yere batmış vefayı nasıl tutayım anneekmek mushaf çarpsın ki ben öpmedim o yarayısorarım sana, hayat bir mendile sığar mıben bir lak lak haylazlığında hohlarkenaynanakırış kırış bir sefa nakşoldu gün’ahımaekmek mushaf çarpsın ki ben öldürdümo ezeli riyayı!
yorumlar
en çok untouchable zen sevinecek bu şiire.
düşündürdü sözlerin beni, bir an kala kaldım,sonra acaip renkli bir solucan deliğinden kaydım..ulaştım bir aydınlık, küçük odaya,yıllar, onyıllar evvelki bir ana daldım..yatağın üzerinde kırmızı, mavi renkli battaniyesi,odanın duvarlarında bab’annemin huzur veren sesi..içimde bir inanç, cici çocuklara armağan getiren kuşlara,yastığımın altında küçük bir şekerin hışırtılı naylon sesi..nasıl bir inanç, nasıl bir kabulleniştir bu..?bir küçük şekerle buluyordum mutluluğu..şimdiki tamahkâr nefsimi düşündünkçe,delip, parçalamak istiyorum ten denen bu kabuğu..
Tebessüm ettim…
ben den de bir tebessüm.
sevgili üstat, şiirlerinle hafifteki karmaşayada son vermiş oluyorsun farkında mısınız?Hastalıklı bir romantizm tuzağından kurtulup,sloganlar söylemek yerine,samimi duygularını dile getiren kardeşimizi kutluyorum.daha da önemlisi , tavır ve söyleyişin 70’li yılların getirdiği serüveninin bir uzantısı olmaktan uzak oluşudur….
ne demiş mefkud rumuzlu hafif üyesi:çok önceden şiir/siz/dim.şiir şimdi benim.benim bir mezbahada kesik bedenim…devinim içinde sümsük ellerim…hadi ayırın dizelerimi dizimden de, rahat edin!rahat eden martin eden olsun bitsin!bitsin beş “şapel” abaltimore’da!