bildirgec.org

bi_ihtimal

11 yıl önce üye olmuş, 13 yazı yazmış. 21 yorum yazmış.

Çamaşır Suyu Kokulu Kadınlar

bi_ihtimal | 06 March 2002 10:17

Çamaşır suyunun kesif kokusu çocukluğumdan beri beynimin koku ile ilgili bölümüne yer etmiştir. Dezenfekte için kullanılan bir şeyin böyle kokması ne garip. Bir yandan da, ıslak –bilmiyorum neden ıslak ama ıslak işte- bir koku diye de düşünürüm. Temizlik yaptıktan sonra, annemin yanına oturduğumda hissederdim. Özellikle ellerine sinerdi. Annem dışındaki, Çamaşır Suyu Kokulu Kadınlarla tanışmam üniversitenin ilk yılında okula gelip giderken kullandığım otobüste oldu. Sabahtı. Hıncahınç dolu ve tabi ki havasız bir otobüsün yan tarafındaki “harp malulü ve gazi” koltuklarının yanında ayakta durabilme şansı bulan kişilerdendim. Birden o kokuyu hissettim. O zaman şunu farkettim daha once ev dışında hiç bu kokuyu duymamışım. “Nerden geliyor ki şimdi bu?” Etrafa bakındım, kokunun geldiği tarafa yöneldim. İşte!!. 30-35 yaşlarında gündelikçi bir kadındı. Tam omzumun yanında otobüsün tutamaklarına uzanmış, son derece biçimsiz ve rahatsız biçimde sağ arkamda duruyor. Biraz açıldım geçebilsin diye. Tam tahmin ettiğim gibi açılan boşluktan zırt diye geçti. Ama bana hiç bakmadı-ki bunu da tahmin ediyordum. Utangaç ve tombul yanaklıydı. Sonraki günlerde aslında otobüsün nerdeyse yarısının gündelikçi kadınlardan oluştuğunu farkettim. Hepsi birbirini tanıyordu nerdeyse. İnce sesleri ve yöresel ağızlı konuşmalarıyla birbirlerine gündeliğe gittiklerinde yaptıklarını, çocuklarını, kaynananlarını ve yemek tariflerini anlatıyorlardı. (Ama kocalarını hiç anlatmıyorlardı.) Sürekli telaş hali hakimdi. İnecekleri yere yarım saat mesafe bile olsa 5 dakikada bir başörtülerinin bağını sıkıp pencerelerden dışarıya bakmayı adet edinmişlerdi. Geç kalmak kötüydü. İnecekleri duraktan iki ya da üç durak once kalkıp kapıya gitmeye başlarlardı. Öyle hissederdim ki asıl telaşları, gündeliğe gittikleri yere yetişmek için değil, eve dönüşü hızlandırmak içindi. Doğumlardan deforme oluş vücutları, çalıştıkları yerlerden verildiği belli olan giysileri olurdu. Bu giysilerden üzeri simli ve parlak olanlarını tercih ederlerdi. Ancak ne kadar dalmışsam kendime unutmuşum onları.Onlar hala varmış. Dün orta kapının önünde ayakta kitap okumaya dalmışken, burnumun dibinden bir el geçti. ACE parfümlüydü. Kafamı kaldırdım baktım bir süre, hala telaşlıydı. Sağa sola baktı hızla, baş örtüsünü sıktı yine. Kapının açılmasıyla inmesi bir oldu…

bono CEO’lara küfür etti mi?

