Gay’lerden nefret edenler, bakin neler yapti.. Peki siz ne yapabilirsiniz?
in their own words: how they hate gays!, burada da sizin ne yapabileceginiz.. burada gay’ligin nasil “tedavi” edilemeyecegi, ya da edilecek bir durum olmadigini okuyun.
Gay’lerden nefret edenler, bakin neler yapti.. Peki siz ne yapabilirsiniz?
in their own words: how they hate gays!, burada da sizin ne yapabileceginiz.. burada gay’ligin nasil “tedavi” edilemeyecegi, ya da edilecek bir durum olmadigini okuyun.
yorumlar
Haklı noktaları yok değil.
insanlardan anlamıyorum, herkesin kendi seçimi yaa. isteyen gay olur istemeyen olmaz. illa çoğunluğun yaptığı bişeyin tersi olunca yanlış olacak, kötü olacak die bişey mi var yaaa.
hayvanlarda da var eşcinsellik, doğallıksa, içten gelense hayvanlarda yapıyor. yok hayır biz hayvan değiliz akıllı insanlarsak sevişmekte şeytan işi, annelik kutsal görev, ne pehriz ne lahana turşusu ki bu?
o yasak bu normal, yeter ama artık kim ne istiyorsa onu yapsın, öbürü de beğenmiyorsa bakmasın çeksin gitsin. (yazana değil kızışım düşünene, vs ye)
hazırlıkta öğrendiğim ilke şeylerden biriydi bu, gay olunmaz doğulur.
Tim diye bir hocamız vardı, adam her ders buna mutlaka giriyor, ucundan kıyısından anladığımız ingilizcesiyle, “aha, len bu adam *bne” diyoduk içimizden.
Uzun tırnaklı, s, h gibi sert ünsülerin üzerine basıp kelimleri seksi çıkartmaya çalışan bir tipti.
ben pek kafadar bulmuştum aslında, rahattı bi kere, derste doğru condom kullanımı, ilk sevişme vs. vs. gibi bir sürü abuk onuyu kızlarla grub halinde konuşmamızı ona borçluyum mesela. (çalışma gurbları oluyordu çünkü, he he) :p
bütün bunların yanında, ders dışı pek bir yakınlığımız yoktu başlarda.
Lakin bir kere birlikte Kadıköy’e yürüyünce, ve sonrasında bir kere de tuvaletlerde yalnız karşılaşınca acaip tırstım.
Adam ne yaptı ki bana?
hiçbir şey.
niye korkuyordum?
belli bir sebebi yoktu.
bilmiyorum şimdi düşününce salakça geliyor aslında, ama belli bir zaman sonra kendi içime ördüğüm korku duvarlarından etrafımı göremez oldum, ve adamla falan çok fazla konuşmadım sonraları.
ha şimdi o adam açısından düşününce garip yani, adamı ne diye öyle davranmışım ki, ne garip bir dışlama biçimidir yani?
bize de gelen bir hoca vardı adı neydi onu bile unuttum. hiç bilmezdim anlamamıştı kimse, eşcinselmiş, sonra aides olmuş, sonra ölmüş.
sene 92-93 ilk nazım hikmeti o okumaya izin verdi, dönem ödevi yaptırdı. ilk o izin verdi, daha adı anlımazdı okullarda, kimse bilemezdi 2002 nin adamı olacağını.
insanın ne olduğu değil ne kadar insan olduğu önemli bence, kimden ne alırsan onu öyle tanırsın…