Eski bir dolmuşun içerisinde , cam kenarında adeta cam ile bütünleşmiş bir vaziyette bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra , daha önce hiç ayak basmadığım , hakkında hiç bir bilgiye sahip olmadığım bir şehrin sahil kenarındaki parkının en sakin bankında oturur buldum kendimi . Ben hala buraya neden geldiğimi düşünürken beklediğim yabancı geldi …Resimlerden tanıdığım bu yabancıyı ilk gördüğüm anda içimi nedensiz bir sıkıntı kapladı. Bu yabancıyı çok iyi tanıyordum onun hakkında edinmem öğrenmem gereken sadece tebessümleri kalmıştı , gerekte yoktu aslında öğrenmeye , çünkü içimde bir korku vardı ona karşı … nitekim korktuğum olduda …Birlikte gezfik , oturduk , çaylarımızı yudumladık . Zaman öyle hızlı geçtiki hiç farkına varmadan ayrılma vakti gelmişti… Onu tekrar görememenin hüznü ve sevincini bir arada yaşıyordum ve hüznü daha ağır bastı ağladım … Göz yaşladım birer birer damlamaya başladı o eski dolmuşun deri koltuklarına…Yoksa ben aşık mı oldum ? Henüz aşk kavramını bilmezken , nasıl başladı ? Nasıl besledi kendini ? Durdum bir an ve dedim ki ben onunla değil , onun yalnız benimle konuşmasıyla mutluyum … Günler , haftalar , aylar geçti ve ben bu hisleri ondan sakladım , o bana ilişkisiyle ilgili danışırken ben ona nasıl söyleyebilirdimki ? ama onuda kandırıyordum bir yandan ve söyledim hiç bir karşılık beklemeksizin …Evet biliyordum bir daha konuşamayacağımızı ama olsun artık on kandırıyor olmayacaktım … Nitekim öylede oldu benimle konuşmaz oldu günlerce , aramaz oldu görüşmüyorduk artık taki ben arayıp kanser olduğumu söyleyene kadar . Evet ben kansermişim hatta baya ilerlemişde kanserim …Bana acıdığından olsa gerek belkide önemsediğindendir beni tekrar görmek istedi ama ne mümkün tehşisten o kadar zaman sonra aradım ki ben onu ben çoktan hak yolunda yürümeye başlamıştım …