bi_ihtimal | 03 February 2002 21:10

bugün hürriyet gazetesinin ilk sayfasında bir haber yayınlandı. başlığı şöyle idi “zengin sofrasında U2 şoku”. Habere göre U2 Dünya Ekonomik Forumu dahilinde yapılan ve dünyaca ünlü şirketlerin yöneticilerininde katıldığı yemekte “Anasını sıktığımının çocuklarının şirketçiliği” (anlayın işte) diyerek bir skandal patlattı. Bunun üzerine ABD Hazine Bakanı o’Neill tarafından sert bir dille uyarılan Bono, hiç bu lafları etmemiş gibi sahneye çıkıp şarkısını söyleyip gitti. Haberin altında başka sütunda da Bono’nun daha önce yaptıkları felan anlatılmış. Otobüste okudum eve geldikten sonra okuyan var okumayan dur ben bunu hafif’e göndereyim dedim. Neyse efendim, geldim açtım Hürriyet’in internet sayfasını hiç bir şey yok. Aradım taradım ulan sitenin hiç bir yerinde yok böyle bir haber haber. Hayda.. O zaman ben, cnn’e veya msnbc’ye bakiim de yurt dışı kaynaklarda öğreneyim bir işin aslını dedim. Sizin de görebileceğiniz üzere, böyle bir olay olmadığı gibi Bono, Gates ve O’neill ile can ciğer kuzu sarması fotoğraflar çektirmiş. Sonra Gazeteyi inceledim, haber yabancı bir haber ajansı tarafından değil, Hürriyet New York temsilcileri Doğan Uluç ve Gila Benmayor tarafından hazırlanmış. Bir de fotoğraflarını basmışlar haberin sonuna,[görüldükleri yerde tutuklanmak üzere :)] Düşündüm şimdi bu adam ilen kadın bu haberi uydurmamışlardır herhalde? Tam bilememek ile birlikte belki “fuckin” ya da “bastard” gibi şeyler söyledi belki de bu arkadaşlar da “aha yakaladık haberi” diye gönderdiler. Peki yanlış anlaşılma olsun ya da oldu, niye bu haber kaldırılmış siteden ya da belki de hiç koyulmadı? Bilmiyorum. Hala bir umudum var böyle salakça bir hata yapılmayacağına dair. Gören duyan olursa bi şey yazsın lütfen.Olmaz ki ama abi bu kadar ya üff yani..

kız arkadaşım manyak mı?

bi_ihtimal | 31 January 2002 00:02

bu arkadas eskiden beraber olduğu kadının bir manyak olduğunu anlatmak için bir site yapmış. Kadının bir ay içerisinde bıraktığı 53 adet telesekreter mesajını da mp3 formatında sitesine yerleştirmiş. İngilizce biliyorsanız 1’i ve 53’ü dinleyin derim :). Bu faydalı sitede ayrıca, kız arkadaşınızın bir ruh hastası olup olmadığını anlamak için cevaplandırabileceğiniz bir test ve ayrıldığınız kişiye gönderebileceğiniz gıcık e-kartları da bulmanız mümkün…

abartan korsanlar

bi_ihtimal | 21 January 2002 00:43

şahane grup portishead uyarıyor taklitlerimizden sakınınız…. Hayır anlamadığım yahu cd kopyalayıp bir tebiyesizlik yapıyorsun..da kardeşim yani gruptan habersiz yeni albümünü çıkarmayın bari :)) bu arada bilmiyorum gördünüz mü… levent kırca “SON” filminin galasından önce istiklal caddesinde dolaşırlen korsan cd satıcılarını görünce, “son filmimin cdsi geldi mi?” diye sordu :))) çok güldüm

eczacilarin eylemi

bi_ihtimal | 16 January 2002 00:03

Bugün bir eylem vardı. Sanırım herkesin haberi vardır. Eczaneler kepenk kapattı. Açık olanlar da gerekeli ilaçlar dışında satış yapmadılar. Bu duruma tepki gösteren sağlık bakanlığı, bu eczaneler ve bu eylemi organize eden eczacilar odasi hakkında suç duyurusunda bulundu. Ve her seferinde duyduğumuz klişe tabirle olan yine halka oldu. Bir ülkede bu kadar çok ikilem ile uğraşmak sizi de yormuyor mu? Bir yanda demokratik tepki hakkı diğer yanda yaşam hakkı. Hem bir çok hukuki metinde hem de saf akılla yapılan değerlendirmede hem birbirinin gereği hem de tamlayıcısı olan bu iki hak geldi ve çarpıştı bu ülkede. Eczacısınızdır, eczacıları haklı bulursunuz, hastasınızdır Bakanlığı haklı bulursunuz. Haklı veya suçlu bulmak yeterli mi peki? Bunu da bilmiyorum. Ama bildiğim, temel hak ve özgürlüklerimiz bu şekilde yozlaştıkça, yozlaştırıldıkça daha çok uğraşacağız bunlarla. Yazımı bitirirken, hep traji-komik bulduğum ilaç firmalarına ait bir kaç siteye bakmanızı tavsiye edeceğim. Ölüyor musunuz???? Verin parasını kurtaralım…