(yazının ilginizi bu kadar iteceğini farketmemiştim. yine de konu üzerine konuşmak istediğimden burada günlük olarak tekrarlıyorum.)İnternette kayboldum. 3 gün aç susuz gezdim de sonunda elektrikler kesildi, ben de düşüp bayıldım. Temizlikçi kadın geldi buldu beni. O günden beri pek de kendime geldiğimi söyleyemem. “Herşey elimizin altında” değil mi? “Ne dilediğine dikkat et gerçekleşebilir!” derler ya, ona doğru gidiyoruz. Enformasyon otobanında herşey var. Bu siteleri yapanlar da insan değil mi? Bir takım değerlendirmeler sonunda birşeyleri internete koymaya, paylaşmaya değer buluyorlar. Bütün bunların da bir amacı var. Hem bu bilgileri alıp adamların amacını, tarafını anlamaya çalışırsanız işlerin nasıl karıştığına ağzınız açık bakakalırsınız. Bütün bu bilgiler birileri tarafından, taraflı olarak geliyor. Tabii bilginin tarafı filan olmaz, ya doğrusu ya yanlışı olur da. Eksiği, gediği, yalanı dolanıyla birlikte ne taraftan geldiğini anlamaya olanak olmayan bir ton şey var.Kulaktan dolma bilgiler ansiklopedisinde şöyle diyor; LPG maddesi aslen benzinden daha pahalı bir maddedir. Arabalarda kullanılması, atmosfer için zararı daha azdır ama petrol hammaddesi kullanım miktarı ve işleme biçiminin benzinden bir adım ötede olması yüzünden, benzinden daha masraflı olur. Yani bir insan bunu seçecekse, çevreci sebepler için seçer. Halbuki, durum böyle değil, memlekette LPG fiyatı ne kadar da düşük ve taksiler ne kadar da ucuza gidiyor artık. Efenim, bunun da sebebi vergilermiş ve de benzin üzerinde %300 kadar olan vergi LPG üzerinde %3-5 falanmış. Merak ettik tabi, neden? LPG takalım mı arabaya, iyi gelir mi bu dünyaya? Arayalım google’da, bi milyon sayfa bir anda! İngilizcem var biraz, almanca fransızca sallanmakta. Yarım saatlik boşuna çabadan sonra, bu konuda bana bir şey söyleyecek bir sayfa bulamayıp vazgeçiyorum. Ama tüp müp patlar diye yine de korkup, ‘kurşunsuz süper’e devam ediyorum.(süper diye bir şey varken normal ne oluyor? Motoru bozar bu herhalde) Reno ilk LPG’li arabayı fabrikadan çıkarana kadar beklemek en iyisi.Belediye seçimleri geliyor. Melih Gökçek Ümitköy’e kadar durak yapımına başladı. Birsürü fore kazık var yerlerde, birsürü de kocaman delik. Bunların arasında tünel var mı acaba? Bilmiyorum. Metroyu Karayalçın yaptı diyorlar, Batıkent’e gideni de mi? Keçiören’e gidene ne demeli? Ümitköy’e bu metro gider mi? Yoksa bu delikleri delmek daha işin %10’u mu? Melih Gökçek; “ben müteahhitlere para vermeden yaptırıyorum” diyor. Diğerleri, “belediyenin ödeneğiyle tuzlu çekirdek aldı” diye iddialaşıyorlar. Herkes birşeyler diyor.Google’a küstüm bir önceki kavgamızdan sonra. Öncelikle, parayı bastıran, arama motorunda ön sıraları kapıyor. Herkes sayfası hit alsın diye “keyword” kısmına ağzına geleni yazmış zaten. Çık işin içinden.İstanbul’dan dönüyorum, her tepede dört adet direk. Telsim, Turkcell, Aria, Aysel. Esasında, her kapsama alanında bir direk yetiyormuş. Telsim oraya direği önce diktiyse, geri kalanlar onun kapsamasını kullanıp, ona kira verebiliyorlarmış. Tabii bu iş karı düşürüyormuş. Öte yandan kapsayıp kapsanmadığın da rakip firmanın insafına kalıyor(kirli yarış.) Şimdi, telefonlarımız oldukça ucuza çalışıyor anladığım kadarıyla. Bunun sebebi de, oraya bir yerine dört direk dikilmesi. Dört katı demir, elektronik malzeme ve insan emeği harcanması! Daha fazla harcayıp daha fazla kazanılıyorsa bana bir bit yeniği var gibi gelir. Bu işin bir de radyasyon boyutu var tabii! Belki de yoktur tabii(elveda google.) Dört kat fazla mı radyasyona maruz kalıyoruz yoksa radyasyon miktarı, cep telefonu sayısıyla mı orantılı? Bu baz istasyonlarını yabana atmamak gerekir, sinirsel dengelerle oynuyormuş diyorlar. Sinir yapıyor, sinir bozuyor, beni sinir ediyor, sinirlendiriyor. Eğer durum böyleyse, her 4 direkten 3’ünün yıkılması gerek. Durum öbür türlüyse, cep telefonumu çöpe atmam gerek.Ortaçağdan bu yana neler değişti? Ortaçağın karanlığında Augustinus’la Oakham’lı William nasıl çarpışır? İşte çağımızda, bilgiye ulaşma yolları öyle rahiplerin filan elinde değil artık. İsteyen istediği bilgiyi buluverir. Google’ı çözen filozof oluverir. Bu sebepten herşey mümkündür, herkese açıktır. Taşın altından kalkıp zirveye tırmanmak mümkündür. İnsan azmetsin herşeyi yapar. Bak Bill Gates, orta halliymiş. Doğuş da sokaklardan gelmiş. Ortaçağ’da da kılıç kuşanıp dağa çıkmak mümkündür. Bu kişi de zengin olup, bütün nimetlerden faydalanabilir. Yazı yazmayı bilmesi de gerekmez. Ama internet bize ışık tutacak, bizi bu ortaçağ karanlığından kurtaracak.Ya bana aydınlık bir yol işaret edin ya da; harcamadan onlar beni harcıyacağım hepsini. Bu konularda tarafsız bilgisi olan birileri bana tarafsız bilgi kaynaklarını göstersinler, biz de internette hakikate ulaşmanın yollarını saptamaya çalışalım. Eğer kimse de çıkmazsa ortaya, kafama baby700 pislesin.