bildirgec.org

aşk!

mishkin | 24 May 2005 12:08

Sevgili günlük(eke eke ..ne bu bee her gün her gün)Onları ilk defa otobüs durağında görmüştüm.gençtiler ve işin garibi genç olmalarına rağmen evliydiler.o soğuk İstanbul sabahlarında, muhtemelen oğlan işe, kız ise okuluna gitme telaşesiyle otobüs durağında birbirlerine sıkı sıkıya sarılarak beklerlerdi.ve muhtemelen ailelerinin rızası olmadan evlenmişlerdi ki bu da bedenlerine sinen öfkeden ve kaygılı yüzlerinden anlaşılıyordu.kız mavi gözlüydü ve elmacık kemiklerinin çıkıklığı mavi gözlerini otoriter ve karalı bir ifadeye dönüştürüyordu.elleriyle saçlarını geriye doğru atışında bu iki unsurun birlikteliğinden kaynaklanan ilginç bir güzellik vardı ve sanırım oğlan, onun bu hareketini çok seviyordu( ooo beyim röntgenciliğe de başladık demek)…kısa boyuna rağmen diri bir görünüşü olan oğlanın genç yaşına rağmen saçlarına düşen beyazlar ona gereksiz bir olgunluk yüklüyordu….ve galiba beni esas kız-esas oğlan benzeri bir hikaye bekliyordu.Bizim sokakta iki blok ötede oturuyorlardı…bakımsız ve solgundular…ve sanırım korkuyordular.Bu sabah yine kahrolası işlerine robotik adımlar,koşaradımlar ve seri adımlarla gitmekte olan bizlersizleronlar dan teşekkül kalabalık, araç sesleriyle birlikte homurdana homurdana yol almaya başlamıştı.bir sefer bunlara özenip ben de acele edeyim dedim ama az daha otobüsün altında kalıyordum…bencileyin sosyal uyum zorluğu çekenler belliydi ve onlar hadlerini bilip ve işe geç kalmayı göze alıp arkadan usulca gelirlerdi.bu genç çift de ağırdı fakat onların sorunu bir uyumsuzluk ya da sosyalleşme sorunu değildi. Oğlan, adı Selçuk ya da selim olan biri gibi yürüyordu ve sevgilisinin elini daha çok adı selim olanlara yakışır bir hassasiyetle tutuyordu.bu yüzden ona selim demeyi tercih edecektim.kız ise özgeye benziyordu…yani özge olmalıydı adı…çünkü o da özgelere yakışan bir ses tonuyla konuşuyordu…hayır sesini hiç duymadım…ama uzaktan baktığınızda bile bazı insanların seslerinin nasıl olduğunu tahmin edebilirsiniz.ve tuhaftır bugün aynı otobüsteydik.Bir an yanlış mı bindim diye kuşkulanmama neden olan bu yolcu profili değişikliği ilk etapta beni kaygılandırmış ancak insan yüzlerinde yaptığım bir araştırma sonucu doğru otobüste olduğuma kanaat getirmiştim.peki ya onlar neden bu otobüsteydi?Toplu taşımanın kent yaşamını içine sindirmiş aklı başında insanlara önerisi her zaman için otobüslerde kafamızı mümkünse önümüze eğmek,çevremizdeki insanlara bakmamak,ne kadar zor ve verimsiz de olsa elimize bir kitap alıp çevremizle ilgilenmiyormuş havası vermek,o da olmadı cep telefonlarımızı çıkarıp zombilere yakışan bir moronlukla oyun oynamak şeklindedir.çevre de neymiş.bu toplu taşıma kurallarından genelde kafamı öne eğmek seçeneğini uygulamama rağmen bu sabah onu yapamadım sevgili günlük…çünkü bu genç çift hemen önümdeki ikili koltukta oturuyorlardı ve surat ifadeleri bir problem olduğuna işaret ediyordu.gürültüye rağmen duyduğum temel sesler “beni anlamıyorsun”,”yoruldum ben”,”sanırım yıpranmak…” ve “bu arkadaki gerzek bizi mi dinliyor” benzeri sözlerdi.galiba artık yorulmuşlardı ve tercih ettikleri hayat onlara ağır gelmeye başlamıştı.ama asıl önemlisi sevgilerini sorgulamaya başlamışlardı ve sonuç pek de iç açıcı değildi…lakin selim halen seviyordu fakat özge katlanıyordu sadece ve gittikçe birbirlerine acı,sıkıntı ve kırgınlıktan başka bir duygu biçimi yaşatmıyorlardı.Öyle ki otobüste bile tartışmaya başlamışlar,yüksek çıkan sesleri sonucu otobüsteki o dikkatsiz ve de ilgisiz moron topluluğun ilgisini çekmişlerdi.tam burada ikiyüzlü bir grup psikolojisiyle kafalar yerinden kalkar,yüzler gürültünün ya da genel gidişata aykırı olanın üzerine yoğunlaşır, bakışlar karşılarında izledikleri gürültücü insanlara doğru nefret,kınama ve “terbiyesizliğin gereği yok” gibi şekillerde yayılırdı.oysa tartışan genç çift dışında herkes memnundur halinden…izleyici olma fakat ilgili olmama halimizle artık karşımızda hem izleyebileceğimiz hem de bize kınama avantajı verecek bir durum vardır.neyse…adının selim olduğunu düşündüğüm çocuk sanırım çok kırıcı bir şey söylemiş olacak ki bir yandan adının özge olduğunu düşündüğüm kızın elini tutmaya çalışırken bir yandan da özürler diliyordu…kız sarsılmıştı…bitkindi…belki günlerdir uykusuzdu…ve özrün hafifletmeye yetmeyeceği ağrılar sızlatıyordu kalbini….halen katlanıyordu fakat “neden” sorusunu da ihmal etmiyordu…selim seviyordu…”neden” diye sormuyordu…sadece seviyordu…yani öyle hissetmek istiyordu…öyle olduğunu düşünerek yaşamak istiyordu ve mütemadiyen özür diliyordu.Adının özge olduğunu düşündüğüm kız , son anda orta kapısı açılmış olan otobüsüsteki yerinden ani bir kararla kalktı ve tam da hareket etmek üzere olan şoföre “inecek vaaaaar” diyerek seslendi ve otobüsün orta boşluğundan arkadaki selime doğru bir “arkamdan gelme” bakışı bırakarak indi…selim’i kahrolası bir kalabalığın bakışlarına mahkum ederek hem de.selim şöyle bir tutmak istemişti kolundan… arkasından seslenmek istedi ama yapamadı…seslenseydi muhtemelen “seni seviyorum” diyecekti…ve sanırım belediye otobüslerinde “seni seviyorum” diye seslenmek “inecek vaaaar” demekten çok daha zordu!

Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.

ask

purplehaze | 29 June 2003 23:47

bugun ne zamandır yapmadığım birsey yaptım ve acayip bi duygu. uzun süreli bir ilişkiden sonra (6 ay sonra)ilk defa bir erkekten bu kadar etkilendim:)cok şirin yaw.evet evet o bakıslar o kadar güzeldiki.onunla bulustuk(bu arada alakasız tanıştık) ve sonrasından tek basıma düşüneyim diye bira içmek için her zamanki mekanıma gittim. tabi oturdummu bir birayla kalmıyo.hatta şimdi bunu yazarken biraz cakır keyif ama biranınmı yoksa baska bir duygununmu cakır keyifliği bilemeyeceğim:)

yorumlar

pHx-hafif | 01 July 2003 22:51

Ne mutlu sana, keyfini çıkart. Kıymetini bil. Değer ver. Ve hayallerindeki kadar tatlı olsun ama hiç bir zaman uyanma.

  • Çok sev.
  • —Yalnız ilk cümlene takıldım:“bugun ne zamandır yapmadığım birsey yaptım ve acayip bi duygu”yaptığın ne ? Kendini bir erkeğin kollarında olmaya hazır hissetmek mi ?

    Bu arada hafif türkçe karakter destekliyor, aklında olsun.

    Yorum yapabilmek için giriş yapmış olmalısınız.