Özlüyorum sen olsan dahi yanımda seni özlüyorum. Nedir bu doyumsuzluk? Yanlış anlama sorgulamam bu duyguyu. Sadece merak ederim tek kalınca. Beni hayata sımsıkı bağlayan (ölmekten gerçekten ölmekten ilk defa bu kadar korkutan) ilk duygudur bu benim için. Ne yaparsam ne yaptırılırsa bana devam etmem için, bunlara yaptım demek için en güzel nedenim. İnan sıkışıyor kalbim şu an. Nedeni çok basit kalbim diyor ki anlatamazsın sana yaşattığımı ve ben gene de zorluyorum kendimi, beynimi anlatabilmek için. Ama her seferinde kalbim haklı çıkıyor ve asla yeterince anlatamamış oluyorum bu duyguyu. Elimden tek gelen sesine, tenine, kokuna, beynine, varlığına teşekkür etmek. Bana yaşattığın her ana teşekkür etmek. Sen çıkana kadar karşıma kimseyi hissedemedim ben. Ve inanmadım da hissedebileceğime. Belki tek sebep inançsızlığımdı. Dokunduğum herşey sadece bilinmeyenim, dokunulan ben sadece bir hiçti. Kendime dokunmam bana hayttaki soğukluğumu, sadece bir kum tanesi kadar ufak ordan oraya rahatça savrulan biri olduğumu anlatırken herşey değişti ve ilk defa kendimi var ettim. Küçüklüğümde inanması güç hatta hala kendim bile yaşandığına inanamadığım feci karanlık hileler gördüm. İnsanlar bu hilelerle diğer insanları derinden yaraladılar ama hiç bir zaman fark etmediler. Ve ben gücün ve artık emin olduğum gücümle hilesiz bir hayat yaşamayı seçiyorum. Ama anlatcak çok fazla şey varken ben dolanıyorum hala harikalar yaratan harfler arasında. Bir daha ki yazı ve ondan sonra ki yazı adım adım yaklaştıracak beni anlatabilmeye. Ve özlüyorum seni sensiz ya da senli. Adım atabilme yetimi kaybetmemek dileğiyle hoşçakal…