az onlar kadar komik olduğunu görmüyoruz. emin olun sadece bir kaç yüzyıl sonra bizimde dini, sosyal, kültürel inançlarımıza gülüp böyle şeylere nasıl inanabilmişler diyecekler. çünkü hiç biri 2-3bin yıl öncekilerden daha az uyduruk değil.**yazım hataları, tarzanca lisanı için kusura bakılmasın artık, çok üşeniyorum elden geçirmeye..
buda bir alt blogdan.
“yakın bir gelecekte dünyanın manyetik kutupları yer değiştirecek.”dünyanın manyetik kutupları sürekli yer değiştiriyor, bu normal, beklenen bir durum, kalkandan ve yok olmasıyla ilgili bir fikrim yok.dünya enerjisini güneşten alıyor ve kendi çekirdeğinde yarattığı akımdan, tabii ki tükenecektir ama bunun daha çok zaman alacağını düşünüyorum, aynısı güneş içinde geçerli.Bence insanlar marsta yaşayacaklarsa bunun sebebi dünyada ki imkanları fazlasıyla tüketmiş olmaları, nüfus olarak çok genişlemiş olmaları ve bir de her zaman yeni şeyler keşfetme arzularından olcağını düşünüyorum.Greenpeace konusunda da katılıyorum. Kim ne yapar para için mi yapar bilmiyorum ama yaptıkları işler çok günlük, kısa vadeli işler, bana biraz zamanlarını değerlendirmek, kendilerini iyi hissetmek için yapıyorlarmış gibi geliyor. küçük ölçekte bir iyi işler yapıyorlar ama genel olarak pek bir anlamı yok gibi.”emin olun sadece bir kaç yüzyıl sonra bizimde dini, sosyal, kültürel inançlarımıza gülüp böyle şeylere nasıl inanabilmişler diyecekler. çünkü hiç biri 2-3bin yıl öncekilerden daha az uyduruk değil.”bu da komik bir gerçek bence de :0}}}- uçak adı verdikleri, kuşa benzeyen benzinli araçlarla yolculuk ediyorlarmış,ha ha haha- o zaman için büyük başarı aslında :0}
anladığım’a ek ve bir kaç şey daha;Ne kadar oldu hatırlayamıyorum, dinozorların yok olmasına ilişkin senaryolar vardı ve hepsi de garip bir şekilde dinozorlar kadar güçlü kuvvetli hayvanları bir anda yok ediyor ancak diğer canlılara doğrudan hiçbir etkide bulunmuyordu.[Yuka, 65 milyon yıl önce bir çok canlı yok oldu demişsiniz mesela ama memeliler hakim duruma geçebilecek kadar şanslıymışlar, belki de coğrafi konumlarla ilgili bir durumdur bilemiyorum] Bunun üzerine bir süre düşünüp unuttum ve gel zaman git zaman garip kişilerle bu konu üzerine konuşurken, bu soykırımın “zeki” varlıklar tarafından gerçekleştirilmiş olabileceği ihtimaline saplandık ki bu yüzden adını soykırım koyduk. Öneriler; dünya dışı varlıklar, Tanrısal bir güç, dinozorlar arası iç savaş olmuştu. Ben de “Ya insan yahut insan ataları?” diye sormuştum. Neden doğrudan insan veya insan ataları diyemedim? Çünkü tarih bilgim epey az, yani dinozorlarla birlikte yaşamış olan diğer canlılar hangileri bilemiyodum o zaman ve uzun süren konuşmamızdan sonra bunu araştırmaya söz verip unutmuştum… Her neyse, buluştuğumuz nokta, dinozorların insanların “gelmesi” için öldürüldüğüydü. Düşününce her şey mümkün olabiliyor ya da benim kafam güzel ama bu fikrimi ciddiye alıyorum hâlâ. Bu bahsi daha fazla uzatmayayım, epey saptım esas konudan.Selami Şahin, saydığınız futuristik teorilerden haberdar olmadığım için değil ama belki de “canlı” kelimesine yüklediğim anlamdan dolayı ayrılıyoruz. Aslında şimdi bakıyorum da, o ifadenin geçtiği yazıda da üstü kapalı ifade etmişim ama çok kapalı olmuş. Canlıdan kastım, ilk dna’nın atası olduğunu düşündüğüm [belki de inandığım demeliyim, mikro biyoloji deneyleri yapacak enstrumanlarım yok en nihayetinde] kendine benzeyen molekülleri kendinde toplayan dev moleküllerden (polimerler) başlayıp, yetkin şekilde alet kullanabilen Homo habilis evriklerine kadar uzanan yelpaze içindeki tüm varoluş biçimleridir. Bu açıdan bakınca dünyayı oluşturan madde, madde formunu koruduğu sürece canlılığın daim olacağı açıktır. Elbette üzeride bulunduğumuz gezegeni ısıtan kızıl dev bir beyaz cüceye dönüşür yahut bir başka kütle tarafından delinirse ve uzay konumunda tutunacak dal bulamayıp bir karadeliğe falan sürüklenirsek ne olur ne biter bilemem ama o zamana kadar yani her şey yolunda giderse Andromeda ile birleşmemize aşağı yukarı altı milyar yıl olduğu söyleniyor.Şu green-peace, live8, kyoto, kabilinden sosyal avuntu, kitlesel uyuntu, vicdan resetçisi fasilitelerden bizar edeli epey oldu sanırım. Yani ben de kızıyorum azgın haylaz büyük abilere, bıraksalardı da modern sanat müzesi yerine komşu mağaranın hiyerogliflerini görmeye gitseydik hoş olurdu ama zaman bu, işler olması gerektiği gibi oluyor ve bence her türlü canlıyı (benim şu zorlama canlılar dahil) emir komuta zincirine bağlasalar da hemen bir iki ışık yılı ötesi uzağımızdaki galaktik üyelerimizden kopup üzerimize gelen 3 güneş kütlelik minik bir skekloid[1] parçasını hollywood stüdyolarında imal ettikleri füzelerle vuramayacaklar. Bu demek oluyor ki; ya bir alt blogdan kopup ekranımıza yapışan fotoğrafa olduğu kadar yanından geçerken yaprağını kopartıverdiğimiz ağaç ve dahi, öldürdüğümüz her sinek için üzülen ve elbette üzülmemek için bu gibi eylemlerde bulunmayan, bulunanları uyaran kimselerin oluşturduğu bir insan toplumu için düşünecek, hareket edecek, hayal kuracak, dua edeceğiz yahut da bombayı veya dediğimiz galaktik kütleleri beklemeye devam edeceğiz ya da ölümü.Sanalyöre kaynaklı toplum-dışılık[2]’dan mıdır bilmem ama yaşam şeklimiz aynen dediğiniz gibi, komik geliyor bana da. Özellikle belediye otobüsleri, bir çeşit delilik olsa gerek diye düşünüyorum. “hatta onlardan daha cahiliz.” demişsiniz, affınıza sığınarak altını çizmek istedim. Neyse, ben bu konuda dur durak bilmem kafa şişirmeden ayrılayım.[1] Şimdi uydurdum.[2] Türkçe olsun diye zorladım evet.
