İlkokulda yazdığım ilk kompozisyonun aziz hatırasına…

Güzel bir bahar akşamıydı, aynı apartmanda oturma talihsizliğine eriştiğimiz evsahibine rastlamış ve bozulan kombi’sinin tamiri için ödediğimiz parayı kiradan düşmesini rica etmiştim ki; açtı adam ağzını, ben yumdum gözümü, bir güzel dalaştık!

“Ödemiycem!” dedim kirayı, sonra “-sahip” rahatsız etmeye başladı, arıyor tarıyor filan.
Ev arkadaşlarımla Seinfield seyrediyorduk birgün, oradan aklıma geldi, tamam ödeyeceğiz ama Cosmo’nun yaptığı gibi, hepsini bozuk para olarak: 150 milyon! Önce çok cazip ve eğlenceli ve aşağılayıcı geldi bu intikam planı. Sonra işyerine gidince kendi kendime terapi yaptım: Aramızdaki kavgayı daha da büyütmekten başka bir işe yaramayacaktı bu fikir. Ben kendi kendimi sakinleştirmeye çalışırken, dâhiyane fikrimi duymuş olan deli ev-arkadaşlarım lafımı hiç sektirmeden çalışmalara başlamışlar bile… Gün boyu çevre semtlerdeki bilumum bakkal, market -ve hatta- gross marketleri dolaşmış, mağduriyetimizi anlatmış ve onların takdir duygularıyla, eve bırakmak gafletinde bulunduğum paranın 100 (yazı ile yüz) milyonunu öğütüp bozuk para halinde sırt çantasına doldurmuşlar. Eve geldim ki bir de ne göreyim: İki kafa-dar, yayılmışlar salona şıngır mangır bütün paraları sayıyorlar. Bir yandan da gülüyorlar, bak ne iyi yaptık, bütün gün dolaştık ama değdi doğrusu, acayip eğleniyoruz der gibi. “Hayııııır!” Siz beni öldürmek mi istiyorsunuz?!..Gayet karikatürize olmuş bir halde bankamatiğe yollandığıma mı yanayım, bi 100 milyon daha çekip kirayı tamamlayıp kapıcıyla gönderdiğime mi yanayım! Kira parasını zarfa koyarken arkadaşım boynunu büküp,”Bari, hiç olmazsa bunları bozuk ver!” diye beş tane bir milyonluk uzatınca kıramadım…

Uzunca bir süre hiç bozuk para sıkıntı çekmedik, marketteki kasiyerler sanki bütün ev sahiplerinden ezilen kiracıların öcünü almışız gibi dostça gülümsediler, pantalon ceplerimiz delindi…Ama olsun, bir ideali-ucundan da olsa- gerçekleştirmiştik ya…

Sonradan öğrendim ki demir paraların hukuki olarak bir değeri yokmuş, yani adam istemese almayabilirmiş.

“Dikkat! TV’de izlenen olaylar göründüklerinden daha komik ya da daha can sıkıcı olabilir.” diye bir uyarı yazısı yazmadıkları için TV üreten firmalara dava mı açsam acaba? Hayır başka bir bölümde Cosmo bunu yapıyordu da sonra…