şimdiistanbula yağmur yağıyor ve herkes dua ediyor daha çok yağsın diyeyakın zamana kadar insanlar aman insanlar zarar görür,evsiz kalırlar diye yağmurun çabuk dinmesini beklerlerdikonu nerden açıldıemail postama gelen bir emaille açıldıemailde motivasyon adı altında insanı rahatlatan resimlerden vardıve bişi dikkatimi çektineden tüm antalya resimlerinde bir deniz kıyısı ve o deniz kıyısından denize akan bir şelale vardır bunun akabinde benim aklıma takılan sorular….1-bu su niye denize akmaktadır?2-antalyanın su ihtiyacı yok mudur?3-bu suyun denize dökülmek yerine başka türlü kullanım şekli yok mudur?4-bu duruma benden başka gıcık olan yok mudur?5-o su konya ovasına akıtılamazmı-malum çöküyor-İLGİLİSİNDEN BİLGİLİSİNDEN CEVAP BEKLEMEKTEYİM
yorumlar
E bütün akarsular denize dökülür zaten.
hepsi deil
ben hep suyun çıkış noktasını merak ederdim. Bu merakını Antalya sayesinde gidermiş oldum.. çünkü burda suyun ilk çıkış noktalarını görebilmek mümkün..
İşin ehli olan kişiler daha ayrıntılı ve bilimsel olarak anlatır hadiseyi gerçi ama kabaca şöyle diyebiliriz.Dicle ve Fırat gibi güçlü ırmakların üzerine kurulu olan barajların varlık amacı budur. Dağlardan çıkan o bereketli pınarların sularını olduğu gibi denize akıtmamak için yapıllardır. Yine eski yıllarda Suriye ve Irakla aramızda mesele olan su sorunları da bu nedenle idi. Bize kalsa ve bencilce davranacak olsak, o suyu olduğu gibi GÜneydoğu Anadoludaki Harran gibi ovalara akıtarak kendi tarımımıza kullanırdık ama diplomatik ilişkilerimiz ve tarihi komşuluk ilişkilerimiz nedeniyle bu nehirlerin sularının belli bir kısmını güneyimizdeki ülkelere bırakıyoruz. Ayrıca sanırım ekolojik nedenlerle o nehrin denize boşaldığı kısma da belli bir ölçüde su bırakmak gerekiyor ki o binlerce yıllık nehir yataklarındaki ekolojik yapı bozulmasın ve tabiat dengesine zarar verilmesin.Ama o söylediğin: ” Antalyanın şelalerinden akan sular, Konya ovasına boşaltılsın” arzun isepek mümkün olmayan, doğa şartlarını zorlayan bir talep diye düşünüyorum. Herşeyden önce o bölgenin topografyasını dikkate almak gerekir ve bir nehrin yatağının değiştirilmesinin öyle kolay bir hadise olmadığını bilmek gerekir. Bir baraj yada dediğinden daha küçük ölçekli sayılabilecek Süveyş kanalı gibi projeler bile çok ciddi yatırım gerektiren projelerdir. Herhangi bir yerdeki akarsuyu dağların arkasındaki bölgelere yönlendirmek için efsanelerdeki aşk hikayelerinin aşıkları gibi (Ferhat ile Şirin gibi) efsanevi güce sahip olmak lazım. Hele ki torosları aşıp konya ovasına ulaşmak için bir hayli t…klı aşık olmak lazım.Dolayısıyla projenin: 1. Doğaya ve ekolojik yapıya ciddi değişiklik vermemesi gerekir, 2. Bugünkü mühendislik kapasitesini aşacak kadar muazzam bir hayal olmamalıdır. 3. Yapılacak masrafın getirisinin götürüsüne dengesinin doğru hesaplanması gerekir.(iki satır, “aklıma bişi geldi” diye yazılmış bir yazıdan daha uzun bir yorum oldu yine)
”Doğu Likya’nın kıyılarını şekillendiren, binlerce yıldan beri iki eski körfezi taşıdıkları toprakla doldurarak iki uzun kumsal oluşturmuş olan iki nehir sular bu toprakları: Alakır Çayı ve Demre Çayı. Bu kıyıdaki yegâne düzlükler olan Kumluca ve Demre ovaları ve kumsalları bu iki akarsuyun eseridir. Öyle büyük bir azimle doldurmuştur ki bu iki nehir bu eski körfezleri, eskiden önemli birer liman kenti olan Myra ve Limyra kıyıdan kilometrelerce içerde ovaların kıyısında kalmışlardır. Yaşam daha kolaydır verimli doğu Likya’da, hem hayvanlar, hem bitkiler, hem de insanlar için.”Alakır nehrinin bir cok noktasına baraj yapımları basladı.Ne hissettiriyor?Barajlar tamamlandıgında tum gorselleri mail olarak gonderebılırım belki bi nebze rahatlatır(?)sular hıc bır zaman bosa akmadı tarihten bu yana,su aktıgı ve bulundugu yere herzaman hayat verdi.Belki o ic rahatlatan diye tanımladıgınız fotograflara bakan birilerine de vermiştir,umarım…