Bayram deyince hemen çocukluğa dönülüp bakılır da, bir önceki gün olan arife söz konusu olunca, o “güzel” ve “masum” dönem şöyle bir anımsanmaz mı?.
Hemen şimdi burada, bir “geleneksel”, arife nostaljisi de yapayım diyorum izninizle:Bir zamanlar, bayramlıklarını arifeden giyen, sabırsız “Arife Çiçekleri” görülürdü sokaklarda ve çocuklar o gece, yeni alınmış pabuçlarıyla yataklarına girerlerdi..Tüm çocuklar, muhtemel bayram harçlıklarıyla neler alıp, neler yapacaklarını arifeden tartışırlardı..Ve en önemlisi, günler önceden kurulmaya başlandığında, bayramın yaklaştığını bize müjdeleyen “bayram yerleri” vardı.. Tüm arife rüyalarının en geniş, en renkli bölümünü kapsayan, “büyülü” bayram yerleri..Bugüne nazaran elbette çok daha yoğun yaşamıştım çocukluğumun arife sevinçlerini.. Evet.. Bayram değil arife sevinci!.Bir an için size şaşırtıcı gelebilecek bu sevincimin sebebi, arifenin biz çocuklara, bayram sevinçlerini de aşan bir coşkuyu yaşatmış olmasıdır sanırım.. Arife, uzunca bir tatil rahatlığı içinde yaşayacağımız bir bayramın, yani tahmin edilemez güzellikteki rüyaların içine dalmamızın başlangıcıydı bizim için..Ertesi gün bayram geldiğinde; ilk gün, tam anlamıyla “bir güzel esriklik” haliyle gelip geçerdi, ikinci gün, “tamamen renkli” o rüyadan yavaş yavaş uyanır, bir bakardık ki; arifeden hayali kurulmuşların gerçekleşmesi, oldukça şüpheli hale gelmiş ve daha da önemlisi bayram, ne yazık ki gün be gün hızla eriyip, tükenmektedir..Tamam!. Bu duygular çoğunuza çok abartılı gelmiş olabilir.. Ne yapayım ki, -hadi kötümserlik demiyeyim ama- bardağın boş tarafını görmek, benim karakterimdir; gerçi bu konuda kendimi çok da yalnız hissetmiyorum doğrusu.. Ne dersiniz?.Evet dostlar, benim bayramlarım hep arife günü başlar, bayramın ortasında, biter-di..