Babam birçok iş denemiş hayatında. Berber çıraklığı, garsonluk, fedailik, ayakkabı tamirciliği, mobilyacılık… Yığınla iş. En son elektrikçilik yapmaya karar vermiş ve yaklaşık 20 senedir de bu işi yapıyor. Ufak bir dükkanı var. “Gül Elektrik”. Birgün benden kendisine bir kartvizit hazırlamamı istedi.

Benim de hoşuma gitti aslında. Babam için bir kurumsal kimlik tasarlayacaktım. Çalıştım biraz üzerinde, değişik tasarımlar oluşturdum. Gayet modern oldu. Hepsinden çıkış aldım güzelce maketlerini yaptım. Sıra babama sumum yapmaya geldi. Sanki bastırmışım gibi cüzdanımdan çıkardım ve tek tek uzattım kartvizitleri. Hepsini beğendi. Hatta arkadaşlarına gösterdi, onların fikrini aldı. Ben karar vermesini bekliyordum.”Bunun bi de yatayını yapar mısın?” aşamasında bırakmıştım işi. Uzun zamandır da bakamıyordum. Geçen akşam beraber otururken “oğlum gel bak bi fikrim var kartvizit için” dedi. “Bi gül yapsan şöyle ortaya yanına da elektrik yazsak, nasıl, güzel olmaz mı?” dedi. Hemen savunmaya geçtim. Öyle olur muymuş, hiçbir ciddiyeti yokmuş öyle bir kartvizitin… Hiç dinlemeden bilgiç bilgiç anlatıyordum; kurumsal kimlik, şirket olma ciddiyeti, herşeyi biliyordum orada.

Sonradan dank etti. Niye?? Neden olmasın? Doğru ne? Her gün gördüğün o boktan darmadağın kompleks ıvır zıvırlar o kadar doldurmuş ki beynimizi, basit düşünemiyoruz. Kendimizi o kadar kaptırıyoruz ki karmaşıklığa basit şeyleri görmüyoruz bile. Küçük şeyler mutlu edemiyor bizi. İş istiyorsun, çok yükseleceksin. Para istiyorsun, zengin olacaksın. Yetecek kadar değil, harcayamayacağın kadar. Niye??

Utandım kendimden…Babam dönüp “eşşek herif” deseydi ne kadar da rahatlardım.