ah şu terimleri, havalı bilimsel kelimeleri aklımda tutabilsem odamın köşesini labaratuar yapıp ölümsüzlük iksirini bulmaya adardım kendimi. ama bu kafayla bulsam bile unuturum ben.yani berbat bir kelime haznem var. orda bahsettiğim manyetik kutup, yada benim doğru kelimeleri hatırlayamadığım oluşum dünyanın çevresinde, dünyayı güneşten gelen radyasyondan ve uzaydaki diğer zararlı gezginlerden koruyan bir alan. aynı uzay yolundaki atılganın kalkanı gibi. nasıl kalkanın enerjisi azalınca herkesin götü tutuşuyordu buda öyle birşey.yanlız bu kalkan zamanla gücünün kaybediyor ve çok düşük bir seviyeye vardığı anda bir manyetik kaos yaşanıyor. hemen ertesinde bu alanın kutupları yer değiştirmiş olarak eski gücüne ulaşıyor. tabi bu çok onbinli yıllarda oluyor (rakamları hiç hatırlayamam). bu dönüşüm sırasında da dünya korumasız kalıyor. şimdi kimsenin haberdar olmadığı bu konu, gelecekte insanların yüzyıllar öncesinde korunma hazırlıklarına başlayacakları ve çözüm arayacakları bir mesele olacak. hatta belki bir kaç nesil cehennem gibi bir dünyada yaşayacak.Dinazorlara gelince. Göktaşı teorisi artık herkesin bildiği ve en çok kabul edilen teori heralde. Detaylı bilgisi olmayanlar için özetleyelim; meteor meksikaya dünyanın kükürt açısından en zengin bölgesine düşüyor. Atmosfere yayılan kükürt, devasa sülfrik asit bulutları oluşturuyor ve bu bulutlar dünyayı çok uzun süre güneşten yoksun kılıyor. Sonra -> bitkiler ölüyor -> otoburlar ölüyor -> etoburlar ölüyor.Herşeyin büyük olduğu bir dünyada olayların etkilerininde bukadar büyük olması bana mantıklı geliyor.Bir yerde ortadoğuda patlayan bir yanardağın tüm ortadoğu’yu yıllarca karanlıkta bıraktığını ve burdaki insan soyunu tükettiğini okumuştum (bunlar afrikadan ilk ayrılan ama başarılı olamayan atalarımız). Yani her şey abartılı.Aslında dünyada yaşam sadece dinazorlar zamanında tükenme noktasına gelmiyor. Dünyanın sicili böyle vakalarla dolu. Mesela bir tanesi; ağaçlar okadar çok gelişip büyüyorlar ki iç bölgelere yayılıyorlar, derin kökleri toprağı parçalıyor ve devasa erozyonlara neden oluyor. Erozyonlar okadar çok bitkiyi denizlere taşıyor ki, bu çürüyen bitkiler denizlerdeki bütün oksijeni tüketip tüm canlıların boğulmasına neden oluyor. Tabi bu olayda canlıların karada yaşaması için yeni fırsatlar sunup bir nevi dinazorlar için altyapı hazırlıyor. yani dinazorlar ile aynı kaderi paylaşmış bir çok nesil olmuş. gerçi insanların da nekadar şansa bu günlere geldiğini, hepimizin soyunu devam ettirebilen tek bir insandan geldiğimizi ve neredeyse tek haneli sayılara düşen nüfuslardan bu günlere geldiğimizi gözardı etmemek lazımşunuda söyleyeyim eksik kalmasın; dahada geriye canlılığın oluşumuna gidersek yaşamı dünyaya astroid’lerin taşıdığına dair ciddi teorilerde söz konusu. canlılığı oluşturan yapı taşlarının astroid’lerin yapısında oldukça zengin bir şekilde bulunması temelde hepimizin uzaylı olabileceği yönünde çok ciddi bir ihtimalide ortaya çıkarıyor.neyse bu konu merdivenlere oturmuş mahalle gençliğinin çekirdekli gece yarısı geyiğine dönmeden gözlerinizden öperek ayrılıyorum.
Global Isınma
Global ısınmaya ispat
her zaman kuşku ile yaklaştığım bu küresel ısınma meselesinin bir don örneği ile kafamda netleşeceği aklıma gelmezdi. sağolasın tiviti, bizi aydınlattın. ben, içgüdüsel bi dürtü ile, daha şimdiden donsuz dolaşmaya başlamıştım zaten de, nedenini pek anlamamıştım (bknz: grafikte 2000 eksik), ama gerçek soru şu ki; bi tık sonra neyimizi çıkartıcaz?