“Doğal”a dair…

Aslında insanın nereden başlayacağını nerede sona erdireceğini bilemediğimiz bir çıkmaza girmiş bulunuyoruz. Yüzlerce farklı yerde yüzlerce farklı şekilde ifade edilen “doğal”ı nasıl yaşayacağımızı bir türlü kestiremiyoruz. Doğal olmak, doğal beslenmek, doğal görmek diye uzayıp gidiveren doğallıklar zinciri. Hepsi iyi de nasıl olacak bu “doğal”a ulaşabilme olayı? Mümkünmüdür bunu elde edebilmek? Tabiki “çıkmadık candan ümit kesilmez” misali insan pes etmemek istiyor doğalı yaşama çabasına. Artık bitkilerin genlerinin değiştirildiği, neredeyse genleriyle oynanmamış, müdahele edilmemiş bitki tohumlarının kalmadığı bir dünyada organik bitkilerin hayaline sarılarak ümit ediyor doğal beslenmeyi. Dijital yaşamın, yazılı veya görsel medyanın ve milyonlarca uyaranın belirlemeye çalıştığı popülist kişiliklere, yaşam biçimlerine karşı durarak alternatif yaşam biçimleriyle korumaya çalışıyor yaşam da doğallığı. İnsanlığın sırf bugünler için veya kısa vadeli getiriler için yok etmeye çalıştığı doğanın ortasında doğaya sahip çıkarak, yalnızlığa direnç göstererek varetmeye çalışıyor doğallığı. Ve son noktada hiçbirşey yapamasa bile ümit etme özelliğini koruyarak doğallığını koruyor insanoğlu.