Zena el-Khalil‘den (Beyrut’lu bir kadın ve de sanatçı) http://istanbul.indymedia.org/news/2006/07/136100.phpÖksürmeye başladım, ama neden bilmiyorum. Soğuk algınlığı değil. Sanırım strese karşı gösterdğim bir tepki. Bedenimi güçsüz hissediyorum. Ağzım hep kuru, ne kadar su içersem içeyim. Çok su içmekten korkuyorum, çünkü o da bitebilir!Dün gece, muhtemelen tüm hayatım boyunca yaşadığım en korku dolu geceydi. Öylesine yorgun ve bitkindim ki… günlerdir uyumadım. Sessiz bir an olduğunda, bu sefer karnımdaki ve kalbimdeki gerilim uyumamı engelliyor.Dün gece 15 bomba saydık Dahiyeh’e düşen (Beyrut kırsalı)… ve bunlar yanlızca bizim duyduklarımızdı. Gece kendime şöyle dedim: eğer en azından birazcık uyumaya çalışmazsam, yorgunluktan aklımı yitireceğim, ve beni öldüren şey bu olacak. Yemek de yiyemediğim için, fiziksel olarak güç kaybediyorum. Bu noktada bunlar hep psikolojik.Biliyorum, güçlü olmalıyım, ve olacağım; ama şu anki gidişatımı inkar edemem. Ve bence insanlar kahramanlık kadar, düşkünlük hakkında da birşeyler duymalılar. Birçoğumuz işleri yoluna koymak için yoğunca çalışıyoruz. Beyrut’ta koşturup, insanlara yemek, su, ilaç ulaştırmaya çalışıyoruz; iletişim işleri yapıyoruz, vs; ama bu bizim korkmadığımız, yorgun ya da hasta olmadığımız anlamına gelmiyor.Dün gece, şimdiye dek olan en kötü bombardıman altındayken, gürültüden artık o kadar korkmadığımı farkettim. Ne kadar da çabuk alışılıyor. En acıtıcı şeyin “BİLİNMEZ” olan olduğunu farkettim. Yarın ne olacak? Tüm bunlar ne zaman bitecek? Herşeyi yeniden nasıl kuracağız? Mülteciler geri gelecek mi? Güneydeki insanlar nasıl? Ve tüm bir ülkeyi cezalandırmak neden? Tüm bunların arkasındaki asıl plan nedir? Daha ne kadar kötüye gidecek?