Bazen gerektiğinden daha mı büyük adım atıyorum, yoksa mesafe olması gerekenden daha mı kısa, anlayamıyorum. Ama ayağımın gitmesini istediğim yer ile gittiği yerin uyuşmadığından eminim. Ya ben son günlerde hiç bir şeyi beğenmez oldum, ya da hiç bir şey beğenilecek gibi değil. Yoksa ben fazla mı ileri gidiyorum? Belki de akılsız başımın cezasını çekiyordur ayağım, yazık. O, işini bilemez mi? Oraya götürüyorsa oraya giderim, ne var? Ama niye beklediğim yere varmasın ki, bana bağlı değil mi bu ayak? İçimi sıkıyor bu durum. Mayına basmak istemiyorum. Kimse sıkılsın da istemiyorum, o ayağa bağ olmak da. Kendi istediği gibi yürüsün, değil mi? Beynimle ayağım arasındaki sinirlerde bir gariplik varsa, zaten ben istesemde düzelmez.Oh, her şey güllük gülistanlık, hava güzel, rüzgar püfür püfür. Bu beni sıkıyor. Niye sıkılıyorum? Çok mu büyütüyorum acaba? Her şey normal de, ben mi anormalim? Belki de ayak olması gereken yere adımını atıyordur da, benim gözlerim bozuktur, bu yüzden “yanlış yere attı yine” diyorumdur.Umarım gözlerim bozuktur.