Derin bir uykudayım sanki. Nasıl bir uykuysa, hiç uyanmamacasına kapatılmış gözler. Benliğinden bıkmış bir beden…Toz ve duman yığınının arasında belli belirsiz seçiliyordu yüzü, ışıl azdı, daha da azaldı. Belki loş bir odaydı, belki alacakaranlık zamanında bir sahilin kenarıydı. Tatlı bir esinti alıp gidiyordu saçlarını. Ne uzundu ne de kısa ama dalgalandıkça titredim baktığım yerde.Mağrur bir bakışla seyrediyordu gökyüzünü, belki de odadaki o muhteşem avizeyi. Yüzünde acı bir tebessüm vardı, çok merak ettim nedenini. Soramadım yanına gidip, ben yaklaşmak istedikçe dünya büyüyordu belki, belki de ben küçülüyordum olduğum yerde.Sesleneyim istedim, o anda duydum o derin ve güzel melodiyi. Bir şarkı mırıldanıyordu, içten içe delip geçen beni. Çıkaramadım sesimi, hiçbir şey bozmamalıydı o ezgiyi.Endamına hayran, izledim dakikalarca, saatlerce, günlerce, aylarca, belki bir ömür izledim…O hep ordaydı, ben hep uzakta.Sonra uyandım, uyandım ve karadı hayatım. Uyumaya çalıştım tekrar, uyuyamadım. Tutunamadım o tutku dolu rüyaya.Tutunamadım anılarıma.Tutunamadım.