Türk Sinemasında “Aşk temasını işleyen filmler oldukça fazla. Ancak ben burada afişlerinde Aşk sözcüğü geçen filmlere değinmek istiyorum. ”
“AŞK ÜZERİNE SÖYLENMEMİŞ HER ŞEY” 1996 yılında, Sevgi ve Hoşgörü üzerine kurulu 5 kısa öyküden meydana gelmiş bir film. Bunlar sırasıyla şunlar:1.Buluşma (Ömer Kavur), 2. Monte Kristo (İrfan Tözüm), 3. Çünkü Onu Seviyorum (Yusuf Kurçenli), 4. Ay Hikayeleri (Erden Kıral), 5. Hep Aynı (Zeki Ökten)Bu uzun metrajlı, bu türk filminin yapımcısı ise Sinema Vakfı’dır.Şimdi bu filmi bir bütün haline getiren 5 hikayeyi ve kadrosunu sırasıyla tanıyalım.1) BULUŞMA
Yönetmen: Ömer Kavur, Senaryo ve Görüntü Yönetmeni: Orhan Oğuz, Müzik: Can Hakgüder, Kurgu: Mevlüt Koçak,Oyuncular: Zühal Olcay, Lale Mansur, Cüneyt Türel, Nüvit OzduğruKonu: Aynı erkeğe farklı dönemlerde aşık olmuş iki kadın, adamın ölümünden üç yıl sonra mezarı başında karşılaşırlar.Ve olaylar gelişerek devam eder.

2. MONTE KRİSTO
Yönetmen: İrfan Tözüm, Senaryo: Barış Pirhasan, Görüntü Yönetmeni: Erdal kahraman, Müzik: Can Hakgüder,Oyuncular: Hale Soygazi, Macit Koper, Taner Barlas, Figen Evren, Ahmet Okay,Emre OkayKonu: Mutsuz bir yaşam süren ev kadını Nebile, bir gün süpürgelerin, faraşların durduğu küçük odanın duvarını tırnakları ile kazımaya başlar. “Amacı bir tünel kazıp özgürlüğüne kavuşmaktırSinema yazarı ve film eleştirmeni Atilla Dorsay bu kısa bölüm için şöyle yaxmaktadır: “Monte Kristo, başlarda Hale Soygazi’li yeni ve kısa bir “Cazibe hanımın Gündüz Düşleri” gibi görünüyor. Ancak filmin verdiği sonsal izlenim, kaynaklandığı Nazlı Eray’ın fantezi dünyasını özgün biçimde görselleştiriken, özellikle Marcel Ayme tarzı bir “feminist söylem” filmi oluyor. Finali ise sanırım uzun zaman unutulmayacak.”
3. ÇÜNKÜ ONU SEVİYORUM
Senaryo ve Yönetmen: Yusuf Kurçenli, Görüntü Yönetmeni: Selçuk Taylaner, Müzik: İlhan Şeşen, Tarık Sezer, Kurgu: Mevlut Koçak,Oyuncular: Yakçın Dümer, Şermin Karaali, İlhan Şeşen, Kadir Avcılar, Selçuk TaylanerKonu: Uğur ve Cem birbirlerinden oldukça farklı düşünce ve yaşayış biçimine sahiptirler. Peride’nin olanca yalınlığı, önce kocası Cem’in sonra da sevgilisi Uğur’un konumlarını sorgular 4. AY HİKÂYELERİ
Yönetmen: Erden Kıral, Senaryo: Erden Kıral, Hüseyin Kuzu, Görüntü Yönetmeni: Barış Ulus, Kurgu: Mevlut Koçak, Müzik: Guiseppe Verdi (Don Carlos), Stephen Micus (Twilight Fields), Henry Purcell (King Arthur Frost),Oyuncular: Fikret Kuşkan, Güner Özkul, Vecihi Ata Berk, Zeynep KayabalKonu: Hans Kristian Anderse’in “Ay Hikayeleri” ile Alphonse Daudet’in “Ayna” isimli öykülerinden uyarlanan bu filmde; yalnızlık çeken bir yazarın ay ile kurduğu