Özel hayat diye bir deyim vardı. Artık eskilerde kaldı. Özellikle gelecek neslin kısıtlı olarak kullanabilceği sözcükler arasına girdi.

Teknolojinin getirdiği yenilikler işlerimizi en aza indirgese de, artık çok olmaya başladı.”Silah icat edildi, mertlik bozuldu.” der atalarımız. Ne de güzel söylemişler. Her alanda yapılan yenilikler, ülkenin refah düzeyinin eskiye oranla yükselmesi, önceden dar gelirli ve orta gelirli vatandaşın uygun olsa da alsak, kullansak dediği bir çok nesne hayatı kolaylaştırmak adına evlerimizde. Bundan yirmi yıl evvel kadınların ev işlerin de ne kadar zahmet çektiklerini hatırlıyorum. Ebeveynelerimizin hayat adına ne kadar didindiklerini de. Onları bizden daha şanslı buluyorum. Düşünün; cep telefonu, internet, mutfak robotu, uydu, çamaşır ve bulaşık makinası… daha bir çok verebileceğim teknolojik alet yok. Şu an içimizden ” ay ne zor, nasıl yaşamışlar.” diye geçse de, bence onlar daha şanslı. En azından bizim unuttuğumuz bir çok lezzete sahiplermiş. Bir mektuplaşma süreci bile ne kadar heyecan verirmiş. Sevinçleri, üzüntüleri paylaşmak, yakınlarının duyacağı anı bile düşlemek bir hafta belki de daha fazla sürermiş. Bu kadar yok yoka rağmen zaman denilen, şu anda bizim bir türlü yakalayamadığımız, kısıtlı dediğimiz şey onlara daha uzunmuş. Aile bireyleri hiç olmadıkları kadar, birbirlerine uzakta da olsa yakınlarmış. Kısacası onların özel hayatları varmış.

Ya biz? diye soracak olursam. Biz onlardan her yönümüz ile üstün bir durumda olsak da onlar daha güzel yaşamışlar hayatı. Kurbanı olduğumuz, para üzerine kurulu ticari düzen yüzünden, bedenen ve ruhen çok zararlar görüyoruz. Cep telefonu ilk icat edilip ülkemize girdiğin de ne mükemmel yenilik ağzım açık, sahip olanlara bakıyordum. Benim de olsa diye düşlüyordum. Ama artık istemiyorum. Her istenildiğin an bulunmak hissinden nefret ediyorum. Ailecek bir etkinliğin olacak ya da canım kaçak göçek bir iş yapacağım desem olmuyor. Bir de yaydığı radyasyonu düşündükçe, daha iğreti geliyor. Yaptığı bağımlılık ta cabası. Kadın olarak benimsediğim güzel bulduğum iki güzel yenilik var söylemeden geçemeyeceğim. Bulaşık ve çamaşır makinemi her açtığımda, icat edene övgü ve dualar yağdırıyorum. İtiraf etmesem, mucitlerine haksızlık olacağını düşündüm.Hal böyle iken biz ve evlatlarımız her yeni çıkan alet ve nesne ile biraz daha doyumsuzluğa ilerliyoruz. Belki de şu aletin şöylesi olsa böylesi yapılsa … gibi daha bir çok örnekle çoğaltabileceğim açgözlü ruhumuzun doymak bilmeyen egosu, uzayda yaşama olanağı sağlayacak. Benim korkum önüne geçemediğimiz hırslarımızın bizi bilinmeze ve geri dönüşü olmayan felaketlere götürmesidir. Bizden sonra ki neslin, nelere maruz kacağını az çok duyuyoruz. Duyarsız olmadığımızı göstermek adına, duyarlı bir toplum olma yolunda adımlarımızı daha sıkı basalım, gelecek nesle daha güzel bir dünya bırakalım.