Herkes bir kelimeyi ucundan tutmuş beğediğine beğenmediğine söyleyip duruyor, dünün din politakcıları bu gün liberal, koministleri en kapitalistten daha “das kapital”, faşistleri solcu, bir tek değişmeyenleri her devrin adamları…..
Bu ülkenin herşeyi başka, biri çıkıyor öbürüne faşist diyor birileri barlarda oturup hala “Zap Suyundan” hikayeler anlatıyor…Merak ediyorum o birileri yani bu ülkenin pek işbilir insanları ve dahi bir mikrofon uzatıldığında yönetici kesilen halkı ne zaman bir şeyler üretecek. Falan filana sen bir şeyin istisin deyince bir şeyler değişiyor galiba, benist bundanist sonraist hepist böyleist konuşupist yazıcamist veist dahist bütünist ististler, cıist, cüist hattaist öf yazması bile miğdemi bulandırdı. Ne kadar ist o kadar kandırılmış adam.Ben derim ki ideolojiler adamların adamlıklarını öldürmek için uydurulmuş saçmalıklardır. Bunu ister vekiller söylesin ister filozoflar….Size hep istsizlikler diliyorum…
yorumlar
istsizsim deyince bir şeyler değişecekse artik ‘istsizim’ diyeyim ben.
ya arkadaşlar ideoloji matematik, fizik gibi bir şeydir, yaşamda somut tanımı vardır. ağızda bir sakız filan değildir.
aslında “izm”lerden nefret ederek tam da kapitalizmin istediği duruma geliniyor maalesef. çünkü alternatif bir ideoloji olmaksızın kapitalizm de hep baki kalır. siyasetten uzak, “öeeehhh” şeklinde bir gençlik arzulanan bu devamlılığa tıpatıp uyuyor.
ha bir şey daha, her bilmemneistim diyen bilmemneist olmayabilir, ama bu durum bilmemneizmin varolmadığı anlamına gelmez.
Türkiye’de bir ideoloji görebiliyormusun sen? Ya da bundan önce gördün mü hiç?
Kendi ideolojisini savunan biri çıkıp herşeyiyle bana cevap versin ben de ona Türkiye’de ideolojisinin neden gelişmediğini daha doğrusu benimsediği ideolojiyle tam zıt olduğunu açıklıyayım.
ideolojilerden hoşlanmıyorum.çünkü her zaman kağıt üzerinde kalıyorlar.
açıyorsun bi kitabı anlatıyor kapitalizmi,sosyalizmi,faşizmi cartı curtu…
sonra televizyonu açıyorsun,sokağa çıkıyorsun;o ideologları görüyorsun,belli bi ideolojinin içerisinde bulunan şahıslarla karşılaşıyorsun.apışıp kalıyorsun,tabiri caizse…"0" alaka sezinliyorsun,yazılanlarla yaşananlar arasında.ee sonra ben ideolojilerden hoşlanmıyorum diyince apolitik,kapitalizmin yolunu temizleyen adam oluyorum.lakin kapitalizmden de hoşlanmıyorum,para eksenli anlayışından da…
şuna inanıyorum hiç bir şey sonuna kadar haklı ya da doğru olamaz.en iyi görünen,iddia edilen ideolojiler de dahil…
beatnick demiş:"her bilmemneistim diyen bilmemneist olmayabilir, ama bu durum bilmemneizmin varolmadığı anlamına gelmez."
doğru,haklı olabilirsin.
ama bilmemneistim diye geçinen bu kadar çok şahıs olursa,temeldeki bilmemneizmi görmememizi engellerlerse;insan doğal olarak o bilmemneizmin varlığından,gerçekliğinden,geçerliliğinden şüpheye düşüyor.bu durumda bilmemneizmden şüpheye düşenleri kınamaktansa,bilmemneist geçinenlerle uğraşmak daha mantıklı olmaz mı?
belki de bilmemneizm durumunda bir anormallik vardır.bilemiyorum…
"Yirmi yaşındayken semaya ve onun örttüğü pisliğe karşı verip veriştirilir, sonra bundan bezilir"
demiş Cioran.
Yirmi yaşında olmasa bile yaşamımızın bir bölümünden sonra kendini doğrular bu yargı. Evet hepimiz ist’leri, izm’ leri çıkarlarımızla yoğuracağız ve diğer insanlara sunacağız…
ideoloji dediğiniz hayatın bütününü açıkladığını idda eden bir dogmadır. türkiyede de bir avuç elitin cumhuriyet kurulurken yukarıdan aşağıya uygulamaya çalıştığı bir modernleşme politikasına ek olarak kemalist ideolojisi vardı. marks ideolojilerin yanlış bilinçlenme olduğunu ve ancak sınıf bilincine erişildiğinden ideolojilerden kurtulabileceğimizi söyler. marksa inanmamak da serbesttir. mümkündür. mevzu şudur hiçbir insan kurmacası gerçekliği bütünüyle açıklamaya yetemez. hepimizin sınırlıdır dünyası çünkü. ben bu yüzden hoşlanmam ideolojilerden, tanrılara karşı durup tanırılığa soyundukları için.
hepsi palavra. elbette yaşamda yerleri var ama önce iş görelim. çalışalım. uğraşalım. ondan sonra bilmemnist olalım. Bilmemnizm yanlısı olmak bana göre bu ülkenin koşullarında bir dine körü körüne bağlanmaktan daha farklı bir anlam taşımıyor. Tanrı’nın varlığını kendi açısından sorgulamayan, neden inandığını ve neye inandığını bilmeden çocuğunu vaftiz ettiren bir koyu katolik aileden farkı değiller bence bu "bilmemnist"’ler.Bir tarafa kaymak için temeller sağlam olmalı. Bizdeki temeller ilk büyük depremde beynimize çakılacak olan İstanbul viyadükleri misali aşınmış, çatlamış… Hala ayaktalar ama nereye kadar?Küçük tartışmaları bırakıp ülkenin gerçeğine realist yaklaşmak belki somut sonuçlar elde etmek için atılan ilk adımlar olabilir…