Danny Boyle 1956’da Manchester/İngiltere’de doğdu. Kariyerine tiyatro ile başladı ve sırasıyla Joint Stock Theatre Company ve Royal Court Theatre da Art Director olarak çalıştı. 1980’lerde televizyon için film ve dizilerde yönetmenlik yapmaya başladı (Mr. Wroe’s Virgins ve Inspector Morse).

13 Temmuz’da son filmi 28 Days Later gösterime girecek. Danny Boyle ve filmi hakkında biraz atıp tutayım istedim.

Shallow Grave (1994)

Yönetmen olarak ilk çıkışını John Hodge‘un senaryosunu yazdığı “Shallow Grave / Mezarını Derin Kaz (1994) (imdb) (rotten tomatoes)” ile yaptı. Juliet (Kerry Fox (imdb)) ,David (Christopher Eccleston (imdb)) ve Alex (Ewan McGregor (imdb)) almaya karar verdikleri yeni ev arkadaşlarının odasında intihar edip arkasında bir çanta dolusu para bırakmasından sonra olayı polise haber vermek yerine cesedi yokedip çantadaki parayı almaya karar verirler. Cesedi parçalara ayırıp gömme işi aralarındaki en saf, sessiz ve vur kafasına al parasını halet-i ruhiyesindeki David’e (Christopher Eccleston) kalınca, adamımızdaki ruhsal değişim kaçınılmazdı tabi doğal olarak. Son sahnedeki Alex’in (Ewan McGregor) omuzunda bıçakla yatarken suratındaki gülümsemeyi unutmak uzun zamandır pek mümkün olmadı benim için, “Rolling Stones – Paint It Black” ile birlikte tabii. IMDB’deki “sinema tarihindeki finalin hakkını en iyi veren filmlerden biri” yorumu boşuna değil yani.

Trainspotting (1996)

İki yıl sonra Irvine Welsh (I.W. içinde ayrı bi yazı yazılır ya neyse) romanından uyarlanan “Trainpotting (imdb) (rotten tomatoes) (choose-life) (script) (un-official)“‘i çekti. Shallow Grave’de birlikte olduğu Ewan McGregor ve John Hodge yine yanındaydı. Danny Boyle filmde renton, spud, sick boy ve begbie nin görüntülerini birkaç saniye dondurarak karakterleri beynim(iz)e o kadar kazımış ki; filmi seyredipte begbie’nin bira bardağını alt kata atarkenki (buradaki “ki” ye alternatif istiyorum bu arada, eksik kelime dağarcığı diyip geçelim bari) görüntüsünü unutmanın pek mümkün olduğunu sanmıyorum. Genel olarak Renton’ın Edinburg’taki uyuşturucu ortamından kurtulmaya çalışmasını konu alan filmi “Requiem For A Dream” kadar olmasa da seyredilmesi zor bir film olarak niteleyebiliriz sanırım. Uyuşturucunun etkilerini çarpıcı biçimde göstermek konusunda “Requiem For A Dream” ile sıkı bir yarış içindeler bana göre. “Lou Reed – Perfect Day” ile film müziklerinin seçiminde de kendisine hayran bıraktı.

Choose life. Choose a job. Choose a starter home. Choose dental insurance, leisure wear and matching luggage. Choose your future. But why would anyone want to do a thing like that?

Biraz da dedikodu : Irwine Welsh’in Trainspotting’in devamı niteliğindeki romanı Porno‘nun (idéefixe) (amazon) (bu arada yanlış duymadıysam porno’nun türkçe çevirisi piyasadan toplatılıyormuş, genel ahlâka (!) uymadığı için) sinema uyarlamasında Ewan McGregor’un olup olmayacağı belli değil duyduğum kadarıyla. Bir taraftan fikre sıcak baktığını söylerken diğer taraftan “kötü olan hatırlanır” felsefesine uyarak Trainspotting’ten sonra bu filmde olmak istemediğini söylüyormuş. Danny Boyle ise aynı kadro olmadan bu iş olmaz diyormuş.

A Life Less Ordinary (1997)

A life Less Ordinary’de (imdb) (rotten tomatoes) (all-reviews) yine Ewan McGregor ile birlikte çalışarak “acaba bütün filmlerinde birlikte mi olacaklar” diye düşünmeme sebep olmuştu. Ama sanırım Danny Boyle’un bir özelliği de bu “tuttu mu gerisine devam” durumu. Ewan McGregor, senarist John Hodge, Alex Garland, Christopher Eccleston ve prodüktör Andrew MacDonald bunlardan bazıları. Bir söyleşisinde Ewan McGregor’un kendi filmleri sayesinde tanındığından ve star olduğundan dem vurmuş, sonuna kadar da haklıdır bence.

Filmde yerine bir robot alındığı için kızarak patronunun kızını (Cameron Diaz) kaçıran Ewan McGregor’a ikisini birleştirekle görevlendirilen iki melek eşlik ediyor. (Filmin sonundaki animasyonda çalan şarkıyı hatırlamıyorum, bilen varsa bi zahmet hatırlatsın bu arada)

The Beach / Kumsal‘ı “Di Caprio’nun oynadığı hiç bir filme gitmem ben” önyargısına kapılarak izlemedim, fakat seyredip te beğenen birini de göremedim şu ana kadar. Onun için direk es geçiyorum bu filmi.

28 Days Later (2002)

Gelelim 28 Days Later’a (official) (imdb) (rotten tomatoes) (trailer), Alex Garland’ın senaryosunu yazdığı filmde Shallow Grave’den hatırladığımız Christopher Eccleston’da oynuyor. Maymunlar üzerine araştırma yapılan bir laboratuardaki maymunların serbest kalmasıyla başlıyor film. Maymunların üstünde deney yapılmasını istemeyen bir kaç kişi serbest bırakmıştır onları fakat bir sorun vardır, maymunlar saniyeler içinde etkisi gösterebilen bir virüs taşımaktadırlar. Virüsün bulaştığı kişiler 20 saniye içinde zombi türü yaratıklara dönüşmektedirler. Hastanede yatmakta olan Jim (Cillian Murphy (imdb)) uyandığında ingiltere de neredeyse kiç kimsenin kalmadığını görür. Hastane, sokaklar, tüm şehir boştur; ta ki hava kararana kadar. Jim virüsün bulaşmadığı bir kaç kişiyle birlikte hayatta kalma mücadelesi verecektir.

Filmin ilk 6 dakikası sitesinde veriliyor, Londra’nın boş halini bir görün derim sorunsuz bir broadband’iniz varsa. Ayrıca filmin soundtrack‘ini de es geçmeyin tabi doğal olarak.

Açıkçası Danny Boyle‘un yavaş yavaş tükendiğini düşünen biri olarak büyük beklentilerle seyretmedim filmi ama bana göre iyi iş çıkarmış. Hele de ingiliz sinemasından şu ana kadar işe yarar bir korku filmi çıkmadığını düşünürsek görülmesi gereken bir film bence.

Not :

  • Donnie Darko (official) (imdb) (bir film) ile ilgili yazasım vardı çok ama bu çıktı ortaya, o boşluğu da birisi tamamlasın lütfen.
  • Daha önce sitede buna benzer bi yazı okudum yada yazdım gibi hatırlamıyorum, aradım ama hiçbirşey bulamayınca yazayım dedim. eğer varsa benzeri affola.