aryan nirvanası azraille
dillerin kökeni nedir? bu her zaman merak edildi esas ve anadil yani insanların babil faciası yaşamadan önce kullandığı dil neydi. ve bir çok rönesans düşünürünün özelliklede alman kökenli olan düşünürler bu dilin inatla töten dili olduğu ve tek tanrılı dinlerin dili ibranice ile ortak yönler ve etimolojik kelimeleriçerdiğini iddia ederek ortak yönler bulabilmek için kıyasıya çabalamışlardır .bazıları almancanın esas dil veya tek tanrılı dillerin en eskisi olan ve babil tufanından önce konuşulduğuna inanılan moşenin dili ibranicenin onlar için mükemmel söz dizimi ve fonetiği ile zirve dil olduğu ayrıca cennetin dilinin ibranice olduğu konusunda uzunca yazılarla idialarını kanıtlamaya girişmişlerdir . bu konusunda saçmalamalar rönesans devrinde o kadar ileriye gitmiştiki tanrının germence havvanın fransızca şeytanın danimarkaca havvaya elmayı yemesi için kışkırtan yılanınsa isveçce konuştuğu şeklinde senaryo kurguyla karışık envai version yapılmıştı ve başka bir rönesans şairi ironi ile karışık yakında türkler ve tatarlarda ana ve esas dil bizim dilimiz derse şaşmayın dercesine dönemdeki aşırı milliyetçilikle şekillenen dil kurmacaları ile dalğa geçmiştir özellikle almancanın bu alanda savunulması latin katoliklere karşı bir nevi zorunlu çıkıştan kaynaklanmıştır zira luther almancanın adeta cennetin dili olduğunu ve incilin latince değil almanca okunması gerektiğine böylelikle kaynaklık etmiş ve almancanın savunulması bu sebeble özellikle protestan almanlarca kıyasıya gerekmiştir tanrı insanı yeni bir dil hezeyanından korusun zira ari kültürünün fark edilmesi sankritçe ,latince, yunanca arasındaki benzerlikller bundan 5000- 6000 yıl önce bir proto dilden bunların türediğini gösteriyordu. ve avrupalı düşünürler bu seferde ari mitine sarılarak tanrının üstün zekası ve bilgisiyle daha düşük zekali halkları fethetmesini istediğini iddaa ederek ari halkları göklere çıkarıp diğerlerini ise aşağılamıştır böylelikle nazizizme felsefi kaynaklar sağladılar tanrı avrupalıları dilsel hezeyanlardan korusun yoksa üçüncü, beşinci dünya savaşıda çıkması hiç olasıda değil değil
yorumlar
hocamkonuyu biraz daha derin ele alıp da bunu keşife yazma çabası gösterseydiniz, yazınız daha başarılı sonuçlar elde ederdi diye iyi niyetli bir yorum yazsam, acaba yanlış anlaşılır mıyım endişesi taşımıyor değilim. dil deyince bööle uzun ve saçma bir cümle kurmamın nedeni son zamanlarda sosyomatta okuduğum etiketlerdir herhalde diye düşünmeden edemiyorum. babil demişken, konuyla da ilgili bir iki dandik düşüncemi karalamadan geçersem sizin şahsınızda yazınıza ayıp etmiş olabileceğim endişesi ile yazmayı görev kabul ediyorum.babil kulesi ve insanların tek dil konuşarak elde ettikleri yardımlaşma mesajları eski ahitin en önemli sembolik kalelerindendir sanırım. benim için bu konu oldukça ilgi çekici olmuştur hep. tanrı kendisi ile boy ölçüşmeye kalkan insanlara öyle bir ceza verir ki; bir daha bu kadar güçlü bir birlik kuramazlar: birbirlerinin dilllerini anlayamayacak şekilde insanları böler. işte yetmişiki millet ortaya çıkmıştır. insanlar bu bölünmeden sonra asla bir araya gelemezler, çünkü birbirlerinin dillerini anlamadıkları için sürekli birbirlerini yanlış anlamakta ve kavga etmektedirler.internetin yüzde doksan küsurunun ingilizce olduğunu öğrendiğim zaman ilk aklıma gelen, insanlar tek dile döndü, babil kulesinin intikamını tanrıdan alıyoruz gibi delice düşüncelere kapılmıştım. ama bunları yüksek sesle söyleyemedim. çünkü ne demek istediğimi anlamak istemeden bana höt tanrıdan intikam mı olurmuş bre gafil diyebileceklerden çekindim. ancak askerde iken aklımda tutamadıklarımı fısıltı ile bir arkadaşıma anlatınca gelen cevap sayesinde, bugün siz bu yazıyı yazana kadar kalbimde mühürle kilit altına alınmış kalan şaşırma ve aydınlanma halini yaşadım:yoksam bu ticaret merkezi kulelerinin yıkılması işi bundan mı olmuştur?
bir de güneş dil teorisi vardır malumunuz.. çoğunlukla aşağılanır ve dalga geçilir.. ve fakat her iddia, yalanlanmadan, karalanmadan önce en azından ciddi olarak araştırılmayı hakeder.. saçma yada anlamsız bile olsa hakeder.. cumhuriyetin ilk yıllarında var olan ateşin sıcaklığıyla parlayan bir çok atılım gibi o da bir varoluş mücadelesiydi.. ve ateş küllendikçe de unutulup gitti..o yılların yazışmaları, dökümanları var.. bazı belgeler abartılı gerçekten bunu kabul etmemek imkansız.. ama yalnızca bunlara bakıp değerlendirmemek lazım gelir kanaatimce..o heyecan yıllarının, övünülen, çalışılan, güvenilen yılların geçişinden sonra etkisini kaybetse de yine de araştırılmalıdır diye düşünüyor ve bunun sadece faşist bir ideoloji emperyalizmi olmadığını iddia ediyorum..