iletişimi anlatmaktadır.” Kıral, Hüseyin Kuzu’yla birlikte yazdıgı senaryoda Andersen ve Alphonse Daudet’nin birer kısa öyküsünden yola çıkan iki bölümlük bir küçük film yapmış. ilki, denize saldığı bir lambanın ışığı sönmediği sürece sevgilisinin döneceğine inanan bir kızın; ikincisi ise kuzeye, soğuk ülkelere giden ve oradaki “aldatıcı güneş” karşısında zayıf bedeni onulmaz biçimde yok olmaya mahkum olan kırılgan bir genç kızın öyküsü… Bir yazarın Ay’a bakarken gördüğü iki düş, hayal ettiği iki küçük öykü…Ama bu filmin asıl önemli yanı biçimi veya biçemi Kıral, bu iki Ay hikayesinde, sinemamıda az görülmüş bir plastik yakalıyor, perdede müthiş bir gece estetiğini egemen kılıyor. Bu başarının teknik yanında gencecik bir ismin, görüntü yönetmeni Banş Ulus’un bulunması aynca şaşırtıcı. Birkaç kez görülmeden kavranamayacak bu bölüm üzerine böyle çalakalem yazdığım için yaratıcıları beni bağışlasın… Ama, en azından bir ilk izlenim olarak, bu bölümü ne denli beğendiğimi belirtmeden edemedim. Bana Taviani kardeşlerin Kaos veya Feliini’nin Ayın Sesi filmlerini anımsatan bu küçük film, özellikle görülmeye değer.. (Atilla Dorsay, Sinemamızda Çöküş ve Rönesans Yılları” syf, 153) 5. HEP AYNI
Yönetmen: Zeki Ökten, Senaryo: Hakan Haktan, Görüntü Yönetmeni: Ertunç Şenkay, Müzik: Oğuz Abadan, Kurgu: Mevlût Koçak,Oyuncular: Tarık Akan, Serap Aksoy, Nezihe Becerikli, Arda Bülbül, Ali Sunal, Arda Selvi Evren, Erol Demiröz, Nabi Turan Tekinsay,Konu: Filmde tekdüze bir yaşamın içine hapsolmuş günümüz insanının fark etmediği ve onların çok uzağındaymış gibi olan, iki kuşiağın birbirleriyle olan dayanışması anlatılmaktadır.”Atilla Dorsay’dan bir eleştiri”Zeki Ökten’in “Hep Aynı”sı bana biraz acı verdi. Ökten gibi gündelik yaşamı tüm sıradanlığı ve sıradanlığın altında yatan dram malzemesiyle perdeye getirmekte böylesine usta bir yönetmenin 1988 den beri sinemadan uzak kalmış olmasının acısı. Bir ailenin bireyleri arasında gün boyu oluşan çeşitli olayları sevgi ve tahammülsüzlüğü, küçük suç ortaklıkları ve küçük savaşları bu bölüm, kendini kolay ele vermeyen, aslında çok usta işi bir sinemanın ürünü…Evet sevgili sinemasever blog okuyucuları…Bu filmin isminden esinlenerek, ben de “Aşk Üzerine Söylenmiş Herşey” adı altında bir çalışma yaptım, ve Türk Sinemasının başlangıcından günümüze kadar olan süreç içerisinde Afişlerinde Aşk sözcüğü geçen filmleri araştırıp, o filmler hakkında biraz da esprili dille kalemimin ve mizah yeteneğimin elverdiği ölçüde filmleri tanıtmaya gayret ettim. Umarım beğenirsiniz.
Bir dahaki yazı dizisinde okunabilmek umuduyla, sevgisiz ve sinemasız kalmayınYalçın Özgül