Çamaşır suyunun kesif kokusu çocukluğumdan beri beynimin koku ile ilgili bölümüne yer etmiştir. Dezenfekte için kullanılan bir şeyin böyle kokması ne garip. Bir yandan da, ıslak –bilmiyorum neden ıslak ama ıslak işte- bir koku diye de düşünürüm. Temizlik yaptıktan sonra, annemin yanına oturduğumda hissederdim. Özellikle ellerine sinerdi.
Annem dışındaki, Çamaşır Suyu Kokulu Kadınlarla tanışmam üniversitenin ilk yılında okula gelip giderken kullandığım otobüste oldu. Sabahtı. Hıncahınç dolu ve tabi ki havasız bir otobüsün yan tarafındaki “harp malulü ve gazi” koltuklarının yanında ayakta durabilme şansı bulan kişilerdendim. Birden o kokuyu hissettim. O zaman şunu farkettim daha once ev dışında hiç bu kokuyu duymamışım. “Nerden geliyor ki şimdi bu?” Etrafa bakındım, kokunun geldiği tarafa yöneldim. İşte!!. 30-35 yaşlarında gündelikçi bir kadındı. Tam omzumun yanında otobüsün tutamaklarına uzanmış, son derece biçimsiz ve rahatsız biçimde sağ arkamda duruyor. Biraz açıldım geçebilsin diye. Tam tahmin ettiğim gibi açılan boşluktan zırt diye geçti. Ama bana hiç bakmadı-ki bunu da tahmin ediyordum. Utangaç ve tombul yanaklıydı.
Sonraki günlerde aslında otobüsün nerdeyse yarısının gündelikçi kadınlardan oluştuğunu farkettim. Hepsi birbirini tanıyordu nerdeyse. İnce sesleri ve yöresel ağızlı konuşmalarıyla birbirlerine gündeliğe gittiklerinde yaptıklarını, çocuklarını, kaynananlarını ve yemek tariflerini anlatıyorlardı. (Ama kocalarını hiç anlatmıyorlardı.) Sürekli telaş hali hakimdi. İnecekleri yere yarım saat mesafe bile olsa 5 dakikada bir başörtülerinin bağını sıkıp pencerelerden dışarıya bakmayı adet edinmişlerdi. Geç kalmak kötüydü. İnecekleri duraktan iki ya da üç durak once kalkıp kapıya gitmeye başlarlardı. Öyle hissederdim ki asıl telaşları, gündeliğe gittikleri yere yetişmek için değil, eve dönüşü hızlandırmak içindi. Doğumlardan deforme oluş vücutları, çalıştıkları yerlerden verildiği belli olan giysileri olurdu. Bu giysilerden üzeri simli ve parlak olanlarını tercih ederlerdi.
Ancak ne kadar dalmışsam kendime unutmuşum onları.Onlar hala varmış. Dün orta kapının önünde ayakta kitap okumaya dalmışken, burnumun dibinden bir el geçti. ACE parfümlüydü. Kafamı kaldırdım baktım bir süre, hala telaşlıydı. Sağa sola baktı hızla, baş örtüsünü sıktı yine. Kapının açılmasıyla inmesi bir oldu…
yorumlar
Oldum olası hep onlardan kaçmak istemişimdir ama haftada bir günüm zehir olmasına engel olamamışımdır. Eve temizliğe gelen o temizlikçiyi çekmek bir ızdıraptır benim için.Yabancı müzik dinlerken sana tuhaf tuhaf bakışları telefonda konuşurken gene aynı bakışlar sanki ben uzaylımışım gibi hissettiriyor bana. Onları bu halleriyle kabullenmek zorundayız diyorum ama sinirlerimin bozulmasına da engel olamıyorum
Uzunca bir zaman oldu annemin temizlik yaptığında duyduğum rahatsızlık hissi. Okul ve iş nedeniyle uzak kaldık evden. Ancak özel günlerde, hep bir telaşla vardık eve. Geçen 4 sene de yurtta kalıyordum. Yurdumuzda yaşlı göçmen amcalar temizlikleri yapıyordu. Onlar için bu iş zorunluluk ve para kazanmaktı sadece. Aldıkları maaş da asgari ücretten bile düşük olan bu yaşlı insanlar; her gün sabahın köründen akşama kadar yok odaları temizle, yok tuvaleti temizle, yok koridoru temizle; iki büklüm yaşlı halleriyle acı acı dolaşıyorlardı ortalıkta. Çoğu zaman dertleşirdik onlarla. Hepsinin ayrı bir hikayesi vardı. Göçmenlerdi; yaşları 50 nin üzerinde; geldikleri yerde aldıkları iyi bir eğitim vardı. Şimdi ise geride kalan sadece temizlikten buruşmuş elleri vardı. Yurt ortamında ACE kokusu kadar olmasa da temizlendiğini hissettiren tatlı bir koku vardı.
Eve çıktım şimdilerde. Herşey bana kaldı. Bazen sabahları kalkıp eve bakıyorum savaş meydanı gibi geliyor bana. Dünkü yemeğin kokusu da cabası. Eve toparlıyorum önce. Sonra güzel kokulu temizlik eşyasını döküyorum leğene, üstüne de sıcak su. Sonra da yerleri siliyorum. Evden çıkıp geziyorum biraz. Eve geldiğimde duyduğum o güzel koku rahatlatıyor beni. Yüzüme bir tebessüm geliyor hemen.
Şunu da belirteyim elimdeki o kokudan da hoşlanıyorum. Bir şeyler yapmış olmak çok sevindiriyor beni. Başkası bu kokudan rahatsız olur banane.
Bizim apartman merdivenini temizleyen bir teyze var. Tatlı mı tatlı bir o kadar da şişman ve kısa. Komik ve sevimli bir tipi var. Bu insanlar bana hep canayakın ve saygıduyulası gelmiştir.
Toplumuza baktığımızda çoğu bayan okul yaşamını bitiremeden , kendi ayakları üzerinde duramadan yaşama başlıyor. Bu tarz insanların en onurlu yapabilecekleri iş bu. Kendilerini kanıtlayabiliyorlar, para kazanabiliyorlar, ayakları üzerinde durabiliyorlar bu şekilde. En güzeli muhtaç olmuyorlar.
Bu tıpkı (izleyenler için söylüyorum) Rezervuar Köpekleri`nde garson kız tartışmasındaki gibi. Bu temizlikçi teyze ve amcalara saygı duymak gerekiyor.
başlıkta katılıyorum yazmışsın. eğer yaptığım tespitlere katılıyorsan, aynı fikirde olduğumuza ve benim dışında birilerinin de benim gördüklerimi görmüş olmasına sevindim. ancak ben senin yazdıklarına, yani onların seni rahatsız etmesi kısmına, katılmıyorum. kendi açımdan söylemek gerekiyorsa, beni rahatsız etmediler şu ana kadar. eğer yazımdan beni rahatsız ettikleri yönünde bir sonuç çıkarttıysan sanırım bir yanlış anlaşılma oluşmuş. amacım sadece onlardan bahsetmek ve bana hatırlattıklarını yazmaktı. bunları yazarken senin onlardan rahatsız olmanı tartışmadığımı, sadece arada-eğer varsa- bir yanlış anlamayı ortadan kaldırmayı amaçladığımı da belirteyim.