ve bir bayram arifesi… saat: 19:32 hafif.org’a birşeyler yazma çabasındayım. ama ne olmalı? herkezin ilgisini çekmeli. biraz uyandırıcı. ya da vazgeçmeliyim basit bir yazı olmalı. mutluluktanmı bahsetsem acaba! bana nasıl bakar diğer hafifçiler o zaman? salak olduğumu düşünürlermi? düşünenler olacaktır eminim.bayramdan bahsetsem, klasik yazımı olur. her önemli günden once ve sonra açılır ya konular; şöyle geçer, böyle olur.

  • ilk gün; koyun alınır, kesilir. bir yandan kesemediği için üzgün gözlerle bakan veletler. diğer yandan tanrının bize bahşettiği bu büyük günü kınayan, ve eylem yapan “Hayvanları Koruma Derneği” üyeleri, karşı yandan kesilen kurbana yiyecek gözlerle bakan yaşlı amca, bu yanda babam “oğlum sana doğru çek şu bacağı iyi yüzemiyorum ” (!)
  • ikinci gün; bayram ziyaretleri, babaannemin gözleri yine yaşlı ve yolumuzu bekliyor, büyükbabamın vefatinden sonra, her bayram ağlamaklı kadın. eş, dost, ahpap…
  • üçüncü gün; arkadaşlarla beraber geçecek güzel bir gün. akşam hangi barda noktalanır bellisiz.
  • dördüncü gün; en mutlu olacağım gün, sevdiğim insanla nişanlaniyorum. gerçekten seviyor(muy)um? bir karakaş, bir karagözemi kanıyorum yoksa? yoksa ben kendimde değilmiyim, bayramın ve nişanın heycanından ne dediğimimi bilmiyorum. neden hep bir çelişkiye esir düşüyorum?…belkide başka şeylerden bahsetmeliyim. mesela; hafif’ten… gerçi günümüzün konusu bu eskilerle ilgili baslik çok “tren” kısmın da…yo hayır ben daha hazır değilim sağlam bir yazı yazmaya. çok saçma olur burdaki yazı gibi diğerleride. biraz daha geri planda olup. daha fazla kitap okumalı, daha fazla yazar tanımalıyım. belkide yapamayacağım bir iş üstüne kendimi gazlıyorum. kimbilir…